Müşteri Gerçekten Velinimet mi?

İnsanoğlu zengini fakiri, hacısı hocası, yani her kesimden insanlar mutlaka birbirlerine göre müşteridir ve de hizmet üretene göre velinimettir.

Ben de bu hafta birileri için müşteri idim ve de para ödeyip karşılığında hizmet alacaktım. Bunun için 12 Eylül Çarşamba günü yola düştük. Aslında hiçbir araştırmamız yoktu. Alacağımız hizmet, eşimin ve benim ihtiyar vücudumuza iyi geleceğine inandığımız kaplıcalara gidip sıcak sulardan istifade etmekti.

Yıllardır duyarım ki Konyalılar ya Denizli Karahayıt denilen yerde ya da Afyon Gazlıgöl'e bu hizmeti almak için giderler. Ben de doğrusu kendi kendime hem düşünür hem de bu kadar uzaklara gidenlere pek hoş bakmazdım. Çünkü Konya'mızda da bu termal tesislerin olduğu İsmil ve Ilgın gibi yerler var.

Sıcaklık ve su kalitesi bakımından bir farkları var mı yok mu onu çok bilmiyorum, araştırmadım ama Ilgın'da birkaç defa bu hizmeti aldım; her seferinde mutlaka bir mazeret ile karşılaşıp hiç ilgi ve hizmetten memnun olmasam da.

Geçmişi çok karıştırmak istemiyorum ama şu son zamanda yaşadığım olay beni de diğerleri gibi Ilgın'dan hizmet almaktan soğuttu ve beni de diğer Konyalılar gibi Ilgın'dan 150 - 170 km kadar daha gidip Afyon Gazlıgöl'de şifa aramaya mecbur etti...

Olayı baştan anlatayım: Uzun süredir eşimde ve kendimde zuhur eden bel fıtığı rahatsızlığı bizi çeşitli tedaviler ile çare aramaya mecbur ediyordu. Bu sene eşime 15 günlük bir fizik tedavi aldık. Bu şifayı biraz daha geliştirmek için doktorumuzun tavsiyesi ile kaplıcaya gitmeye karar verdik ve yanımıza damadımı, kızımı ve çocuklarını da alıp Çarşamba günü sabahı saat 10 sularında Ilgın'a doğru yola koyulduk, Ilgın'a vardık. Çok sevdiğimiz Ilgın'ın yerlisi bir dostumuza uğradık; hem termal hakkında hem de fiyatlar hakkında bilgi almak istedik.

Dostumuz sağ olsun hemen zaten ezbere numarasını bildiği belediyenin termal tesislerini aradı, durumları sordu. Özel apart yerlerde boşluk olmadığı söylenmiş ama yine belediyenin işletmeye başladığı diğer termal tesise uğramamızı, Eylül dönemi olduğu için indirime de girildiğini söylemiş.

Dostumuz İsmail hocam, "Bir uğrayın, yardımcı olurlar. Biz Konya'nın insanıyız. Varsın paramız Konya'da kalsın, ben bundan yanayım” diyordu, benim de bu konu da hassas olduğumu bildiği için.

Dostumun işi vardı, onun geleyim demesine rağmen kabul etmedim, kendimiz gittik. Araçlarımızı yol üzerine bırakıp damadım ile birlikte termal tesislere girdik. Müdüriyet yazan bir yere sorduk, ileriyi tarif ettiler. İlerde sorduk, şu otele gireceksiniz, resepsiyon yazan yere soracaksınız dediler. Oraya vardık. Baktım bir hanım kız var, ona biraz evvel bir dostumuzun burayı aradığını söyleyip "Bize yardımcı olabilecek olan siz misiniz?” diye sordum. Hanım kız, "Hayır, ben görevi yeni devraldım, malumatım yok. Rezervasyonuz var mı?” dedi. Yok, dedim. Kaç kişisiniz derken iki odanın boş olduğunu, fiyatların 85 lira olduğunu söylediği anda içeriden bir genç arkadaş geldi, hanım kız ona baktı. Esas görevlinin o olduğunu anladık, ona döndük ve dostumuzla görüşen siz misiniz dedik. Evet dedi. Kaç kişi olduğumuzu sordu, çocuklar ile 8 kişiyiz dedik. Üç günlük iki oda yerimiz var, içerisinde şunlar var diye sayarken yemeklerinizi kendiniz getirip yapıp yiyeceksiniz dedi.

Tamam dedik. Eylül ayındayız sanırım fiyatlar düşmüş dedik. Buralarda düşüş yok, oda fiyatları 100 lira dedi. Ben Konyalıyım, paramız buraya nasip olsun, ta Afyon'a gitmeyelim dedim. Çok itibar etmedi. Burada fiyatlar bu. Belediyenin bize talimatı dedi.

Bunun üzerine otelden ayrıldık...

Burada biraz çelişki var. Acaba hakikaten belediyenin emri mi böyle, yoksa görevlilere bir inisiyatif, yetki bırakıyor mu? İki görevli aynı yerde biri 85 lira derken diğeri 100 lira

çekiyordu fiyatı. Aynı zamanda müşteriyi tutmak için gayretleri yoktu. Yani velinimet filan onlar için çok önemli değildi...

Yola koyulduk, ver elini Afyon. Bir arkadaşımdan telefon numarası almıştım. "Bu kardeşimizin termal tesisi filan yok ama gelenlere çok yardımcı olan hakiki bir Afyonlu. Onu arayın” demişti. Yolda kenara durup aradım ve dostumun ismini verdim. Nerede olduğumuzu sordu. Afyon'a 50 km kadar yakınız dedim. Yer tarif etti. Ben filan renkli bir araba ile yolda sizi bekleyeyim, gelin buluşalım, dedi.

Afyon'a girdik, yolun sağ tarafına bakarak devam ediyorduk. O renkteki aracı görünce arkasına yanaşıp durduk. Araçtan genç birisi indi, tanıştık. Beni takip edin, 18 km kadar yol var, deyip önümüze düştü. Tam dediği km sonra Gazlıgöl'de termal tesislerine gelmiştik. Bir dükkana uğrayıp sahibini sordu, yok dediler. Telefona sarıldı, adamla konuştu. O da bizi yolda bekliyormuş. Bize kılavuzluk eden Selçuk Bey onunla daha evvel görüşmüş. Geri döndük o arkadaşla buluştuk. Bizi 500 metre kadar kısa bir yolcuktan sonra yemyeşil, tertemiz bir tesise götürdü ve bir villanın kapısı önünde durup iki katlı villayı gezdirdi. Beğenip beğenmediğimizi sordu. Beğendik de fiyatı dedik. Onun da pazarlığını yaparız İsmail Amca deyip görevliye fiyatını sordu. Günlüğü 200 lira dediler. Pazarlığa girdi, 150 liraya işi bağladı. Ayrıca tuttuğumuz villanın sahibine de şu fiyata evini Konyalılara kiraladık, razı mısın deyip onun da olurunu aldı.

Teşekkür ettim, "Guzum, hakkınızı helal edin” dedim. "Helal olsun İsmail amca, bir sorun olursa hemen beni arayın” deyip telefonunu verdi. Zahmet verdik deyince, sizi gönderen dostum benim çok zahmetimi çeker. Bunun ne önemi var, hiç kafana takma, derken "Ben gerçek bir Afyon sevdalısıyım amca” deyip ayrıldı...

Villa iki katlı. Her katta mutfak, buzdolabı, çamaşır makinesi, ve çatal kaşık tabak mutfak aletleri, tuvalet, banyo; alt katta bir geniş havuz, diğer katta bir küvet, çekyatlar, koltuklar, televizyon, balkon, bahçesi ve et pişirmek için villa girişinde ızgara ocağı da mevcuttu. Villanın tek eksiği internet çekim gücü yetersizdi onu da düzeltirler umarım.

İşte hem iyilik yapan için hem de tesislerin görevlisi için müşteri velinimettir gerçeği buydu...


Yazarın Diğer Yazıları