ABD Mafya Lideridir

ABD Ankara Büyükelçisi John Bass'ın skandal açıklamaları itiraf ve tehdit dolu…

John Bass; "Türkiye'de 9,5 aydır IŞİD saldırısı olmamasının işbirlikleri sonucu olduğunu, bu, IŞİD'in Türkiye'de saldırı düzenlemekten vazgeçmesinden kaynaklanmadığını" söyledi.

2 yıl önceki Ankara'daki trajik Gar saldırısını hatırlatarak "IŞİD'in son dönemde bu ölçüde bir saldırı gerçekleştirmemesi, hükümetlerimizin bu konuda yakın ve yoğun işbirliğinden kaynaklanıyor” dedi.

"Bu, Türkiye'nin özellikle Suriye'deki çatışmalar dolayısıyla halen güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya olmadığı anlamına gelmiyor” diye de ekledi.

John Bass'ın bu açıklaması ile; CIA'nın Türkiye uzmanlarından Henri Barkey 15 Ekim 2015'te "Yarın öbür gün İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde de bir terör eylemi yapsalar ne olacak?" sözleri ile birlikte değerlendirildiğinde kaçınılmaz olarak şu sonuçlar çıkıyor.

ABD büyükelçisinin bu açıklaması ŞİD ile organik bağları olduğunun, IŞİD ve diğer kontrollerindeki terör örgütlerine, ters düştükleri ülkelerde korkunç saldırılar düzenletebileceklerinin "itirafıdır. ”

Bass'ın Türkiye'de son 9,5 ayda IŞİD saldırısı olmadığını söylemesi "IŞİD'in ipi bizim elimizde, terör saldırısı olmasını biz engelledik” anlamı da taşımaktadır.

"…Türkiye'nin özellikle Suriye'deki çatışmalar dolayısıyla halen güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya olmadığı anlamına gelmiyor” sözleri de, eğer bizim istediğimiz yönde bir politika izlemezseniz Türkiye'de her an terör saldırıları yaptırabiliriz anlamına gelen açık bir tehdittir.

Bass'ın açıklamaları arasına "ABD'nin vize kararının Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgisi olmadığını” sıkıştırmış olması, aslında bir şuur altı itirafıdır.

Bu açıklamanın "Rusya ile yakınlaşmakla, S 400 füze sistemini almakla, ABD'yi bay-pas edip, Suriye'de Rusya ile birlikte hareket etmekle bizi karşınıza aldınız. Bundan sonra size karşı düşmanlığımız gittikçe artacaktır” şeklinde okunmasının yanlış olmadığı kanaatindeyiz.

Türkiye'nin başta 15 Temmuz darbe girişimini planlayan ABD ajanlarını tutuklaması; hem FETÖ'nün iade edilmemesine, Rıza Zerrab, Halkbank Genel müdür Yardımcısı'nın tutuklanmasına, eski bakan Zafer Çağlayan ve Cumhurbaşkanı korumalarına tutuklama kararı çıkarmasına karşı bir misillemedir.

Son vize kararına karşı aynıyla karşılık vermesi de eşit ve onurlu bir misillemedir.

Türkiye'nin attığı bu adımlar ABD'yi kendisine karşı çıkılmasına alışık olmayan "bir mafya lideri”nin psikolojisine itmiştir. Dünya kamuoyunda karizması çizilmiştir.

Türkiye'nin geri adım atması mafya liderini daha da cesaretlendirecek, Türkiye'ye bel bağlayan mazlumları hayal kırıklığına uğratacaktır.

Ne ABD'nin, ne AB'nin ne de Rusya'nın dost olmadığı tarihle sabittir. Son yaşananlar bunu anlamayan Batı hayranlarının bile anlamasını sağlamıştır.

Türkiye bu mafya liderini gözünde ne büyütmeli, ne de deli cesareti göstermelidir.

Türkiye'nin her zamankinden daha fazla dikkatli olmaya, istişare ile karar almaya ve ortak akla ihtiyacı vardır. Türkiye'nin her zamankinden daha fazla içte birlik ve beraberliğe, dışta da başta İslam ülkeleri olmak üzere yeni ittifaklara ihtiyacı vardır.

Biz doğru yolda oldukça, Allah'ın yardımı da bizimle beraber olacaktır…


Yazarın Diğer Yazıları