İçerdeki El

ABD, 2010 yılında Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e karşı uluslararası arenada apaçık bir şekilde devlet terörü yaptıklarını haykırmasının ardından düğmeye basmış oldu. Süreci hepimiz biliyoruz. Planlar, oyunlar, algılar, operasyonlar, isyanlar, hendekler, patlamalar ve sonunda askeri darbe girişimi. Olmadı, tutmadı. ABD bildiği tüm numaraları, tüm birikimlerini denedi. Bitti mi? Elbette ki bitmedi. Sırada Ekonomi var.

Hatırlarsanız bir ara ABD, Suudi Arabistan'ı 11 Eylül saldırısında parmağı olan ve teröre destek veren ülkeler arasına alma tehdidiyle mal varlıklarına el konulabileceği konuşmuş ardından Trump'un ziyaretiyle Suudi Arabistan'da aniden bir değişim yaşanmıştı.

Bölgenin güçlü ülkelerinden Mısır'ı darbeyle hizaya getiren ABD, Türkiye'yi FETÖ'cü hainler eliyle hizaya sağlayacaktı. Türkiye'yi işgal girişimi başarılı olsaydı, doğu bölgemizin referandumla K. Irak'a bağlanması sağlanacaktı. ABD, PKK-PYD'ye verdiği destekle sınırımızda bir koridor oluşturarak, K.Irak'ta ki referandumdan çıkacak bağımsızlık sonucuyla İsrail'in hayali olan proje hayata geçirilecekti. ABD'nin Ortadoğu'da kalıcı hâkimiyeti perçinleşecekti aynı zamanda. Tüm planların, tüm stratejilerin Türkiye tarafından sürekli bozulması kabullenecek bir şey değildi. ABD, Türkiye'yi Reza Zarrab'ı kullanarak İran'a uygulanan ambargoyu delmekle suçlayacak dolayısıyla Halkbank başta olmak üzere diğer bankalara Milyarlarca Dolar cezalar kesilerek Tayyip Erdoğan'ı 2019 yılındaki seçimlerde güçsüz bırakarak saf dışı kalmasını sağlayacak. Peki bu mümkün mü? Ellerinde tek seçenek en azında bu süreçte bu kaldı. İyi de sadece ABD'nin dışardan bu operasyonu yaparken içerde bir el olması gerekirdi. Eskiden Fetö bu işi çok iyi yapıyor, içerde istedikleri gibi at koşturuyorlardı. Fetö'nün çökmesi ile birlikte içerdeki müttefik harekete geçti. Tayyip Erdoğan yada yakınlarına dair ne varsa ortalığa dökülmeliydi. Doğru olması önemli değil yeter ki ekranlarda sallayacağı birkaç kağıt olması yeterliydi ki öylede oldu. Proje genel başkan yeni bir projenin siyasi ayağında kendisine bahşedilen koltuğun hakkını vermeliydi. Dikkat edin Reza Zarrab meselesinin en yoğun konuşulduğu bir süreçte böyle bir iddia ile ekranlarda banka dekontlarını sallaması elbette tesadüf olamaz. İşin aslı 1,5 ay önce kendisine geldiğini söylediği belgeler aslında 17 -25 Aralık'ta FETÖ tarafından kendisine ulaşan düzmece belgelerdi.

CHP seçmeni Cumhuriyetin kurucusu olan Atatürk'ün partisinin ne hale geldiğini görmesi gerek artık. Mandacılığı kabul etmeyen bir liderin kurduğu bu partinin kimlere taşeronluk yaptığını, kimlerle kol kola gezdiğini görmesi gerek. Mesele ne Ak Parti meselesi , ne Tayip Erdoğan meselesinin olmadığını görün artık. Uzun yıllar devlet tecrübesi olan ve CHP'de siyaset yapan Şükrü Elekdağ'ın "65 yıllık siyasi hayatımda bir Türk liderin ABD ve Batı tarafından bu kadar saldırıya uğradığını görmedim” demesi ne anlatıyor acaba? Kılıçdaoğlu'nun uyanmasını beklemiyoruz ama en azından CHP seçmeni bu ihanete "dur” demeli. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları