Konya Yemek Kültürü, Saç arası -2-

Şimdi sıra tavşan dolmasının ardından yenecek olan saç arası ve baklavada…

Bazı yerlerde saç arası diye hamur işi yenecek bir şeyler yapılıyor adına sac arası deniyor. Oysa bizim bildiğimiz sac arasını analarımız eskiden şöyle yaparlardı: Kabartma tozu maya filan yoktu o yıllarda… Anacığım sertçe bir hamur yoğurur biraz dinlenmeye bıraktıktan sonra ondan küçük bezeler hazırlar ve başlardı yufkalar açmaya. Her açtığı yufkayı yanındaki tepsinin içerisine döşerdi. Üzerine biraz şırlan yağı gezdirir, kaşığın ucunda bu zar gibi açtığı yufkaları üst üste belki 20 kat kadar yapar, her kata bu yağdan sürer sonra pişirmeye gelmiştir iş.

Eskiden böyle altını üstünü birlikte pişirecek fırınlar da yoktu… Yakardı ekmek ocağına meydan ateşini, onun dökülen közlerinin bir kısmını ocakta sacayağının altında bırakırdı. Bir kısmını da özel yapılmış olan her evin bir demir sacı vardı, onun üzerine külden bir çamur yapıp sıvar ve sıvanın üzerine de bir közlü ateş koyardı. Sacayağın üzerine sac arası tepsisini onun üzerine de ateşli sacı koyup yavaş yavaş pişirirdi. Altı üstü pişmiş midir diye de arada sacı indirip kontrol eder, iyice piştiğine kanaati gelince ocaktan indirirdi. Artık onun kokusu sarmıştır evin içini lezzeti bir başka olurdu sac arasını yemenin.

Baklavaya gelince. Bu baklavanın hamuru da biraz sert hamurdan olur, yufkalar halinde açardı analarımız. Yufkayı elindeki yufka açmakta kullandığı ve adına ok denilen alete dolandırıp iki eli ile sıkıştırdı mı kıvrım bir hal alır, buna kıvrım baklava denirdi. Yanında bulunan altı yağlanmış tepsiye döşemeye başlardı. Bunu defalarca tekrar ederdi. Tepsi tam doldu mu üzerini hafif tereyağı ile nebati yağ karışımı bir yağla yağlar aynı sac arasını pişirdiği şekilde pişirir dinlendirir, eğer var ise şekerden şerbet ile yoksa pekmez ile tatlandırırdı. Bu güzel tatlılarımızla yemekler yemelere doyulmazdı. Ağzınıza layık.

Anadolu coğrafyasının Konya yöresine ait birçok damak tadı güzel yemekleri vardır. Bunları bulanlar, her biri entegre tesis olan evlerimizin yemek ustaları olan kadınlarımızdır. İşte yöremize has olan birkaç yemek türünden ve onların bulunuş hikayelerinden bahsedeceğim.

Ya höşmerim... Rivayet edilir ki uzun yıllar belki de asırlar önce yemek yapımında çok bilgiye sahip olmayan ama güzelliği dillere destan bir kızcağız ile çok zengin bir mutfak kültürü ile yetişmiş beyzade bir oğlan evlenmişler. Tabi bu evlilik sevgiyi saygıyı da beraberinde getirmiş bilhassa o yıllarda madden veya manen yuvanın kutsallığına çok önem verilirmiş. Günümüzdeki gibi eften püften sebepler ile yuvalar yıkılmaz bu yuvanın devam etmesinden evdeki büyüklerin de çok etkisi olurmuş. Bu evli çiftin beyi bir gün ava veya bir işe gitmiş giderken de hanım akşama güzel bir yemek yap da yiyelim demiş. Adam evden ayrıldıktan sonra o yaşına kadar hiç yemek yapmamış ancak yapılanı yemiş olan gelin hanım düşünmüş, taşınmış kayınvalidesine de bir şey soramamış hicabından. Sonra evde bol bulunan yemeklikler arasından biraz un, biraz kaymak, yağ derken bir karışım yapmış. Büyükçe bir tava ile ocağa koymuş, bu karışımı sürekli karıştırarak kendisine göre bir yemek meydana getirmiş. Kocası da gelince o yemeği korku ve sevinç karışımı bir eda ile sofraya koymuş. Kendisi iştahla yerken kocasına dikkatlice bakıyormuş. Yemek sonunda hiçbir şey söylemeden duran kocasına şöyle demiş, yediğin yemek "hoş mu erim” . "çok hoş olmuş hatunum ellerine sağlık” deyince içi rahatlamış ve ilk verdiği yemek imtihanının sonunda hoş mu erim deyişi, o yemeğin ismi oluvermiş. Hoş mu erim zamanla höşmerim adını alıvermiş.

Şimdi birçok şehirlerde ve Konyamız'da höşmerim lokantalar, restoranlar tarafından damak zevkimize sunuluyor. Ancak benim şahsen köyümüzde analarımızın bacılarımızın yaylada kaymak ile undan bolca yapılarak yayla inişinde onları karşılayan köylülere ve komşulara dağıttıkları höşmerimin tadını bulamıyorum. Bu güzel damak tadı, bazı yerlerde helva gibi oluyor bazı yerlerde adeta un lapası gibi oluyor. Oysa höşmerim yapılışından karıştırılmasına ve malzemelerine kadar özen gösterildiği gibi en büyük parçası nohut büyüklüğünde olur tatlandırılması da sonradan üzerine şeker veya pekmez bal gibi başka tatlılar dökülerek yapılırdı.

Ne kadar höşmerim yapılacaksa onu ayarlayan usta hanım kararlaştırır, odun ocağında ısınmakta olan tavada unu hafifçe kavururken üzerine bolca kaymağı yavaş yavaş döker karıştırmaya devam eder. Unun kaymakla hallolmasına kadar hafifçe sararıp sonra da adeta kızarmış bir şekil alan höşmerimi üzerine tereyağı dökerek durmadan karıştırır. Sonra ocaktan indirir yine karıştırmaya devam eder. Daha sonra mis gibi kokan bu höşmerimi bir kenarda soğumaya bırakır. Servisi soğuktur höşmerimin artık servise hazırdır.

Yazarın Diğer Yazıları