Bir Mankurtlaştırma Uygulaması!

1932 yılında Cumhuriyet gazetesi
bir güzellik yarışması tertipler.

Türkiye'nin bu ilk güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanır. Türkiye'nin ilk güzellik yarışmasını kazanan 19 yaşındaki Keriman Halis, aynı yıl 28 ülkenin katılmasıyla Belçika'nın Spa şehrinde düzenlenen dünya güzellik yarışmasına Türkiye'yi temsilen gönderilir.

İlk kez bir Türk kızı dünya güzellik yarışmasına katılacaktır. Herkes yarışmanın sonucunu merak etmektedir. Her ülkeden gelen katılımcılar günlerce Belçika'nın Spa şehrinde çeşitli kişilerle görüşür ve konuşurlar. Derken yarışma günü gelir ve ülkelerini temsil eden kızlar jürinin önüne sırayla gelip, puan toplamaya çalışırlar.

Bütün katılımcıları izleyen jüri üyeleri puan değerlendirmesi yapmak üzere başka bir salonda toplanırlar. Başkan kürsüye gelir ve jüri üyelerine şu konuşmayı yapar;

"Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Yüzyıllardır dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren Osmanlı imparatorluğu artık bitmiştir.

Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi olan Türk güzeli Keriman Halis, karşımıza mayo ile çıkıp kendini bize beğendirmeye çalışmıştır.

Bu Türk kızını kendi zaferimizin tacı kabul edeceğiz ve onu kraliçe seçeceğiz.
Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslam'ı ve Türkleri yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bundan dolayı Türk güzelini dünya güzeli olarak seçeceğiz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız.” Bu konuşmadan sonra jüri üyeleri toplandıkları salondan çıkarlar ve Türkiye'yi temsilen dünya güzellik yarışmasına katılan Keriman Halis'i dünya güzeli olarak seçtiklerini açıklarlar.


Arif Nihat Asya şöyle dile getirir serzenişini;


Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu,
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu.
Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız,
Ne ruhça, ne vücutça, ne de kandan hastayız.
Avrupa'ya bir değil iki pencere açtık,
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız.
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz!
Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı,
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı!
Buna ağlar ağacı, hem toprağı, taşı…
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz!
"Sen Hıristiyan mısın?” Diye sorsan darılır,
Yılbaşında hindi, kaz yemesine bayılır,
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır?
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz,
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz!


 

150 yıldır İslam coğrafyasinda çekilen her tetiğin, patlayan her bombanın, akıtılan her damla kanın, sömürü ve gözyaşının arkasında batılı beyaz adam vardır!

Tamam, katil, batılı beyaz adam! Anladık, bunu biliyoruz. Pek ala dünya Müslümanları neden birlik olmuyor? Neden el ele vermiyor? Neden İslam coğrafyasındaki ateşe izin veriyor? Ne zaman uyanacak Müslümanlar? Ne zaman kıyama kalkacak?


Yazarın Diğer Yazıları