FERASETLİ İNSANLARLA ATLATACAĞIZ

Hayatımız altüst oldu. Sosyal hayatımız, ticari hayatımız, eğitim hayatımız, dini hayatımız tamamen değişti. Yaşı bir noktaya gelmiş insanımız evde hapis hayatı yaşıyor. Çocukların neşesi kalmadı, gençlerin enerjisi görünmüyor şimdilerde. Hayatımızda ilkleri yaşıyoruz. Tarihte de salgınlar yaşanmış. Toplu ölüm vakaları görülmüş. Ancak küreselleşen dünyada salgın ilk kez bu kadar uluslararası boyutlara ulaştı. İlk kez caddeler, sokaklar boş. Hani hep ağzımızda olan ama hiç dikkat etmediğimiz sağlığımızın ne denli önemli olduğunu kavrayabildik mi? "Her şeyin başı sağlık” derken doğru olduğunu teyit ettik mi? Sağlık olmadan geride ne varsa önemini yitirdi. Bunca sıkıntıya girmişken, hayatımızın tüm düzeni değişmişken, tehlike zirvedeyken hala bu salgını hafife alıp önlem almayan, toplanmaya, kucaklaşmaya devam edenlere şahitlik ediyoruz. Devlet başta olmak üzere tüm TSK'lar, medya, din âlimleri "evde kal, tedbirli ol” derken buna uymayanlar nasıl bir vebale girdiklerinin farkında mı? Eğer şikâyetçiysek bu durumdan, bu durumu değiştirecek olanda bizleriz. Geçtiğimiz günlerde ABD'de çıkan Newseek Gazetesi Peygamber Efendimizin bir hadisini paylaştı. "Bir yerde veba salgını duyarsanız, oraya girmeyin; veba sizin bulunduğunuz yerde çıkarsa, o yeri terk etmeyin". Bizim mensup olduğumuz dinin ve insanlığın son peygamberi asırlar öncesi alınacak tedbiri tebliğ etmiş bizlere. Peki! Gayri Müslümlerin paylaştığı bu hadise biz uyabiliyor muyuz? Allah neyi takdir etmişse elbette o olacak. Ancak bizim inancımızda takdir tedbire bağlı. Onun için değerli dostlar lütfen bu süreçte başta kendimizin sonra çevremizin daha sonra tüm insanlığın sağlığı için evde kalalım.

Toplumu derinden etkileyen iki faktör vardır. Güven ve korku. Örneğin bir hükümete güven yoksa piyasalarda iyileşme bekleyemezsiniz. Güven yoksa yatırım olmaz, para yastığın altından çıkmaz. Güvenin kardeşi gibidir korku. Bir toplumda korku yerleşirse o toplumda ilerleme göremezsiniz. Hangi alanda olursa olsun toplum kıpırdayamaz hale gelir. Bu virüsün yayıldığı andan itibaren devlet büyüklerimiz başta olmak üzere tüm kesimlerce korkmadan mücadele vurgusu yapılıyor. Tarihte olduğu gibi toplumu korkutan, ayrımcılığı körükleyen, milletine ve devletine düşman tipleri bu dönemde de gördük. Kimi dini hafife alan alaycı paylaşımlar, kimi eğlence olsun diye topluma korku pompalayanlar, kimi milletin aklıyla dalga geçercesine paylaşımlar yapıyor. Ahlaksızlık, edepsizlik, aşağılık, şerefsizlik gibi kavramlar bu kimselerin üzerinde fazlasıyla var. Kendisini gazeteci olarak lanseden ama bize göre tetikçi olan bazı örümcek kafalıların hala başörtüsüyle uğraşmaları kendi değerlerine, kendi milletine nasıl da yabancı olduğunu net ortaya koyuyor. Bir eğitimcinin başörtüyle ekranda olmasının yanlış olduğunu söyleyenlerin, kendilerini gazeteci sıfatıyla ortalarda dolanmalarının yanlış olduğunu, böyle tiplerin ne okurlarına yada izleyicisine, ne topluma iğne ucu kadar faydalı bir iş yapacağı kanaatinde değilim. Diğer taraftan hırsız medya pardon sosyal medya dediğimiz platformlarda saçma sapan paylaşım yapan, dikkat çekme, tıklanma yada ne gerekçeyle yaptığını bilmediğimiz ahlaksızların paylaşımlarını gerçek sanıp iyi niyetle bile olsa kıt akıllılarımızın yaptığı paylaşımlara ne demeli bilemiyorum. Bu sıkıntılı süreci ferasetli, toplumla kenetlenmiş ve onunla birlikte hareket eden insanlarla atlatacağız. eyvallah…

Yazarın Diğer Yazıları