Eskimiş ve Eskimeye başlamış meslekler

En değerli kumaşları dokuyan Osmanlı ustalarının bir kesimi Şam'da, bir kesimi Bursa'daydı. Bunlar, kutni, cantesi dına, seraser, şal vb. üretiyorlar; sim sırma ustalan ise desensiz düz kumaşlar  üzerine "Türk işi", "İstanbul işi", "Rodos nakışı", "Macar nakışı", "Arnavut işi", üsluplarında bezemeler işliyorlar; bindallılara, cepkenlere, yeleklere, terliklere, yastıklara hayat veriyorlardı. Bursalı ustaların tül üstüne ipek nakış işleyerek icat ettikleri o dönemlerin transparan (şeffaf) "suzeni" kumaşlarından dikilen kadın giysileri padişah fermanlarıyla yasaklansa da önlenememişti. "Tepebaşı" denen, sırma ve yeşil ipekle kabartına nakışlı kumaşlar işleyen ustalardan bir tekinin bile adının saptanamaması gerçekten acıdır. Fildişinden, kemikten, ağaçlardan tarak yapan bir zamanların ünlü ustaları da tepebaşı ustalan gibi unutulmuş; İstanbul'da Tophane'den Karaköy'e değin adım başı dükkânları olan lülecileri ise sarma sigara yok etmiş; Uzunçarşı'da, Tophane'de, Mahmutpaşa'da arastaları, çarşıları olan anber çıkrıkçıları, çubukçular ise zamanın modasına uygun ağızlıklar, marpuçlar yaparakdaha bir süre direnmişlerdir.     Arabacılann, 17. yy'da süslü arabalar yapmaya başladıklan biliniyor. Kırmızı örtülü, oymalı, kafesli pencereli arabaların içleri şipşirin, birer bülbül yuvasını andırıyordu. Giderek bu zenaatin mensupları fayton, kupa, at arabası yaparak ayakta kalmayı denemişlerdir. Fakat, bütün dönemlerin en geçerli, en yaygın zenaatinin, arabalı, atlı, yaya herkesin ayağina ayakkabı üreten kunduracılıkla köşkerlik olduğu kuşkusuzdur. Avrupa tarzı ökçeli ayakkabı ancak 19. yy sonlarında moda olmuş; ama, mest-pabuç, çizme, kundura, yemeni, terlik kullanımı yine de gerilememiştir. Bütün Anadolu'da bakırcılar arastasından daha geniş arastaya köşkerler ve ayakkabıcılar sahiplerken köşkerliği ve kunduracılığı yakın zamanların "kavaf işi" denilen hazır ayakkabıları ile "cızlavet" lastikleri iflasa götürmüştür. 

Yazarın Diğer Yazıları