ABD-İRAN TİYATROSU

Dünya "Kasım Süleymani'nin ABD tarafından Irak'ta öldürülmesi” ne kilitlendi.

Bir olayın kamuoyunda oluşan etkiye göre tahlili bizi aldatır. Olayı planlayanların istediği tam da budur. Çünkü olayın failleri olaydan önce bunun kamuoyunda nasıl bir etki yapacağını ince ince hesap ederler.

Sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için, olayların perde arkasını iyi tahlil etmek zaruridir. Hacivat ve karagözü seyretmeye dalmak yerine, oynatanın aynı kişi olduğunu fark etmek gerekir.

Şimdi geçmişe bir bakalım. İran İslam Devleti (!) ni kuran Ayetullah Humeyni Masondur. Humeyni, Hindistan'lı bir anne ve bölgedeki önemli İngiliz ajanı William Richard Williamson, namı diğer Hacı Abdullah Williamson adlı bir İngiliz babadan dünyaya gelmiştir. Humeyni'nin asıl adı Ruhullah Hindizade'dir.

ABD ile İran kesinlikle düşman değildir. Düşman görünmeleri, kitleleri aldatmak için oyunun bir parçasıdır. Peki; "masonların İran İslam Devleti (!) ni kurdurmalarındaki amaçları nedir?” diye sorulabilir.

Birincisi; tüm dünyada İslam'a yönelişi kırmak için, "asan, kesen, despot, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan adı İslam Devleti (!) olan bir rejim” olmalıydı ki; bu kötü modeli göstererek "Gördünüz mü? İslam işte bu! Mollalar insanları vinçlerde sallandırıyor, insan hak ve hürriyetlerini ihlal ediyorlar” diyebilsinler.

El-Kaide, DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab gibi İslam görünümlü örgütleri de aynı amaç için ABD, kurdurmuştur. Acımasız cinayetler yaptırarak servis ettirmiştir ki; dünyada "İslam fobi " oluşturabilsin, hak ve hürriyet getirmek bahanesiyle kendisinde müdahale hakkı bulabilsin. (İran'ın ve bu radikal İslami (!) örgütlerin İsrail'i hiç hedef almadıklarını gözden kaçırmazsak, plan kuranların kimler olduğu daha iyi anlaşılabilir.)

İkincisi; İran'ın bu yayılmacı politikası ile tezgahlanan, halen de tezgahlanmaya devam edilen plan Sünni-Şii çatışması çıkarmak, (Allah korusun) Sünni çoğunluğa karşı Şii azınlığı daha etkili ve güçlü kılmak.

Birinci amaçlarının önemli ölçüde gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

İkinci amaçları için İran'ın İslam ülkelerindeki Şii yayılmacılığına destek olmaları veya seyirci kalmaları gerekiyordu. Böylece İran; Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve Afganistan'da etkili ve teşkilatlı bir güç haline getirildi. Bu yayılma karşısında teşkilatsız ve desteksiz Sünni'lerin çoğu öldürüldü veya göç ettirildi.

Bu politikayla tüm İslam Ülkelerinde Sünni-Şii ayrışması belirgin hale getirildi. Fay hatları daha da derinleştirildi. ABD, İran'ın bu yayılmasını seyretti veya el altından destekledi.

Bunu ispatlayan en güzel örnek Suriye savaşıdır. ABD, istese hemen bitirebileceği savaşın dokuz yıldır sürmesini, Şii Esed'in bir milyon Sünni'yi öldürmesini, on üç milyonunun göç etmesini seyretti. Süleymani'nin başta Halep olmak üzere tüm İslam Coğrafyası'nda yaptığı katliamlara göz yumdu. Sünniler katledilirken Şii halk hiç ölmedi. Hatta savaştan hiç etkilenmeden zevk-ü sefa içinde hayatlarına devam ettiler.

Bu geçen sürede İran doğrudan kendisine bağlı olan Haşdi Şabi, Lübnan Hizbullah'ı, Suriye Hizbullah'ı, Bedr Ordusu, Fatimiyyun Tugayı, Zeynebiyyun Tugayı, Seyyide Rukiya Tugayı, Kataib-i İmam Ali, Abul Fazl Taburu, Kataib-i Hizbullah, Irak Hizbullah'ı gibi askeri yapılanmalarla İslam Coğrafyası'nda hakimiyet kurdu.

ABD, İran'ın bu yayılmacılığını destekliyorsa bunu yürüten baş aktör Süleymani'yi neden öldürdü?

Çünkü; Süleymani on yıldır görevini başarıyla yaptı. Rolü bitti. (Oyun kuran devletlerin hedeflerine ulaşmak için piyonları öldürülmesi sıradan bir iştir.) İran alana hakim olduktan sonra ABD'nin aklına birden Kasım Süleymani'yi öldürmek geldi. Niye öldürdüklerini de açıkladılar. "Elinde Sünni kanı varmış.” Günaydın. İnandık.(!)

Şimdi ABD, planlarının meyvelerini toplama safhasına geçti.

ABD, Kasım Süleymani'yi öldürmekle zor durumdaki İran rejimini kurtardı. İran halkı kenetlendi.

İran'ı mağdur duruma düşürerek yeni eylemler yapmasına meşruiyet kazandırdı.

İslam ülkelerinde Sünni-Şii çatışmasının (Allah korusun) fitilini ateşledi.

ABD'nin bu oyunlarını bilelim ki; Sünni-Şii ayrımcılığının tarafı olmayalım. Birlik olalım…

Yazarın Diğer Yazıları