Gezi Ruhu- Tayyip Ruhu

İspanya’nın Sevilla kentinde (İslam şehri iken ismi İşbilya idi) İslam döneminden kalma Al-Kazar Sarayında 5x10m gibi dev bir halı-tablo asılıdır. Halı üzerine bir düğün resmedilmiştir. Düğüne katılan misafirler arasında  sarığı ve cübbesi ile bir Müslüman vardır. Herkes ayaktayken Müslüman emekliyor pozisyonda, Hristiyanların dizleri hizasındadır. Boynunda bir de zincir bağlıdır ve zincirin ucu bir Hristiyan’ın elindedir.
Aynı resmin bir benzeri de bugün Kilise olarak kullanılan vaktiyle 32 bin kişinin namaz kılabildiği  Kurtuba şehrindeki (İspanyollar Cordoba diyorlar) Kurtuba Camiinde bulunmaktadır. Yine bir Müslüman dört ayaklıymış gibi yerlerdedir ve başında sarığı vardır.
İspanyollar CHP kadar batılı olamadıklarından(!) Kurtuba Camiini, Ayasofya gibi müze yapmamış, Kilise yapmışlardır.
Kurtuba Camiinde yine bir rahibe heykeli vardır. Heykel gümüştendir ve takriben 1 metre boyundadır. Rahibenin bir ayağının altında bir hilal bulunmaktadır. Hilal, uçları yukarı bakacak şekilde dik pozisyondadır. Rahibe ayağını Hilal’in ağzından içine yerleştirmiş, hilali ayağının altına almıştır.
Bir başka “Rahibenin Çiğnediği Hilal” heykeli de Macaristan’da  Estergon’da, daha dev boyutlarda bulunmaktadır.
Macaristan’da 2000 yıl öncesine ait Roma eserleri kazılarla gün yüzüne çıkarılıp korunmaya alınırken 200 yıl önceki İslam-Osmanlı eserleri tek mezar taşı bırakılmaksızın imha edilmiş, adeta kazınarak yok edilmişlerdir.
Anlattıklarım daha birkaç sene öncesine ait  kendi gözlemlerimdir. İsteyenler gidip görebilirler.
Medeniyet ve Hümanizm işte budur.  
İspanya 8 asır İslam toprakları olarak kalmıştır. 8 asrın ne anlama geldiğini anlamanız için bizim, Anadolu’da 9 asırdır bulunduğumuzu bilmeniz yeterlidir.
Bugün İspanya’da bir tek Müslüman mezar taşı, bir tek Müslüman bile bulunmamaktadır, bırakılmamıştır. Müslümanlar ya yakılarak yok edilmiş, ya da zorla Hristiyan yapılmışlardır. Zorla Hristiyan yapılmış ama Müslümanlığını gizleyenlere Morisko denilirdi. Morisko deşifre olursa diri diri yakılırdı. Aynı durumdaki Yahudilere Marrano denirdi.
70 li yıllarda Almanya’da “Misafir İşçiler Gecesi” düzenlenir. Her ülke kendi milli müziğiyle kendi işçilerine seslenirken geceye katılan Doğan Canku İspanyol müziği ile katılır, Asturias çalar, ve o kadar içten söyler ki Portekizliler “siz İspanya’ dan müzisyen getirip takviye  almışsınız” itirazında bulunurlar.” "İspanyol olmayan biri, İspanyol müziğini böyle çalamaz. O müzik parmakla değil, ruhla çalınır çünkü.. İspanyol ruhu ile...” derler.
Olayı birkaç gün önce Hıncal Uluç köşesinde mefahirle yazdı.
Başbakanlarımızdan Tansu Çiller’ in eşi Özer Bey de şöyle demişti. ”Rusya’ya  gittiğim zaman  Çarın Sarayını ve eşyalarını kendime çok yakın buldum. Ben reenkarnasyon yolu ile  ismi az duyulan  bir Rus Çarı’ nın ruhunu taşıyorum”(13 ocak 1995  HÜRRİYET)
1541 yılında İspanya Kralı Carlos  işgal için donanmasıyla Cezayir önlerine gelir.
Cezayir Beylerbeyi Kara Hasan Paşa’ ya zamanın diplomasi diliyle şu mektubu yazar:
“Namem sana vardıkta gözünü pek açasın, boğazına mendil bağlayıp, eline Cezayir Kalesi’nin anahtarlarını alıp, ayaklarımın tabanlarına yüz sürmek üzere yanıma gelesin.”
İspanyolların Negro Hasan Paşa dedikleri Kara Hasan Paşa şöyle cevap verdi.
“Evvela, ey ebedi mel’un ve sermedi hınzır İspanya Kralı; sensin ki namen geldi. Ve içinde yediğin p.hların hepsi malumumuz oldu. Şimdi laf ile ben adama Cezayir’i vermem, senin gibi bir kelpten dahi pervam yoktur. Elinden geleni ardına koma”(Barbaros Hayrettin Paşa’nın Günlüğü- sh.383)
İspanya Kralı 300 gemi ile geldiği Cezayir’de donanmasını kaybetti, canını zor kurtararak kaçtı ve ancak birkaç gemi ile İspanya’ya  ulaştı.
İspanyol ve Rus ruhu taşıyınca “Gezi Ruhu”,
Kara Hasan Paşa ruhu taşıyınca, “Tayyip ” olunuyor!


Yazarın Diğer Yazıları