Şeb-i Arus

Bu hayatta en büyük hakikat değil midir ölüm? İnsanoğlunun bu Dünya'da üzerinde mutabık kaldığı tek gerçek olsa gerek. Zamanını kestiremediğimiz ancak geleceğe dair bilebildiğimiz tek şey. Ölüm kelimesi soğuk geliyor bize. Korkuyor muyuz? Evet korkuyoruz. İnsan hazır olmadığı bir şeyden korkmaz mı? Hayatımız boyunca biriktirdiğimiz malımız, elde ettiğimiz makamlar, bizim sandığımız çocuklar, zevkle yediğimiz yemekler, dostlar, akrabalar, komşular hepsi geride kalacak. Tüm bu biriktirdiklerimiz ve yaptıklarımızla hesaplaşma zamanı. Böyle biz zamanı düğün gecesine benzeten Mevlana'yı anlamak zor olmasa gerek. Ölümü sevgiliye kavuşma zamanı, geçici değil hakiki hayata başlama zamanı, Dünya sıkıntılarını geride bırakıp ebedi saadete ulaşma zamanı gören, Hakk'a göre yaşamış olan herkes için ölüm düğün gecesi değil midir? Vuslatından 745 yıl geçmesine rağmen fikirlerinden etkilenip Müslümanlığı seçen ve yolundan gidenler oluyorsa neden düğün gecesi olmasın ölüm. Gerçek iman sahiplerine ne hayat korkusu nede ölüm korkusu yaşatmıyor Allah. Mevlana'yı anlamak için düğün gecesini anlamak gerek. İşte o zaman daha iyi anlayacağız. Anlamak için yaşamak gerek. Yaşayabilirsek işte o zaman anlayacağız.

Hz. Mevlana'yı vuslatının 745. yıldönümünde rahmetle anıyoruz. Üzerinden asırlar geçmesine rağmen onun fikir ve öğretilerine kulak veren gönül dostları, Dünya'nın dört bir tarafından gelen Mevlana aşıkları Konya'da. 10 gün boyunca Mevlana'yı anlama ve anma adına onlarca program icra edildi. Tüm kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyoruz. Lakin bir konu var ki bizleri rahatsız etmeye devam ediyor. Hz. Mevlana'yı Müslüman bir din alimi, Allah dostu, İslam dinini yaşamak ve yaymak için uğraşan bir tebliğci konumundan çıkarma gayretleri var. Mevlana'dan bahsedenlerin İslam'dan, Kuran'dan, peygamberden zerrece bahsetmemelerini anlayamıyorum. Özellikle yıllarca simalarına aşina olduğumuz yüzlerin sadece Mevlana'nın hoşgörü ikliminden, tasavvuf geleneğinden, neyden, semadan bahsedip İslami yaşayış ve şeriat yolundan yürüyüşünden bahsetmemeleri şaşırtıyor bizleri. Hayatı şiirlerle geçmiş, durmadan sema etmiş, fantastik bir kişilikmiş gibi anlatılması doğru değildir. Kendilerini Mevlevi olarak tanıtan ancak Mevlana'nın ar edeceği tavır ve hareketleri yapmak sadece prim kazanmanın farklı bir versiyonudur. Allah bizleri kendi yolundan şaşırtmasın. O'nun yolundan gidenleri daha iyi anlamak ve onlar gibi bizleri de aynı yollardan yürümeyi nasip etsin. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları