Stresin Kaynağı Lazer Işınlarına Dikkat!

Zamanımızın en çok konuşulan kavramlarından birisidir: Stres.

Kontrolsüz bir hızın yaygın olduğu günümüzde stres herkesi az-çok etkiliyor.

Peki, nedir stres?

Stres, bana göre; kişinin kendisine tanımlanmış alandan çıkarak sınırları lazerle korunmuş başka bir alana tecavüzü sonucu ortaya çıkan ikaz duygu-durumudur.

Nasıl aracınızdaki park sensörleri bir cisme yaklaştığınızda ikaz veriyorsa, insanda kendi çizgisini/haddini aşıp, başkasının alanına tecavüz ettiğinde stres üreterek uyarıyor.

İnsanın dünya/ahiret mutluluğunun birinci şartı edepli olmaktır.

Edebin birinci kuralı da haddini bilmektir.

Tuuba limen arefe haddehu/Velemyetceveztavrahu

Ne mutlu! O kişiye ki/Haddini bilir, tavrında tecavüz etmez.

Rabbim imtihanın hikmeti olarak bize bir irade ve tasarruf alanı tahsis etmiştir.

Bu tahsis edilmiş alan dışındaki yerlere girmemize engel olmak için oraları lazer ışınlarıyla koruma altına almıştır.

Takva: Bize çizilen yolun çizgilerine riayet etmek, sırat-ı müstakim'i takip etmek, kurallara bağlı olmak, kural koyana saygı demektir.

İşte haddimizi/çizgimizi aştığımızda lazer ışınlarına muhatap oluyoruz ve stres yapıyoruz.

Bunun hikmeti de yanlış alana kaydığın konusunda ilahi rahmetin seni uyarması ve doğru alana, kendi sahana dönmene yardımcı olmasıdır.

Başkasının alanına girmek iftira, gıybet, isyan, günah, şirk, gurur, kibir v.b. binlerce günaha sokuyor insanoğlunu.

Bu günahları işlediğimizin en büyük işareti de muhatap olduğumuz lazer ışınlarının oluşturduğu stres.

Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:

– "Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler,” demiş.

Hoca aldırış etmeksizin ;

– "Bana ne ?” demiş.

– "Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler” demiş geveze.

Hoca terslemiş adamı;

– "O zaman sana ne demiş…

Peygamberimiz ‘'Malayaniyi (kendisini ilgilendirmeyen lüzumsuz, işleri) terk etmek, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.'' buyuruyor.

Rabbimiz ise İsra suresi 17/36. ayette;

‘' Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan (o peşine düştüğün şeyden) sorumludur'' ikazını yapıyor.

Günümüzde özellikle sosyal medyanın sağladığı imkânlar, bizleri hayatımızın en önemli sermayesi olan zamanı kullanım konusunda özel bir dikkate davet ediyor.

Zira geçmişte gıybet, dedikodu, nemime, iftira gibi ağızdan ağza işlenen günahlar, bugün sosyal medya üzerinden işlendiğinde binler, yüz binler, milyonlar katında günah olarak karşımıza çıkıyor.

Olumlu veya olumsuz işlenen her amelin çok ciddi karşılıkları var günümüzde.

İnsanımız internet üzerinde, özellikle sosyal medya düzleminde ‘bir tık' diye basite aldığı bir işlem dünya/ahiret çok büyük sorumluluklara yol açabiliyor.

Hayatımızı planlarken meşguliyetlerimizi Nasreddin Hoca'nın ‘'sanane/banane'' ölçüsüyle gözden geçirmek zorundayız.

‘'Kim ne der'' putunu kırıp, ‘'Allah ne der'' yaklaşımına dönmeli, haddimizi bilmeli, bize çizilen çizgilere riayetle, stresten uzak tevekkül ve teslimiyetle bir hayatın gayretinde olmalıyız.


Yazarın Diğer Yazıları