İlk Ağızdan Abdülmecid Nursi (ÜNLÜKUL)

Vefatının ardından bir rüzgar gibi bir rüya gibi geçen 48 yıl.Bu yılki makalemi ilk ağızdan duyduklarımı ve gördüklerimin birkaçını makaleme taşımak istiyorum.Aslında onları zikretmekle bizim naciz ve aciz makaleler şenlenmekte ve değer kaydetmektedir.Abdülmecid Ünlükul hocamız ve ağabeyimiz satırlara sığmayan bir alim bir gönül ehli bir gerçek mü’mindi.Bir vefa borcunun silinmez mührü olan hakkında yazdığım eser bunun en güzel şahididir.
Halen hayatta olan kızları, ablamız, emekli öğretmen Saadet Ünlükul (Kaynak) ,diğer manada Hz.Bediüzzamanın yiğeni diyor ki “Uzun ve yorucu bir ömür yaşayan çok değerli babamı sayfalar ve satırlarda anlatmaya imkan yok.Çünkü o bir derya idi.Babamın en çok hoşlandığı şeyde ;Oturup beraber çay içmemizdi.Bize her zaman şöyle der di; “Size taş atana siz ekmek atın” Evet bizim ailenin ömrü hep böyle geçti..”
Abdülmecid efendinin Konya İmam-Hatip Okulu meslek dersleri talebelerinden Prof. Hayreddin Karaman beyle 1978 yılında İstanbul yüksek İslam enstitüsündeki mülakatımda dedi ki “ Hocamız Abdülmecid efendi Arap edebiyatına derin vukufiyeti vardı. Hatta soy ismi kanunu çıkınca kendi isminin Türkçesi anlamına gelen “Ünlükul”koyması Arapçaya vakıfiyetinin nadir misallerindendir.
1940 larda Ürgübte Hz.Bediüzzamanın ikaz ve himmetleriyle tercümesine başlattığı iki muhteşem eseri olan İşaratü’l İ’caz  ve Mesnevi-i Nuriye için Nurun ilk ve büyük talebelerinden  Em.Albay İ.Hulusi Yahyagil’e Elaziğ'daki evinde sordum “ Acaba Abdülmecid efendi bu tercümeler karşısında bir madde talebi olmuşmudur.? ”cevaben “ Asla olmamıştır kaldı ki kimden isteyecek, Hz,Üstad hem hocası ve hem abisi, o eserlerin tercümesi her iki muhterem üstadın tercümeleridir. Manevi füyuzatı ayrıdır. vs.vs.”
2015 Türkiye’sine dönüyorum. Bu İşaratü’l İ’caz  eseri için kıyametler koptu ,bilhassa diyanet işleri başkanlaığından.Halbuki Hz.Bediüzzaman 1951 yıllarında dönemin  Diyanet işleri Başkanı merhum A,Hamdi Akseki’ye Merhum Mustafa Sungur ağabeyle  gönderdiği eserin mukaddemesinde diyor ki “..İstikbalde yapılacak yüksek bir tefsire bir örnek ve bir me’haz olmak üzere.” Maalesef yıllardır takip ederim gerek Türkiye diyanet şurası ve gerekse alem-i İslam diyanet şurası bu tarz bir tefsir ortaya çıkaramadı. Şimdi bizim başkan kalkmış 64 yıl sonra ,basalım mı basmıyalım mı ? gibi çok entrikalı işlerle uğraştı ve uğraşmaktadır. Risale-i Nurlarla uğraşanların akıbeti !! yorumsuz,çok  döküman var.
1967 de Haziran 11 deki vefatında ikinde namazında kapu camiinde dönemin müftüsü merhum ve meşhur Tahir Büyükkörükçü hoca kürsiden “ Muhterem cemaat bugün vefat eden zat.Hz.Bediüzzamanın kardeşi Abdülmecid efendidir,büyük alimdir,bugün bir alim ölmedi bir alem öldü.” Hitabında bulundu. Konya İ.H.Okulunda öğretmen arkadaşlarından Merhum M.Fatih Göktay ise “o kadar alim ki onun Arapça notlarını kendisinden bizzat alır, diğer sınıflardaki kendilerime iftiharla ders olarak verirdim. O gönül yıkan değil gönül yapandı” diyordu.
Hz.Bedüzzamanın meslek ve meşrebini tavizsiz bir ahenk içinde deruhte eden merhum Zübeyir Gündüzalp mükerrer defalar bana dedi ki “ Kardaşım sıhhatim ve şartlarım müsait değil eğer Konya’da olsam Abdülmecid efendiye hizmet eder bütün külliyatı Türkçeden Arapçaya Arapçadan Türkçeye tercüme ettirirdim. Çünkü Hz.Üstadın tarzına üslübuna en yakın o,  elinde yetişmişti.” İlk ağızdan bu yıl bu kadar..83 yaşında Konyada hakkın rahmetine kavuşan ağabey ve hocamıza binler fatihalar…
Not.Bu manada bizlere geçtiğimiz Salı akşamı  konferans verdiren Konya aydınlar ocağına ve Dr.sn.M.Güçlüye binler teşekkürler.


Yazarın Diğer Yazıları