Ka’bedeki Vahdet

Mübarek Kutlu doğum haftasında, Peygamberimize seyyidimize efendimize “asm” olan özlemimizi ve hasretimizi oraya bakan ve bugünlere ışık tutan birkaç tespitin üzerinde duralım.Anlatılmakla yazılmak bitmeyen bir zat-ı nurani. Harameyn-i şerefeyn tabir edilen mübarek ve nurani şehirler Mekke Medine. Hac ve umre vazifelerini yerine getiren hangi müslümana sorsak çok etkilendiğini ve müspet manada dehşet ve haşyet içinde kaldığını söylemektedirler. Özellikle Mekke ve Medine’nin tarihçelerini ve islamiyetin yayılışını ve 14 asır öncesiyle bugünü her şart ve şekliyle kıyaslamak erdemine ve faziletine müdrik olan her Müslüman’ın değerlendirmesi çok farklı olmaktadır.
Oraya gidenlerin mutlaka kendi lisanlarıyla birlikte 2 lisan daha bilmelidirler. Onlarda Arapça ve İngilizcedir. 7 milyarlık dünya ailesin büyük ekseriyeti ingilizce konuşuyor ve daha sonra Arapça gelmektedir. 3 lisan bilenlerde ve bilmeyenlerde bir tek hakikat olan tekbirde ezanda, kelime-i şahadette, kamette rükuda, secdede ve tahiyyatta birleşiyor. Kıble bir, ka’be bir ve Peygamberimiz bir.  Musika-i manevi yankılar yapmakta, en katı kalpleri eritmektedir.
Yine her iki mübarek nurani makam ve mevkide ve buna ilaveten arafatta, safa ve mervede, sevr dağında hıra mağarasında, bedir ve uhudda  ve emsali yerlerde, ırklar ve renkler değişik, simalar ve sesler değişik, lisanlar ve ülkeler değişik fakat bütün yüzlerde tebessüm ve gözlerde yaşlar, dillerde tekbir sadaları ve hacer-i esvedi öpeceğim diye dirsek yiyenler var, namaz kılacağım diye saftakini ezip geçenler var, fakat hiçbir müslümandan ve saf tutan mü’minlerden, ne bir itiraz ve nede ağır bir tabir.
Merhum M. Akife atfedilen “Müslümanlar namazda omuz omuza dışarıda boğaz boğaza” derken buraları kast etmiyordur. 100. yılını rahmet ve minnetle deruhte ettiğimiz Çanakkale kahramanlarını kastetmiyordur.Onun kast ettiği buradaki manayı alem çarşılarına taşıyamayanlar ve bu sırra eremeyenlerdir. Yine buradaki gerçek İslam kardeşliğini kendi ülkelerine taşıyamayan bütün kesimleri, gerçek uhuvveti nakş edemeyen müderrisleri ve ders hocalarını kast etmiştir. Hucurat suresi 10. ayet [1]burada en parlak bir zeminde ihya ve gerçek olmaktadır. Dünya bir köy haline geldi, herşey  görülmektedir.
“Hz. Peygamber bir hadisinde buyurur ki “ Kim Medine'nin sıcağına ve meşakkatine sabrederse, sizler şahit olun, kıyamette ßen onun şefaatçisi olacağım. "[2] 2 milyarlık Müslüman ailesinin evindeki aldığı banyo gibi ,Mekke ve Medine topraklarında yılda bir kere manen yıkanmalı ve  alacağı derse iyi çalışmalıdır. Hasseten 57 islam ülkesine ve  şu günlerde orta doğuya bakıp o vahşeti çıkaranlara denilmeli; biz Ka’bedeki vahdetin neresindeyiz? O saf tutan milyonların Fatihadan sonra, hep birlikte “Amiiin” ifade ve sesi ne demektir acaba?
[1]  “Mü’minler kardeştirler…”
[2] Hadisi Şerif, Müslim, Hac, 477, 481,482


Yazarın Diğer Yazıları