SANAT ve SANATTA İLAHÎ GÜZELLİK

Hokka

 

Hokka, içine mürekkep, boya, macun ve yağ gibi çeşitli sıvı malzemelerin konulduğu küçük ve genellikle yuvarlak kaplara verilen isimdir. Küçük kutu manasına gelen Arapça bir kelimedir. 

 

Yazı yazmak için kamış kalem ve is mürekkebinin kullanıldığı devirlerde yazı takımlarında veya yazı çekmecelerinde hakka olarak; okur- yazar yani döneminin aydınlarının üzerlerinde taşıdıkları divit şeklinde mutlaka bulunan mürekkep hokkaları, kültür hayatının en önemli unsurlarından sayılırdı. 

Zenginlik derecesine göre seramik, cam, porselen, abanoz, kuka ağacından ve çeşitli madenlerden (altın, gümüş, bakır vb.) yapılanları olduğu gibi üzeri kıymetli taşlarla süslenmiş, birer sanat şaheseri olan hokka takımları da vardır. 

Bir hokka takımında genellikle siyah ve kırmızı mürekkep hokkası, riktan ve birde kalem konulacak yer bulunurdu. 

Madeni hokkadan, müstakil olmaktan ziyade, içine kamış kalemlerin konulduğu ve kubur adı verilen silindir biçimindeki kalem mahfazalarının dibine tutturulurdu. Kalem mahfazaları hokkalı olduğu zaman divit veya devat adını alındı.  

Eski hattatlar, sandalyede oturup masa üzerinde yazı yazmazlardı. Bir sedir veya minder üzerine yerleştikten sonra yazılarını sol ayak üzerine oturup, sağ ayaklarını dikerek dizleri üzerinde ve altlık kullanarak yazarlardı. Bakış açısı 90° olarak korunur ve kağıt diz üzerinde düzgün dururdu. 

Eskiden zir-i meşk (=meşk altı) denilen 4-5 mm. kalınlığında 20 x 25 cm. ebadında olan bu alet, kaba kağıtların üst üste tutturulması ile hazırlanırdı. Sert olmayan bir satıh üzerinde yazı yazılması, ele serbest hareket imkanı sağladığından sanat eseri niteliğinde yazıların yazılmasını sağlardı. 

 

Makta

 

Makta, 2-3 cm. eninde 10-20 cm. boyunda ve 2-3 mm. kalınlığında fildişi, bağa, kemik, sedef ve abonozdan yapılmış; üzerinde kalem kat edilen bir çeşit yazı aletidir. 

Kamış kalemin şakk ve kat işlemi; cam, mermer veya madeni sert bir yüzeyde yapılırsa, kalemtıraşın kesici ağzı zedelenir ve zamanla kullanılmaz bir hale gelir. Bu yüzden makta çok sert olmayan malzemelerden yapılırdı. 

Makta üzerinde, kamış kalemin çapına uygun yiyi bulunan küçük bir çıkıntı bırakılmıştır. Maktanın bir ucuna doğru yer alan bu yive, kalemin sap tarafı, sağı-sola kaçmaması için sabitlenirdi. Kalemtıraşın keskin ağzı, kalemin boyuna paralel olarak tutulup, iç veya dış tarafından kalem şakkolunur, yine yive oturtularak kalemin kattı da tamamlanırdı. 

 

Makas

 

Hattatların yazı takımlarının vazgeçilmez aletlerinden biriside kağıt makaslarıdır. Kağıthane adıyla anılan kağıt fabrikaları, ürettikleri kağıtları belirli büyüklükteki tabakalar halinde üretirler ve kağıtçılarda bütün olarak satılırdı. Kağıdı kullanacak olan ihtiyaç sahipleri, satın aldıkları tabaka halindeki bu kağıtları, ziyan etmeden istenilen boyda parçalara ayırırlardı. İşte bu maksatla kullanılan kağıt makaslarının kesici ağzı diğer makaslara göre daha uzun olurdu. 

Kağıt makaslarının kesici kolları, uzunluğu dışında, kağıdı çabuk kavraması için düz değil içe dönük ve oluklu olarak yapılırdı. Kıl geçmeyecek kadar birbirine yakın olan makas ağızları çok keskin olurdu. 

Osmanlı kağıt makasları genelde İstanbul, Sivas, Foça, Bosna ve Prizren de imal olurdu. Hafif malzeme olarak taban demirinden ve tutma halkaları sarı madenden imal edilen kağıt makasları üzerinde altın, gümüş kakmalı, bazen de mine ile işlenmiş kitabe ve süslemeler yer alırdı. 


Yazarın Diğer Yazıları