Uçkur, uçkurluk, uçkur bağı, uçkur çöpü...

Kültürümüzden kaybolup giden bizim yöremize has öyle güzel deyişler, deyimler var ki bunların gelecek nesiller tarafından bilinmeyeceğini düşünmek beni çok tedirgin ediyor.

Eskiden Konya merkezde ve kırsalda kadın ve erkeklerin çokça rağbet ettiği bir giysi idi şalvar. Günümüzde artık erkekler için önemi kaybolmuş olan bu giysi şehirde ve kırsal köylerde bütün köy kadınlarının mutlaka giymek mecburiyetinde olduğu bir giysi idi.

1950'li yıllarda erkekler ve kız erkek 7-8 yaşındaki çocuklar tarafından giyilen bu pantolon emsali giysiye kadı biçimi don veya şalvar denirdi. Bunların belimizde sabit durmasını sağlayan kemer yerine o giysinin bel bölgesine gelen kısmına özel olarak yapılan ve içerisinden uçkur denilen bir kalın örme ip veya ince uzun kumaş parçasından yapılan kemere ise uçkur denirdi. Uçkurun bağlandığı ön göbek üzerinde ve arka bel kısmında bırakılmış açık yerlere ağ denir bağlama yapılan açıklıktaki şekline de uçkur bağı denirdi.

Eski köy kadınları çok bilgin ve başaratlı idiler, bugünkü gibi şalvarlara lastik takılmaz uçkur takılırdı. Bunu o şalvarın bele bağlandığı ağına ilesik denirdi buna uçkuru

Yüzümüzün yumuşaklığından donumuzun ağı kurumaz sözü...

Yumuşak başlı uyumlu sessiz kimselerin her yaptığı iyilikten zarara uğraması sonucu doğan bir atasözümüzdür. Her geleni geri çevirmeyen herkesin derdine derman olmaya çalışan kişi, bu özverisinden dolayı zarar görmüş ise o zaman "ne yapalım arkadaş benim durumum böyle yüzümüzün yumuşaklığından donumun ağı kurumaz” derdi.

Uçkuruna düşkün olmak sözü...

Bu söz genelde yanlış işlerde kadın, kız peşinde gezen insanlar için kullanılırdı Konya'da. Bir kişi gerek konuşmaları ile, gerekse hal ve hareketleri ile lüzumsuz şekilde kadından kızdan bahsederse onların aleyhine "Konyalılar uçkuruna düşkün yalak gidi” diye sevgisiz söyler söylerlerdi. Konyamızda uçkur ve ona sahip olmak çok önemli bir vazife ve yaşam biçimi idi.

"Siyimi salıvermez” sözü.

Bu söz Anadolu kırsalında bilhassa Konya dağ köylerinde kadınlar tarafından çok kullanılır. Bir çocuk veya iş bilmeyen birisi becerikli bir hanımın şalvarının kenarından tutarak ardında önünde dolaşıp akıl danışır, onu rahat bırakmaz ise o zaman bilge hanım "ne şımarık ve arsız çocuk (yahut kadın) siyimi salıvermiyor, ardımda yanımda dolanıp duruyor” derlerdi.

Bir ağır laf söylenince "ayıp yaptın” filan denirse "ee ne yapayım yahu siyimin altında siyimi var” diye cesurca davranan cevap verirdi.

Ayrıca bu ağa uçkuru takmak için bilhassa tahta kaşık sapının bir tarafına açılan ufak delikten bir bez bağlanıp ona takılan uçkurun bu ağın içerisine yerleştirildiği nesneye uçkur çöpü denirdi. Bu uçkur takma işinin çabuk yapılması açısından çok önem arzderdi.

URGAN

Urgan genelde kendir bitkisinin liflerinin saplarından ayrılarak elde edilen ve hanımların eğircek diye tabir ettikleri eğirip bükme aracı ile ip haline getirilmiş veya daha eğrilmemiş kendir liflerinin bir çıkrığa bağlanarak bükülüp elde edilen kalınca bir iptir. Genelde yük taşımalarında halat olarak değerlendirilen urganlar Anadolu kırsalında yük taşınan hayvanların semerlerine sabitlenip hayvana yüklenen yükün bağlanmasında kullanılan rençperlerin olmazsa olmazıdır. Bir yük hayvanının semerine bağlanacak urganın boyu11-12 metre kadardır. Daha kısası yüklenen yükün bağlaması kapasitesine yetişmez. Daha uzun urgan ile bağlanan yükte hayvanın yük taşıma kapasitesini aşardı. Bu iplere kırsalda urgan, bunu yapan ustalara da urgancı denirdi. Urgan genelde yük hayvanlarının semerlerinin ön ağacı denen yere sabitlenir bir kısmı semerin yan taraflarına U şeklinde bağlanarak sarılacak yükün altına serilmek için kullanılır, urganın bu kısmına selle (serilen) uzun kalan bağlama yerine de urgan ucu denirdi.

Şimdi kırsalda esrar gibi uyuşturucuların ham maddesi olduğu için kendir ekimi yasaklandığından ne onun tohumu olan kenevir bulabiliyoruz ne de kenevir helvası yapılıyor. Bunlardan mahrum olduk. Artık hayvana bağlanan taşıma urganları da naylon maddelerden yapılmaktadır ama yükü sıkması güzel bağlaması bakımından kendir urganın kullanımı başka idi. Naylon eski kendir urganın yerini alsa da uyumlu olamadı.

Kaybettiklerimizi yeniden kazanamasak da unutmayalım en azından. Derdim budur. Selam ve dua ile...


Yazarın Diğer Yazıları