SURİYE’DE NE İŞİMİZ Mİ VAR?

ABD ile Rusya, Suriye'yi paylaştı. Medyaya çok yansımayan gelişmeler şöyle yaşandı:

20 Şubat 2018'de CIA, Rusya'nın (güya ABD'ye girmeleri yasak) üç istihbarat servisi başkanını gizlice Washington'a soktu. CIA başkanı Pompeo ile Suriye ön planı hazırlandı. 28 Şubat 2018'de (8 gün sonra) Putin'in Ortadoğu danışmanı V. Naumkin Washington'a gitti. Taraflar; ABD'nin tüm "üst akılları”nın katıldığı Georgetown Üniversitesi'ndeki yemekte, kurulacak PKK/PYD devleti ve nasıl bir Suriye oluşturulacağı konusunda anlaştılar.

Pompeo, bu anlaşmayı Trump'a sundu. Trump ile Putin'i el sıkıştılar. Sonra Trump, "askerlerimizi Suriye'den çekeceğiz” demeye başladı. Dikkat edilirse ABD ile Rusya Suriye'de birbirlerinin ayağına hiç basmadı.

Türkiye, Rusya-ABD gizli anlaşmasından haberdar. Erdoğan'ın "Bugün Suriye'de bu mücadeleyi vermezsek, yakında bunu ülke topraklarımızda vermek zorunda kalabiliriz" demesi bundandır.

ABD ve Rusya, Türkiye'nin blöf yaptığını sandılar ve harekât yapabileceğine ihtimal vermediler. Türkiye, "Bahar Kalkanı Harekatı”nı başlatınca afalladılar. Şimdi, bozulan planlarını revize etmeye çalışıyorlar.

Dikkat edilirse, Putin sessizliğe büründü. Ne Türkiye'ye karşılık verebildi, ne de Esed'in yanında durabildi. Suçüstü yakalanan hırsız gibi "Vallahi ben yapmadım” tarzında açıklamalar yapmakla yetindi.

ABD,-hazır Türk-Rus ilişkileri gerilmişken-timsah gözyaşları dökmeye "S 400 antlaşmasını iptal edin, Patriot verelim” "NATO silahları yerleştirilelim, barış gücü gönderelim, uçuşa yasak bölge oluşturulalım” demeye başladı.

Hükümeti uyarıyorum. Sakın ha!

Bu; ABD ve Rusya'nın ve onları yöneten üst aklın klasik işgal planıdır. Bir düşmandan kurtulayım derken, emperyalistlerin bölgeye yerleşmesini elimizle sağlamak demektir.

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında NATO'nun olduğu, ABD ile Rusya'nın -yukarıda zikrettiğim- gizli anlaşmaları ortada iken, bölgeye NATO'yu veya BM'i davet etmek, "şimdi rahatça darbe yapabilirsiniz” demektir.

Çekiç gücü ve yaptıklarını unutmadık. Barış gücü askerlerinin Boşnakları Sırplara teslim ettiğini, Srebrenitsa katliamına yol açtığını unutmadık. Eğit-donat oyalamasını, ortak devriye masallarını unutmadık.

Eğer bölgeye NATO gelirse, silahlar bize doğrultulur. Uçuşlar bize yasak olur. Diğerleri cirit atar.

Başta SİHA'lar olmak üzere yerli silah ve imkânlarımıza güvenerek adım atmak, ABD ile Rusya'nın aynı kalleş oyunun parçaları olduğunu bir an bile unutmamak, aklı, feraseti ve tedbiri elden bırakmamak zorundayız.

Sebep oldukları savaşın yol açtığı mültecileri Avrupa'ya salmamız önemlidir ve akıllıcadır.

Birkaç söz de ana muhalefet için söyleyeyim.

Hükümetin Suriye politikasında yanlışlarını -doğru olanı teklif etmek kaydıyla- elbette eleştireceksiniz.

Ama; Rusya ile ABD'nin, Türkiye'den toprak koparacağını Suriye'de PKK/PYD devleti kurduracağını ve bölgeyi paylaştıklarını bile bile "Suriye'de ne işimiz var?” diyemezsiniz.

Hiç kimse, askerlerimizin ayağına taş değsin istemez. Ama, Vatana ve Millete yönelen bir tehlike varsa, hepimiz şehit olmaya hazırız. Şehit vereceğiz diye Türkiye'nin kuşatılmasına ve bölünmesine seyirci mi kalalım?

Ana muhalefet "şehit istemiyoruz” diyerek siyaset yapıyor. Teröre 40.000, çukur eylemlerine 793 şehit verirken niye "Bu isyandır. Terördür” demediniz de teröristlere "arkadaşlar” (!) dediniz? Neden PKK'nın siyasi kolu HDP ile seçim işbirliği yaptınız? Dünyada teröristlerle işbirliği yapan bir ana muhalefet örneği var mı?

Vatanın ve Milletin geleceği tehlikede ve ülkeniz savaşta ise -farklılıkların kenara bırakılması- iktidar ve muhalefetin ortak hareket etmesi bir zorunluluktur. Bu, bütün dünyada böyledir.

Aksi tutum, en hafif tabiriyle düşmanın ekmeğine yağ sürmek, daha açık ifadesiyle ihanettir…

Allah; ordumuzun, Milletimizin ve İslam Âlemi'nin yar ve yardımcısı olsun, düşmanlarımızı kahretsin…


Yazarın Diğer Yazıları