Kadın Öldürünce Cinayet, Erkek Öldürünce…

Aziz Milletimizin o kadar düşmanı var ki, dost bulmak zor. Bir o kadar da hain olunca millet olarak nasıl yaşadığımıza şaşmamak mümkün değil.

İnsan şeytanları gece gündüz iş başında. Nasıl gündem belirleriz? Toplumun maneviyatını nasıl bozarız? Aile mefhumunu nasıl ortadan kaldırırız? Vatan-millet menfaatine yapılan çalışmaları nasıl gölgeleriz? Saf zihinleri nasıl bozarız?

Soruları çoğaltabiliriz. Ancak en önemli sorun, ailenin sinsice yok edilmeye çalışılmasıdır. Diğerleri de ona bağlı olarak zaten arkasından gelecektir.

İstanbul Sözleşmesi denilen ihanet sözleşmesi hangi gafletin eseri olarak ortaya çıktı da yasalaştı. Bu sözleşme ve 6284 sayılı yasa çıkalı beri ailelerin perişanlığı, yuvaların yıkımı hızla artmaktadır. Her akıl sahibinin bu gerçeği görmemesine imkan yoktur. Tahribat günden güne artarak devam etmektedir.

Hiçbir cinayet savunulamaz. Ancak bir cinayet işlendikten sonra da sebepleri göz ardı edip vur abalıya misali tek tarafı suçlamak da kabul edilemez.

Aileyi koruma diye güzel bir başlık atıp sonrasında da erkeği tamamen dışlayan bir anlayış fıtrata terstir. Ne yazık ki vakıa da böyledir.

İnsani, vicdani ve dini duygulardan tamamen yoksun birtakım sözde örgütler devleti yanlarına almayı şimdilik başarmış görünüyorlar. Milletin topluca canı henüz yanmadığı için umumi bir itirazın olmaması da sözde gruplara-örgütlere ayrı bir cesaret vermektedir. Ancak zulüm hiçbir zaman kalıcı olamamıştır. Biraz bedeller ödendikten sonra millet gerçeği gördüğünde her şey aslına dönecektir.

Dini, imanı, itikadı bozuk olanlara; hatta hiç olmayanlara Kur'ân ve sünnetten aile kavramı ve kadınların konumunu anlatmak beyhudedir. Ne olursa olsun bütün arsızlıklarıyla huzursuzluğu körükleyip kadınları kocalarına karşı kışkırtarak işlenen cinayetlerden nemalanıp sinsice el ovuşturup gülenler için öldürülen kadınların hiç önemi yoktur. Onlar sadece milletin temel değeri aileyi yıkmak, dolaylı olarak da devleti ortadan kaldırmak için çalışan dış güçlere, efendilerine yaranmak ve onlardan nemalanarak saltanat sürmekten başka bir şey düşünmezler.

Cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi gibi saçma sapan tezlerle ortaya çıkanları destekleyen kuruluşlara baktığımızda iplerin kimin elinde olduğu görülmektedir. Bu kuruluşlar:

Rockfeller Vakfı, Coca-Cola, Bill & Melinde Gates Vakfı, Procter & Gamble, Unilever, Soros'un Açık Cemiyet Vakfı, Ford Vakfı…

Şimdi bu Siyonist vakıfların aile özelinde kadınları koruyacağını sananlar ya geri zekalı, ya da ahmaktırlar. Böyle değilse doğrudan haindirler.

PKK gibi Devletin varlığına kasteden Haçlı ve Siyonizmin kullandığı terör örgütlerinin, kadın tüccarlarının hayatını mahvettiği kız çocukları ve kadınlara gelince hiç sesi çıkmayan sözde kadın hakkı savunucusu feministlere inanmak hakikate kör olmaktan başka bir şey değildir. Daha da ötesi ihanete ortak olmaktır.

Aile içi şiddet tabirini kullanıp, sonra da kadın hakları diye ortalığı velveleye verenler asıl katillerdir. Öldürülen bir kadın üzerinden duygu sömürüsü yaparak Devlet erkanını da arkasına almak ancak şeytanın başarabileceği iştir.

Kadın öldürülünce, kahrolsun erkeler, kadın kocasını öldürünce kahraman oluyor. Bu anlayış cinayete ortak olmak değilse nedir.

Aile sadece kadından mı oluşuyor. Tarihte kadının egemen olduğu hiçbir toplum varlığını sürdürememiştir. İşte asıl istenen de budur. Erkekler pasifize edilsin. Kadınlar iyice gemi azıya alsınlar. Erkekleri tahrik edip öldürülsünler ve Feminizm gibi Devlet-millet düşmanlarının hayalleri gerçekleşsin. En azından mutlulukları devam etsin.

İslam Dini gibi hiçbir nizam ve sistem aileye gereken değeri vermemiştir ve veremez de. Sözde Hukukçu olup da İslam'dan haberi olmayanların çıkıp ayetleri çarpıtarak yorum yapmaya çalışması da ayrı bir cinayettir. Zira İslam, kadın-erkek eşittir demez; eşdeğer-tamamlayıcı-örtü gibi tabirler kullanır.

Aileyi korumak adına ortaya çıkan sözde kadın kuruluşları gerçekten samimi iseler İslam'ın emrettiği hükümleri uygulayalım. Bakalım nasıl olacak. Haksız yere bir cinayet işlenmişse cezasını İslam'a göre verelim. Tabii ki buna yanaşmayacaklardır. Çünkü maksat ne aile, ne de kadını korumak.

Bu sahtekarlık olduğu müddetçe biz de yazmaya devam edeceğiz.

 


Yazarın Diğer Yazıları