KİM ÖLE, KİM KALA…

Ramazan ayına çok kısa bir süre kaldı. Hazırlıklar başladı tüm evlerde. Ev halkı olarak üç gündür halısız oturuyoruz. Eskisi gibi değil artık halılar, halı yıkamacıya gidiyor. Anlaşılan tüm evlerde hummalı bir çalışma var. Temizlikler, hazırlıklar. Şebitler, yufkalar, tandırlar, erişteler vs. Beyler Ramazan'a birkaç gün kala soluğu alışveriş merkezlerinde, çarşıda, pazarda alacak. Kıtlıktan çıkmışçasına, darbe olmuşçasına dolapları dolduracağız yine. İlginç gelmiyor mu size de? Madem oruç tutacağız bu kadar alışveriş niye?  Ramazan'a niyetlerle gireceğiz. Sigarayı bırakma niyeti, kilo verme niyeti. Şimdiden rezervasyon yaptırsak mı bilemiyorum. Hangi mekana, kimlerle gideceğiz? Bu Ramazan kimi davet etsek? Akrabaları, arkadaşları… Ramazan öncesi tüm bunları konuşuyor belki de gün gün hesap ediyoruz. Galiba kaçırdığımız, düşünemediğimiz veya eksik olan bir şeyler var. Yahu Ramazan ayı için rahmet, bereket, mağfiret ayı demiyor muyduk? O halde niyetlerimiz, düşündüklerimiz niye hala dünyalık. Bir düşünelim şimdi. Geçen Ramazan ayında kimler vardı aramızda ve kimler yok şimdi hayatımızda. Akrabamız mı?, komşumuz yada bir tanıdığımız. Bir fırsat yakalıyoruz, bu fırsatı değerlendirmek adına ne yapıyoruz? Belki bizim için son fırsattır bu Ramazan. Bu Ramazan farklı olmalı bizim için. Dil orucu tutabilmeliyiz, göz orucu tutabilmeliyiz mesela. "Ramazanda bana hiç dokunmayın çok sinirli oluyorum” demek yerine daha sabırlı, daha merhametli olabiliriz. Niyetlerimiz sadece çokça ibadet, çokça zikir olabilmeli. Yoksa yine kendimizi kandıracağız oruç tutuyoruz diye. Oruç insanı tutar derler ya. İşte bizi tutabilmeli tuttuğumuz oruç. "Daha 5 gün var sırası mı bu yazının” diyebilirsiniz. Hani şimdiden hazırlansak ruhen ve bedenen. İmkan olsa da gün gün çocuklarımızla gideceğimiz camileri belirlesek. Sabah namazlarını dostlarla omuz omuza kılmanın hesabını yapsak. "Hanım Ramazanda hazırla da yemekleri bir Suriyeli kardeşimize misafir olalım” desek. Niyet etsek akraba ziyaretlerine. Niyet etsek te artık kötüye dair ne varsa arkamızda bıraksak, tövbe kapısından girip bir daha dönmemecesine girsek merhamet deryasına. Dedim ya gelen fırsat kaçarsa yarına kim öle, kim kala. Eyvallah…
 

Yazarın Diğer Yazıları