Adım Adım Konya’nın Yüz Yılı

Bir Konya çocuğu, Konya'da doğup, büyüyen, bu şehrin ekmeğini yiyip, suyunu içen, havasını teneffüs eden ve tüm nimetlerinden yararlanan bir Konyalı olarak bu kente çok şey borçluyum. Bu kadim kent, bendenize çok şeyler verdi. Türkiye'nin bir parçası, Anadolu'nun buğday ambarı olan bu şehri sevmek, aynı zamanda Türkiye'yi sevmektir.

Bu kadim şehirde yaşamanın mutluluğunu hissettim, hissediyorum ve hissedeceğim. Selçuklu'ya başkentlik yapmış, başkente yakışır güzelliklere imza atmış; ilimde, sanatta, kültürde, edebiyatta, dini alanda…zirve yapmış, dünyaya adını altın harflerle yazdırmış bir şehrin yüz yılını hatırlamak, fotoğraflarla da olsa geçmişe dönüp bakmak, hafızalarımızın tazelenmesine sebep oldu. Bu nedenle fotoğraf sanatçısı ve kültür adamı muhterem Ahmet Kuş'a teşekkür ederim. Zengin bir Konya fotoğraf albümüne sahip. Konya ile ilgili çalışma yapacak olanların Ahmet Kuş'tan destek alması gerekir.

TYB Konya Şubesi, 25. Altın yılında 22. Hafta kültürel etkinliği çerçevesinde; "FOTOĞRAFLARLA KONYA'NIN 100 YILI” sunum ve sergiyle katılımcılara doyumsuz bir gece yaşattı.

Bu sunum ve sergi bendenizde bazı hususları dile getirmeme vesile oldu;

Hafızalarımızı yokladığımız zaman şu soruları sormadan edemiyoruz; Konya'nın kalesinden söz ediliyor ama bakıyoruz kaleden hiçbir eser görünmüyor. Ne yazık ki kale taşları başka binaların yapımında kullanılmış. Medreselerin çokluğu gündeme geliyor; bakıyoruz medreselerden sadece; Karatay, İnce Minare, Sırçalı…aklımıza geliyor. Görünen de onlar. Diğer medreseler hak ile yeksan olmuş! Şerafettin türbesi, Ulvi Sultan zaviyesi düne kadar adı sanı belli olmayan ve yeri yeşil bir alandı. Devlet ricali son zamanlarda, tarihi miraslara sahip çıkmaya başladı.

Alaaddin Tepesi- ki Selçuklu devletinin yönetim merkeziydi- hala kazılarla, eski günlerine dönmeyi bekliyor. Tepenin yanındaki Kılıçarslan köşkü, bir ucube durumda! Daha önceki şemsiye bundan daha iyi haldeydi. Eğer eski güzelliğine kavuşturulak idiyse neden yapılmadı? Bu duruma kim veya kimler sebep oldu? Yanından geçerken, her an lanet okuyorum.

Mevlana meydanının, eski, yeşil, insana nefes aldıran güzelliğini özlüyorum. Şimdi bir taş yığını haline geldi!

  1. meydanı, iyi oldu. Burası Kitap Fuarlarına uygun bir mekân. Daha önce iki sefer büyük çadırlarda fuar açılmıştı. Gerçekten katılım ve ilgi çoktu. Kitap Fuarının burada olması, şehre yakınlık, insanların uğrak yeri olması sebebiyle yerinde olur. Kılıçarslan meydanı yanında yapılan; "Payitaht Müzesi” kitap fuarları için büyük bir imkân. Burada sık sık fuar yapılabilir.

Mevlana Kültür merkezi; hem uzak, hem şehrin kenarında ve hem de insanlar buraya kitap fuarı var diye gelmezler, gelmiyorlar.

Bu yıl Konya'da kitap fuarı açılmadı. Halbuki en az yılda üç fuar açılabilir; Kütüphane haftası, Mevlana haftası, Ramazan ayı…hani hep dile geliyor ya; "Konya Kültür Başkenti” diye. Kültür başkentliğini göstermesi, Türkiye'ye örnek teşkil etmesi gerekir.

Konya dışında diğer illerde sık sık Kitap Fuarlarının açıldığını duyunca Konya adına, şehrim adına üzülüyorum. Mesela istanbul'da Allah'ın günü demesek de, devamlı Kitap fuarlarının açıldığını görüyoruz. Sorduğumuz zaman; "Burası Osmanlı'nın Başkenti” diyorlar. İyi de Konya da; "Selçuklunun Başkenti”. Eğer başkentte bunlar olacaksa, olmalıysa Konya'da neden olmasın?

Çocukluğumun Konya'sı

Çocukken; oynar, telden araba yapardık,

Taze, meyve ve sebzelerden satardık,

Arabacılardan, karpuz, kavun kapardık.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!


 

Bahçeliydi evler, toprak sekiliydi,

Akıllı ev değil ama huzur ekiliydi.

Saksılarda; sümbül, lale, gül dikiliydi,

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!


 

Komşularımız vardı; Kalfalar, Solaklar,

Sadeydi caddeler, mahalle ve sokaklar.

Tertemizdi tabiat, temizdi sulaklar.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!


 

Arnavut kaldırımları ve faytonlar,

At kokuları, kamçı sesleri, ıslıklar…

Çamur yollar, kamış çelen, kerpiç duvarlar,

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Satıcılar, bayramda kartpostal satardı,

Asker âşıklar yâre mektuplar yazardı,

Kayalı parkta seyyar gazozcular vardı.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Cumhuriyet bayramında şeker kapardık,

Şivliliklerde fener alayı yapardık,

Sinemalarda çitlek, gazoz satardık,

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Bayramlarda bayramlığımızı giyerdik,

Konu, komşu hepsini ziyaret ederdik,

Mahalle camiine namaza giderdik.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Camilerde cüz okuduk, Kur'an öğrendik,

Namazlıklarımızı her an öğrendik,

Yorulmadık, yılmadık bir an, öğrendik.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Ramazanları, Konya bir başka olurdu,

Bütün şehir kapı camiine dolardı,

Ne güzel hatip, ne güzel vaizler vardı.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Kalfalardan kalkıp, şehre yaya giderdik,

Yol üstünde o mecnunla sohbet ederdik,

Sohbete doymaz, "tekrar geleceğiz” derdik.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!

 

Necati Bey, İmam Hatip, daha nicesi,

Bitmiyor hatıramın gündüz ve gecesi,

Bu, hayatımın çözülmez bilmecesi.

Ne güzeldi çocukluğumun Konya'sı!


Yazarın Diğer Yazıları