ÜÇ GÜNLÜK DEĞİL Mİ..?

Çok değil daha birkaç gün önce idrak ettiğimiz mübarek Berat Kandili günü evimizin önünde elim bir kaza yaşandı…

Evimizin karşısında bulunan sokaktan gelen, içerisinde ilkokul öğrencilerini taşıyan bir okul servisi; sürücüsünün kalp krizi geçirerek direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu bahçe duvarımıza çarptı...

Aracın sürücüsü 61 yaşındaki Mevlüt Bayar oracıkta vefat etti. Allah rahmet eylesin…

İşte ecel bu kadar yakın insana yer, zaman fark etmiyor. Bu fani âlem de vaktimiz doldu mu bir an bile beklemeden gelip alıyor ruhumuzu Azrail (a.s.)…

Ecel bir gölge gibi yakın bizlere… Ne bir an geri, ne bir an ileri…

Her nefis ölümü tadacaktır. Hiçbir şekilde bu gerçekten kaçış yok…

Ölüm gibi bir ibret varken, vakit sayılıyken insanoğlu hala neyin çabasında anlamıyorum…

Hala mı ölümden bir hisse almıyoruz..?

Şu fani dünyadan göçüp gidecek vaktimizi bilmiyorken hala mı dünyanın faniliğine aldanıp ölüm gerçeğini unutuyoruz..?

Üç gün değil mi bu yalan dünya..?

Dün geçti gitti, bugünü yaşıyoruz oda bir saniye sonrası bile garanti değil yarın ise yaşanıp yaşanmayacağı meçhul…

Hal böyle iken şu fani dünyanın şaşaalı ve bir o kadar da yalan olan yaşantısına hala ölmeyecekmiş gibi ayak uydurmaya çalışıyoruz…

Her geçen gün daha da büyük bir hırsla dünyaya tamah ediyoruz…

Şöyle bir kabirlere bakıp bir tefekkür edebilsek; onlarda bir zamanlar bizler gibi geldi bu iki kapılı hana geçti bir kapısından bizde göçüp gideceğiz onlar gibi bu hanın diğer kapısından…

Onlara sorabilme imkânımız olsaydı bir şey anladınız mı bu dünyadan diye sorsaydık eminim hiçbir şey anlamadıklarını söylerlerdi…

Zira bu geçici âlem olan fani dünyanın bir esprisi var. Oda bu dünyanın imtihan yeri olduğudur. Yani haliyle geçici bir âlem. İşte bizler bu espriyi fark edemiyoruz…

Bunu bir fark edebilsek işte o zaman hiç ölmeyecek gibi bu dünya için, her an ölecekmiş gibi öbür dünya için çaba etmiş oluruz…

Şu üç günlük âlem de elbette dünyalık işlere de vakit ayırıp çalışıp rızkımızı temin edeceğiz öbür âlem içinse Allah'a kulluğun görevlerini yerine getireceğiz…

Bunun yanında insanlarla dostane ilişkiler kurarak, insanların kalbini kırmayarak bir çiçeği bir böceği dahi incitmeden insan olmanın gerekliliklerini yerine getireceğiz…

Bakın mesela şöyle bir şeye de şahit oldum; ölenin arkasından konuşulmaz lakin bunu söylemeden edemeyeceğim bu süreçte tanıdığımız Rahmetlinin ailesi, çalışma arkadaşları Rahmetliden çok razı ve memnulardı ne güzel bir şey bu değil mi..?

Demem o ki; ölüm var iken dünyaya tamah etmek, gerçek bir kul olmamak, Allah-ü Telanın rızasını almamak, gönül yıkmak, kalp kırmak gök kubbede hoş bir seda bırakmamak niye..?

Allah'a Emanet Olun…

Hayırlı Cumalar…


Yazarın Diğer Yazıları