Etinden, Sütünden, Gücünden Faydalandığımız Hayvanlar-III

Bir kısa deve hikâyesi...

 

Devenin görülmediği ve bilinmediği bir köye tesadüfen iki tane deve gelmiş. Develeri görenler hayretler içinde kalarak birbirlerine bunların ne olabileceğini sormuşlar, ama cevap alamayınca içlerinden biri "Bunların ne olduğunu Muhtara soralım bilse o bilir Goca köyün Muhtarı” demiş. Gitmişler Muhtara, "Yahu Muhtar bizim köye iki eğri büğrü mahlûk geldi yerde alıp gökte yiyorlar ne olduğunu bilemedik gel hele” demişler. Muhtarı getirip develeri göstermişler. Muhtar efendi bakar mahlûklara yani develere korkunç bir mahluk olarak görür o da ne olduğunu bilemez. Lakin "Bilemedim” dese olmaz "Koca köyün muhtarına ayıp olur” diye düşünür. "Valla arkadaşlar bunlar var ya bunlar, bunlar aynen böyle olur. Hatta ve hatta bunlardan doğanlar da böyle olur” der işi kurtarır. Orada olanlar "Len Muhtar bildi mi bunları” deyince bir kaçı "Bildi tabi len işte bundan doğan da böyle olur dedi ya” der, mevzu kapanır.

Bundan başka bir hayvan da manda yani camızdır. Bu hayvanın da etinden sütünden ve postundan faydalanırız. Bu hayvan süt özelliği dışında aynı sığır cinsi gibidir. Hamilelik dönemi 12 aydır ve yaşam özelliğiyle sığırı andırır. Aynı büyük baş hayvan olarak geçer. Camızın yavrusuna doğar doğmaz boduk denir ve büyüyüp anaç veya kele oluncaya kadarda boduk olarak tanınır. Yalnız camızların bazı özellikleri vardır: Birincisi sütü çok yağlıdır, kaymağı ve yoğurdu çok sert ve değerlidir. Hatta ne kaymakmış be camız kaymağı gibi diye de övgüyle anılır. Bir özelliği de çok güçlüdür tomruk çekimlerinde işten yılmaz, sarp yerlerden bile tonlarca ağırlıktaki tomrukları bana mısın demeden çekerler. Bunlara da çiftleşme isteği, kızgınlık dönemine boğasama denir. Yörede şöyle bir gülünç hikâye anlatılır:

Camızın boynunu fazla eğrilmediği hakkında düğen işi dönerek yapıldığından hayvanlar için çok zor olur. Bir de yaz gününe rastlaması işi daha da zorlaştırır. Camıza sormuşlar "çift sürer ekin eker misin?” "Ooo dönümlerle sürerim ekerim” demiş. "Tomruk çeker misin?” "Hem de tonlarla çekerim”. "Düğen sürer misin?” deyince durup düşünmüş ve şu cevabı vermiş "Hiç sorma işte o eğri büğrü işe pek aklım ermiyor, yapmak istemiyorum” demiş. Derisi ayakkabı sanayinde kalın olduğu için kösele olarak kullanılır.

Camız; suyu ve sulak yerleri çok sever. Daima suya yakın yerlerde otlar. Serinlemek içinde akşama kadar sudan çıkmaz aynı zaman da iyi bir yüzücüdür.

 

AT EŞEK VE KATIRLAR

Bunu da böyle özetledikten sonra gelelim sadece gücünden faydalandığımız ama kırsal kesimin, Anadolu insanının olmazsa olmazlarından olan at, eşek, katır ve benzerlerine.

Eşekler doğuşlarında 2 yaşına kadar sıpa olarak adlandırılırlar genelde 3 yaşından sonra da sırtına semer vurularak yük taşımada kullanılan bir hayvandır. Bunların erkeğinin de dişisinin de adı eşektir. Sıpadan sonra başka ad almazlar. Yalnızca 3 yaşında 8 yaşında gibi belirtilirler. Sadece erkek eşek ya da dişi (kancık) da eşek denir.

Hamilelik dönemi 11 aydır kırsal kesimde dağ yörelerinde yük taşımada kullanıldıkları için ayaklarına taştan korunması için nal çakılır sırtlarına semer vurulur yük taşıtılır ayağına vurulan nal ve mıhlar ile ayaklarının tırnakları aşınmadan kurtulur ve yürümede zorluk çekmez.

Nalbantlar tarafından sunturaç diye adlandırılan kesici bir aletle itina ile temizlenen ayak tırnağının altına dört tane mıh ile tutturulan nal birkaç ay o hayvanları ayağını taştan kayadan korur. Gelelim şimdi sırtına vurduğumuz semerine. Semer bu işin ustası olan semerci şahıslar tarafından özenle yapılan, malzemesi sulak yerlerde ve göllerde yetişen, yumuşak yastık otu veya semer otu diye adlandırılan otların hayvanın bel ölçüsüne göre bir seyrek dokunmuş kanaviçe olarak adlandırılan çuval parçasına doldurulur.

Dış kısmı sahtiyan denen veya sepilenmiş deri tabir edilen bir nesne ile iç kısmı da keçe ile doldurulur ve yarım ay şeklindeki dört tane düzenlenmiş ağaçların bir birine geçerek tamamlanmasından sonra eşeğin semeri tamamlanır.

Bunu eşeğin sırtında durduracak diğer parçalarla örneğin elde özel olarak yün ipinden dokunmuş eşeğin karnını altından semere bağlanan karın kolanı tabir edilen bir bağlantı. Ayrıca semerin eşeğin ön tarafına boynuna gitmemesi için arka bacaklarından yine semere bağlanan paldım tabir edilen yine bir özel dokunmuş veya at koşumu tabir edilen kalın kayışlardan halk dilinde koşum diye adlandırılan parça ile arkaya sabitlenir ve eşeğin sırtındaki semeri tamamdır. Bir de 11- 12 metre uzunluğunda urgan tabir edilen iple desteklendi mi semer tamam olmuştur. Urgan semere sarılacak yükü bağlamakta kullanılan özel yapılmış halattır. Merkeplerin hamilelik süresi 12 ay tam bir yıldır. Dağ yöresi halkı bunlarla yük taşımacılığı yaptığı gibi binek hayvanı olarak da faydalanırlar. Ayrıca bu merkepler ova köylerinde koyun çobanlarının azık taşımacılığında ve binek hayvanı olarak kullanılır bunların sırtındaki binek semerine semer değil de palan denir. Çünkü semerde olan yanlarındaki yarım ay şeklindeki ağaçlar palanda yoktur. Eşeklerin, çalışma ve yıpranmalarına göre değişmekle birlikte 20 ila 25 hatta bazı yerlerde 30 yaşlarına kadar yaşadıklarını duymaktayız. (Devam edecek)


Yazarın Diğer Yazıları