11 Ayın Sultanı

Yine mübarek bir ay içindeyiz! Bu ayda Kur'an hatimleri yapacağız! Kendimize çeki düzen vereceğiz! Daha önceki, hata, günah, yanlış, çirkinlik, ahlaksızlık… gibi kişisel ve toplumsal olumsuzluklara girmeyeceğiz! En azından girmemek için çaba göstereceğiz! Onun için bu aya, "11 ayın sultanı” deniyor.

Oruç bize ne anlatıyor? Yapılan hatimlerden ne gibi istifade ediyoruz? Kıldığımız teravih namazları ve beş vakit namazlar bizi ne kadar kötülüklerden alıkoyuyor? Oruçla verilen; sabır, fakirleri düşünme, veren el olma, diğergam tavırlarımızı geliştirme… duyguları ne derece etkili?

Her yıl Ramazan ayı geldiğinde bu tür sözleri söylüyor ve yazıyoruz. Vaizlerimiz vaaz kürsülerinde dile getiriyor! Bakıyoruz, anlatılanlar, bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor! Hiç mi hiç etkili olmamış ve olmuyor! Hani bir söz var, "çayca gidip, yolca gelmek” veya, "konuş konuş faydasız!” evet, böylesine bir aymazlık, böylesine bir neme lazımcılık, böylesine bir vurdumduymazlık, "ben kesemi, kasamı doldurmaya bakarım, başkası beni ilgilendirmez” hamakatı, gelen ağam giden paşam… beyinsizliği içinde yüzüyoruz!

"Sakın, Allah'la beraber başka ilahlara yalvarma!” (Şuara/213) uyarısı kime söyleniyor? Sen alınmayacaksın, ben alınmayacağım, o alınmayacak! Pekiyi Allah bunu havaya mı söylüyor? Taşa, toprağa, kayaya, oduna mı anlatmaya çalışıyor!

  1. olmasa Allah size ne diye değer versin?” uyarısından ben kendime göre hisse çıkarmayacağım da kim çıkaracak? Bu ifade; siz, insanların derdiyle dertlenmez, sevinciyle sevinmezseniz imanınızın yararı olmaz. Eğer, kibri, riyayı, insanlara tepeden bakmayı, yalanı, iftirayı, dedikoduyu terk etmezseniz, oruç sizi tutmaz, size değer vermez. Geçen gün; "HOŞ GELDİN, KIYMETLİ MİSAFİRİM!” diye yazdım. Ramazan bizim yanlış gidişatımızı etkilemiyorsa, bozuk düzen işlerimize çeki düzen vermiyorsa kabahat Ramazanda, oruçta mı? "namaz insanı kötülükten alıkoyar” diyor Kur'anımız. Pekiyi namazlarımız bizi yanlış yapmaktan, kötülükten uzaklaştırmıyorsa…suç namazın mı? dualarımız asıl olarak fiili şekilde yapılmalı, eyleme dönmeli, yaptırımı olmalı.

İbrahim'leri yetiştirmeyen toplumlar, Nemrut'ların çoğalmasına sebep olur! Diyoruz. Peygamberlerin hayat mücadelelerini okuyoruz. Çektikleri çileleri, yaptıkları reformları, tek başlarına, topluma yön vermeye çalıştıklarını, anne ve babası da olsa Allah'ı inkâr eden, tevhid'e aykırı davranışlar karşısında asla taviz vermeden, yılmadan, kimseye eyvallah etmeden, gözünü budaktan sakınmadan, ölümüne kavga ediyor ve gerekirse savaş yapıyorlar! Tek amaçları var; toplumda huzuru, barışı, kardeşliği, sevgiyi ikame etmek! Bunları bildiğimiz halde kılımız kıpırdamıyor olaylar karşısında!

Bakınız İslam ülkelerinin durumuna, bakınız bölgemizde olanlara, gözleyiniz, Suriye'yi, Irak'ı, Mısır'ı, Myanmar'ı, Doğu Türkistan'ı… bir arpa boyu yol alınabiliyor mu? Hep üç maynunlar oynanıyor; görmedim, duymadım, bilmiyorum!” hani İİT? Nerede BM? Ne iş yapar İslam ülkeleri?

Olduğu Gibi!

 

Şöyle, başımı alıp gitsem; maskesiz diyarlara,

Tıkasam, kulak vermesem riyakarlara,

Asudeliği yaşasam, hiçbir sesi duymasam,

Gözlerim kapansa da, gölgeleri görmesem.

Doğaya açsam içimi, ağaçlara yaslansam,

Kuşlara derdimi döksem, hıçkırarak ağlasam.

Akan; berrak, riyasız suyla paklansam,

Ellerimi açsam Allah'a, yavaş yavaş aklansam.

Cücelerden uzaklaşıp, köşe bucak saklansam.

Toprağı ıslatsa gözyaşım, yüzüm türap olsa,

Ayaklarım şerha şerha, yolum serap olsa!

Ârifana elim değsem, kalbimi açıversem,

Âh ederek şikayetlerimi bir bir saçıversem,

Gönül Kâbe'sine yönelsem, içten fethetsem onu,

Muhlis çıkagelse uzaktan, hep methetsem onu.


Yazarın Diğer Yazıları