Vatandaş İflas Etti

Şu sözde ekonomik krizden en çok dar gelirli asgari ücretli ve emekliler zarar gördü, bildiğiniz iflas etti.

Deniliyor ki ülkemizi ekonomik yönden çökertmek için dışarıdan dolar avro gibi para birimlerini iki üç misli yükselterek duraklatmaya batırmaya çalışıyorlar. Doğru buna inanıyoruz ve o düşmanları da biliyoruz. Ya içimizdeki aç gözlü felaket tellalı doymak bilmez vatan haini zenginlere ne demeli. 

Maalesef hükümet bu ekonomik duruma yapılan saldırıları önleyemedi ve ne yazık ki sınıfta kaldı. Hadi dolara avroya bağlı ürünlerde zamlar oldu diyelim una, yeme, peynire, yağa süt ürünlerine ülkemde bolca yetişen Pazar ürünü domates salatalık biber gibi ürünlere ne oldu. 

Şimdi üreticinin döküm zamanı dediği yetiştirdiği domatesin kilosu marketlerde 6-7 lira biber yine aynı. Bunlar da mı dolara bağlı?

Yemin çuvalı 67 liradan 95 liraya unun çuvalı 60-70 liradan 130-150 liraya çıktı. 8-10 lira olan tavuk eti 30 liraya yumurta ise 20-23 liraya... Nerdeyse tanesi 1 liraya varacak. Üreticinin elinden halen 1 lira, 1 lira 10 kuruşa alınan süte ne oldu da süt ürünleri bir anda uçuşa geçti. Peynir 15-16 lira. Tereyağı 40-50 lira... Mutfağın vazgeçilmez ürünü soğan patates dersen aldı başını gitti. Alt tabakadaki vatandaş şu son gelen zam dalgası ile üç beş ay sonra geleceğini yedi bitirdi daha ilerisi nasıl olacak diye de endişe içerisinde. Yani fakir halk hangi bir zammın hakkından geleceğini şaşırdı. 

Ev kiralarının 800 liradan aşağı olmadığı Konya'da 1600 lira asgari ücret alan çalışan gariban 1500-1600 lira ile geçim savaşı veren emekli ne yapsın? Hele bir iki tane okula giden yavrusu da varsa yandı gülüm keten helva... Aldığın ücretle geçin de görelim.

Hükümet bu durum meydana çıkığı anda tedbirini almalıydı. Bence bu içimizdeki doymak bilmeyen aç gözlü zengin zümre için çalışanlarına bir kuruş zammı çok gören bu tüccarlar fakir fukaranın aldığı gıda maddelerine zam yapmakta hiç vicdan azabı çekmediler. 

Denebilir ki hükümet ne yapsın, hepsinin başına polis mi diksin. Buna gerek yoktu. 81 ilin bu işle iştigal eden üç beş zengin firmasını memurları ile denetim altına alıp da zam yapanları büyük meblağlar ile cezalandırsaydı hatta zam yaptığı stoklarındaki mallarına el koyuverseydi hiç birinin bu şerefsizliğe bu fakirin ekmeğiyle oynama cesaretini göstermeye fırsatı olmazdı.

Duyduk hükümet denetimlerini artırdı bir firmaya 50 bin lira ceza yazdı diye. Şöyle bir inceledim ceza yazdığı o büyük firmanın ülke çapında 7 bin mağazası varmış. 50 bin lirayı 7 bin mağazaya böldüm mağaza başına 3 buçuk lira düşüyor. Adamların bir ufak ürüne bir günde yaptığı zamdan daha düşük aldığı para cezası bu mu? Nasıl caydırıcı olacak bu aç gözlülere bununla mı dur diyebileceksin? 

Bir ufacık esnafa bile zabıta ve mali denetimde ufak bir hatasından ve fahiş fiyat kontrolünden dolayı 2-3 bin lira ceza keserken bu deveyi hamutuyla götüren o kocaman firmalara neden böyle bir yüklü ceza uygulaması yapmıyorsun? Neymiş efendim onlar üretici firmaymış. Hayır, hiçbirisi üretici değil, hepsi aracı firma. Vatandaştan üreticiden aldıklarını üreticinin kazancından daha fazla kar koyup satanlardır.

Bu cezalandırmayı oy kaygısı ile filan yapıyorsan o firmalarda çalışanlardan fazla mağduriyetten kurtardığın fakir fukara ve doğru yapılanlara prim veren vatandaşların sana oy vermesi senin icraatlarını değerlendirmesi daha çok oy kazandırır sizlere.

Daha bu Tusunami zamları saymakla bitmiyor, benzin mazot doğal gaz ve petrol ürünleri hadi bunlar dolarla alınıyor ya diğer ülkemizde üretilen elektriğe yapılan gizli zamma ne demeli. Hükümet ne yazık ki özelleştirme adında firmalara verdiği ürünleri bile denetleyemedi. 

Sosyal medyada bir haber okudum elektriğe Ağustos'ta % 9 Eylül'de yine % 9 zam gelmiş. Tevekkeli değil zahar. Bu ay gelen faturaya bir baktım her ay 70 lira civarında gelen elektrik faturası birden 100 liraya çıkıvermiş. Allahım fakir fukaraya dar gelirliye acısın büyük zengin firma yetkililerine de vicdan merhamet versin.

Bu konuda 1970'li yıllarda yaşadığım bir olayı anlatarak örnek alınması niyetiyle yazıma son vermek istiyorum. Henüz köyden şehre göçmemiştim. Şehrimizde adından söz ettiren ve benim de çok yakinen tanıdığım gıda maddeleri satışı ile iştigal eden bir firma sahibi vardı. Kendisi şimdi bu dünyadan göç etti (Allah rahmet eylesin). Satış mağazasına yakın bir büyük deposu var idi. O deposunda satış yaptığı mağazadaki malların iki üç misli mal bulundururdu. Gelen müşterilere öyle bir tatlı konuşurdu ki ağzından bal damlardı. Ama yakın tanıdıkları bilirdi ki çok stokçu var yemez biri idi. Var olup da yoklukların yaşandığı yıllardı yağ soruyorlar yok deniyor, şeker soruyorlar yok deniyor. Oysa var ama gizliden beş liralık malı on liradan sattığını komşuları ve bazı kimseler biliyordu. 

Bir gün benim de dükkânlarında olduğum bir zamanda zabıta ve maliyeciler baskın yapıverdiler onlar gelmeden sık sık müşteriler gelip ürün soruyor şeker soruyor, yok deniliyordu. Gelenler dükkânda araştırma yaptılar ve başka deposunun filan olup olmadığını sordular yok dendi ama gelenler istihbaratı tam almışlar ki düş önümüze depoyu göster dediler. Zorda kalınca depoya gidildi stok mallar deşifre edildi halka geçer fiyatında zabıta denetiminde satıldı. Mal sahibi çok dürüst bilinen hacı efendi de 3-4 gün hapsedildi. Çıktıktan sonra hem itibarını yitirdi hem de dürüstlüğünü. Bir daha bu stokçuluk işini yapmamaya yemin etti. Sonra yaptı mı derseniz biz bilmeyiz. Allah kimseyi çevresine karşı hecin düşürmesin.


Yazarın Diğer Yazıları