VALİZİMDE NE VAR?

Her yaz tatili bir yazı çıkıyor gönlümün çekmecelerinden

Bu sefer de böyle olsun diye, bırakıyorum sabırla okuyan yüreklere...

Zihnimin derinlerinden bir sesin peşine düşerek bedenimi yollara vurmak için, firardayım yine...

Yola çıkmam lazım, kendimi tutamıyorum yine yola düşüyorum.

Ne desem bilemedim adına;

Ayrılık günü mü,

Toplanma saati mi,

Şafağa an kala mı,

Kendimden kendime mi!

Farketmez, karanlığın aslında şafağım oluşunu izlemek. Yeni bir deneyim umuduyla, sessizliğin peşinde, bir hazineye ulaşacakmış gibi...

Yola düşüyorum, bir an önce çıkmam lazım.

Peki nasıl hazırlanacağım!

Öyle ya yol varsa hazırlık olmalı,

Yol varsa valizde bir düzen kurulmalı,

Yol varsa, listeler yazılmalı, tikler atılmalı!

Aciliyetler, öncelikler sıralanmalı...

Keşke yanıma alabilsem her şeyi.

Doldursam her şeyi valizime diyorum. Sığdıracağım, azmettim. Sığmazsa üzerine çıkıp kapatacağım valizimi diyorum. Keşke yanıma alabilsem her şeyi!

Siyaha çalan, hafif yamuk, bozuk fermuarlı bir valiz kapının ağzından bana bakıyor ve cevap veriyor valizim;

"Alamazsın!"

Bir valizle karşılıklı konuşur halde buluyorum kendimi. Bir cümle valize düşüyor, bin cümle bana...

Ben "sığdıracağım” diyorum,

Valizim inatla "Alamazsın!" diyor. Aslında doğru söylüyor tecrübeli valiz, Alamam!

Ne sesleri taşıyabilirim kulaklarımda,

Ne bakışları taşıyabilirim gözlerimde,

Ne ayaklarımın, ellerimin hissettiklerini koyabilirim valize,

Ne özlediklerimin kokusunu,

Ne yağmurun damlalarını,

Ne sorumluluklarımın ağırlığını,

Ne de iç sızlamalarımı alamam!

Suskunluklarımın lâl oluşunu da sığdıramam...

Annemin yumuşacık pamuk ellerini, evladımın kokusunu kavanozlasam mı acaba?

Bari kedilerimin bakışlarını sığdırsam diyorum, iç çekerek. O da mümkün değil!

Yegâne huzur ve sonsuz özgürlüklerim benimle gelmeyecek misiniz siz?

Alamam ki!

Gözümün önünde çağlayan arzularımıda mı alamayacağım? Pamuklara sardığım egomu, uyanıklığın içindeki uykularımı. Yalnızlık günlerimi...

Keşke sevdiceğimin yanağındaki gamzeyi koysam cebime. Derinlerime gömdüğüm şarkı sözlerim, ışıklara yansıyan, anlamlar verdiğim gölgeler peki? Siz de gelmeyecek misiniz?

Ve en çok sevdiğim dediklerim...

Sizi de mi alamayacağım?

Sığdıramadıklarım var!

Bir valiz karşımda öylece konuşuyorum. Meğer ne çok şey sığdırmışız hayatımıza. Kırık kalpleri sığdırmak için üzerine çıkıp tepinmişiz. İstenilmesekte zorla girmeye çalıştıklarımız, istemeye istemeye kabul edişlerimiz!

Sevmemekte direndiklerimiz...

Bizi sevdiği halde görmezden geldiklerimiz. Şükürsüz sahip olma hırslarımız. Söz verilmeden sarfettiğimiz cümlelerimiz. Duygusuz timsah gözyaşlarımız, boş beleş attığımız kahkahalarımız.

Suskun sevgimiz, üstü örtülü yaralarımız.

Sığdıramadıklarım var !

Bir valizle göz göze geldiğimde tüm bunları sorguladığıma inanmıyorum.

Anladım ki; Ayrılık vakti gelip çatana kadar, derinlerde sakladıklarını bilmiyormuş meğer insan.

  1. Sessiz sedasız bir yolculuk olsun istemiştim.

Şuna bak şavaş alanına dönen içimi toplama derdindeyim.

Valizden önce; İçimi toparlamaktan başlamalıyım demek ki!

Biz bedenimizi süslemekle, güzelleştirmekle meşgulken; meğer içimiz dağılmış haberimiz yok!

Yola düşüyorum, bir an önce çıkam lazım!

Tez vakit alacakaranlığımı öğle vaktine dönüştürmek için yola düşmem lazım.

Çarmıha gerenlere değil can suyu olana doğru yol almam lazım.

Valizime tekrar inatla "yola çıkmam lazım” diyorum.

"Tamam” diyor valizim, "Tek bir şartla " diye devam ediyor;

"Sadece sen olacaksın !

Arınmaya geleceksin,

Bu yolda yanacaksın, ses çıkarmayacaksın,

Yüreğin sırlarını bilip konuşmayacak,

Kabuklarından kurtulmak için kalburdan geçeceksin. Bir bir ayıklanacaksın elekte...

En körpe dalların güneşte kavrulacak,

Sonunda sıkı sıkı toprağa tutunacaksın.

Şaşırıyorum; "Tüm bunları bir kurumuş toprağa tutunmak için mi yapacağım” diyorum.

Meğer bir avuç toprağa çıkılan yolculuk en güzel yolculuk olmakla birlikte, en meşakkatli yolmuş,

Aşk yoluna çıkmak asıl böyle olurmuş.

Cibran'ın cümleleriyle bitiriyorum yazımı; Yıllar önce okuduğum bu cümleler, meğer bu yıl aydınlatacakmış yolumu,

Şimdi öğrendim ki;

"Kendinden başka bir şey vermez aşk ve kendinden başkasından almaz. Ne sahip olur aşk ne de sahip olunmak ister. Çünkü aşk aşka yeter.

Sevdiğiniz zaman "Tanrı yüreğimde” değil "Tanrı'nın yüreğindeyim” deyin!

Sanmayın aşkın rotasını çizebileceğinizi, çünkü aşk sizin rotanızı çizer, sizi buna layık bulursa eğer...

Umarım yola layık olanlardan olurum,

Umarım Hak çizer rotamı.

Düşüyorum yola...

Yaradan kaldıracak biliyorum düştüğüm an da.

Yazarın Diğer Yazıları