SESSİZ SEDASIZ ÖLMESİN KADINLAR

Şiddetin kadını erkeği olmaz.
Önce bu cümle ile başlamak istiyorum.
Şiddetin çocuğu, genci, yaşlısı da olmaz
İnsan olarak bakmak gerekiyor. Bu yüzden hiç bir acı insan için kabul edilemez.
Uzun süredir acı çeken kadınların haberleri televizyonda, gazetelerde sosyal medyada gözümüzün önünde. Ceza almayan onlarca cani ise dışarıda kol geziyor.
Öldürülen, psikolojik ve fiziksel şiddet gören kadınlar, çocuklar...
Bunlar şimdi mi vardı . hayır hep vardı.
Sessiz sedasız öldürülen kadınlar için cezaların artırılması gerektiğini yıllardır dillendiriyoruz.
Sözde kalan bu söylemlerden artık sıkıldık.
Hayatım boyunca hep kadınların sesi olmak istedim.
Kalemi elime aldığım ilk günden bu yana hep kadınları yazıyorum.
Kadınların duygularını dillendirmek,
acılarını, sevinçlerini, coşkularını, deli türkülerini yazıyorum. Biliyorum ki tarihe her cümlem ile not düşüyorum. Bir gün anlaşılır umuduyla bir bir kaydediyorum. Kadınların hayatının iyi bir gözlemcisi olduğumu düşünüyorum Onların bakışlarından, söylemek istediklerinin aslında ne olduğundan, dudak kıvrımlarından, jest mimiklerinden neler anlattığını çözebiliyorum.
Aslında biz kadınlar birbirimizi çok iyi anlayan kardeşler topluluğuyuz.
Çünkü her kadının içinde hep bir deli türküsü vardır. Hep bir ritmi vardır, bir şarkısı, bir bestesi vardır. Yaşamını o ritme uydurur bazen de ritmi yaşamına
Kalp atışlarını iyi dinler, dualarını yaşamak için hep mücadele eder .
Bırakmaz, sarılır.
Yaralarından korkmaz kadın.
O yaraları nasıl iyileştirmesi gerektiğine odaklanır.
Hem içinde açılan yaraları hep de sevdiklerinin yaralarını canı bilir.
Sahiplenir, tedavi eder.
Yara açmaz kadın, ada çaylı, kantaronlu merhemdir.
Bazen Mis kokulu pişi, bazen bir sini su böreğidir.
Gökgürültülerini bedeninde hissederken gözü daima gökyüzündedir.
Derdi uçsuz bucaksız bulutlar, parlak güneştir.
Sıcacık ısıtmaktır.
Hangi dağın yamacında hangi berrak suyu doldurayım derdindedir.
Heybesine topladığı kır papatyalarını yaşatmak için renkli vazoları boyar.

Karanlıktan korkmadan ışığın nerden geldiğini arayıp o yolda ilerleyendir
Bildiğini yaşarken, bilmediğinin meraklısıdır.
Acı vermez kadın, acıları sarar.. Bazen eliyle, bazen diliyle, bazen düşüncesiyle ama hep sarar yaraları.
Acıları saran kadınlara acılar vermeyin lütfen.
Her ne kadar saran olmayı sevselerde ona sahip çıkanı, sarmalayanı daha çok severler.
Güçlü kanatlarının farkında olsa da kadın, kanatlarının altına alacak güçlü kollara ihtiyaç duyarlar.
Yaratılışının naifliği ile kucaklanmak, nazlanmak isterler.
Topladığı çiçeklerine iyi bakın.
Çünkü o çiçekler, hayatın her anında biriktirdiği mis kokulu demetlerdir
Bazen düşer, ağlar, gözyaşlarını tutamaz.
Yanağından damlayanları da sever, kıyamaz.
Yaşadığı her zorluk doğum sancısıdır.
Ve o doğum, o çığlıkların ardından elbet bir gün gerçekleşir.
Kimi salınır dünyada, kimi yaşar ruhunda ...
Tıpkı rahim sıfatının tecelli etmesiyle dünyaya getirdikleri evlatları gibi...
Onları izlemek ve evlatlarının da bir gün uçtuğunu gururla izlemek yeniden doğuşunun nişanesidir.
Kaybediş değil, hep kazançtır uçup gidenler..
Dinle duy anla !
Yara açma !
Kadın emanettir.
Kadınlar ölmesin
Sev- kucakla- onunla anı yaşa ...


Yazarın Diğer Yazıları