BU DÜNYADAN BİR NEVZAT ARABACI GEÇTİ

Birlikte görev yaptığımız, aynı okulda beraber çalıştığımız dava adamı, İslam'ı asrın idrakine söyleten, mücadele ve aksiyon insanı Nevzat Arabacı'yı kaybettik. Bir insanın ardından bu kadar mı güzel sözler söylenir, methiyeler dizilir?

Kimsenin, merhum Arabacı'dan incindiğini ne gördüm ne de duydum. Aydınlar Ocağı Salı sohbetlerine gelirdi. Hak davadan asla taviz vermez, yanlışta ısrar edenleri diyalektiğiyle ikna ederdi. Şayet İslam'a ve değer yargılarına hakaret edeni görürse mutlaka cevabını verirdi. O; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” peygamberi sözüne sıkı sıkıya bağlıydı.

Günümüz Müslümanlarının çektiği sıkıntılarının sebeplerini; "Kur'anî tefekkürden uzak kalmaları, Hz. Peygamberin ilkelerine samimi olarak sarılmamaları, Kur'anın; "aklınızı kullanmıyor musunuz? Düşünmüyor musunuz?...” ikazına uymamaları” diye söylerdi.

Öğrencisi onunla ilgili şu anekdotu aktarıyor;

"Konya İmam Hatip Okulunda felsefe dersimize gelmişti. "Lise fark derslerini vereceksiniz... Üniversiteye gideceksiniz... Hukuk, tıp, öğretmenlik, mühendislik okuyacaksınız... Bu ülkenin sizin gibi imanlı gençlere ihtiyacı var..." diyerek bize yüksek idealler aşılayan hocalarımızdan biri de Nevzat Arabacıydı.

"Ogust komt, mana alemini anlayamamış, maddede yok olmuştur. Emanuel kant bir ömür okumuş, düşünmüş ve sonunda "Allah vardır... Ve mutlaka bir olmalıdır. " demiş.

Biz Müslümanlar ise "LAİLAHE İLLELLAH" diyerek iman ettik ve hayata Kant'tan bir ömür önde başladık..." diyen Nevzat Arabacı Hocamız, bu dünyadaki yolculuğunu tamamlamış ve her fani gibi o da Hakk'a yürümüştür.

Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Rabbim rahmetiyle, merhametiyle muamele etsin. Cennetiyle, cemaliyle şereflendirsin. Özelde ailesinin, akrabalarının genelde tüm öğrencilerinin ve Konya'nın başı sağ olsun. Ne denebilir ki; "Hüküm Allah'ın"... "İnna lillahi ve İnna ileyhi raciuun."

Bizler, öğrencileri olarak, öyle bir dava adamını kaybettiğimiz için elbette çok üzgünüz. Lakin Rabbine kavuştuğu için Hocamızın mutlu olduğuna inanıyorum.

Çünkü şehadet ediyoruz ki; o Allah yolunda cihadın, ŞAHADETİN ne olduğunu en iyi kavrayan, özümseyen ve bu yolun çilesini çekip de zevkine varan bir Mücahit idi.

Çünkü o savunduğu İslam davasını "hal" diliyle yaşama gayretinde olan ve "kal" diliyle de aklını, mantığını, sahip olduğu ilmini, pedagojik kabiliyetini ve belağatını kullanarak öğrencilerine ve istifade etmek isteyenlere en güzel şekilde, bir ömür anlatmaya gayret etmiştir. Bu yolla nice ateistin, komünistin ve ehl-i dünyanın gönüllerine dokunmuş, İslam'la tanışmasına sebep olmuştur.

Çünkü o korkaklığı, yılgınlığı, gevşekliği, karamsarlığı ve ataleti hiç sevmeyen, Allah yolunda sürekli hareketi önceleyen, sürekli "emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münker" üzere olan, hasbi ve samimi bir mümin idi.

Kısacası Nevzat Hocamız bizim aksiyon yanımızdı. Yaşı kemale ermiş olsa da o hep 18 yaşında bir delikanlı gibiydi. Onun heyecanı hiç bitmedi. Heyecanı bitenleri de "Suyu çekilmiş kütükler." olarak nitelendirirdi.

Seksen darbesinde hapse atılmış, işkence görmüş lakin Allah yolundaki yürüyüşünden hiç taviz vermemişti. Bizler Nevzat Hocamızdan razıydık. Ya Rabbi sen de, Hocamızı razı olduğun kullarının zümresine ilhak eyle. Amin.

 

 

Ölüm Dediğin

 

Ezanla başlar, kısacık bir an,

Saat işliyor, geçiyor zaman,

Yakın karanlık, daracık mekân,

Pamuk ipliği, ölüm dediğin!

 

Doğanlar şahit, bunu biliyor,

Kazınmış ahit, her can ölüyor,

Hayat her vakit, fani oluyor,

İşaret verir, ölüm dediğin!

 

 

Paraya mala, aldanma sakın,

Gece ve gündüz, ölüm çok yakın,

İnsanca yaşa, şerlerden sakın,

Nefes misali, ölüm dediğin!

 

Ölümün; cinsi yaşı, dengi yok,

Dini inancı, ırkı rengi yok,

Sesi soluğu, bir ahengi yok,

İlahi kanun, ölüm dediğin!

 

Tahtı sarayı, kor, bıraktırır,

Şanı şöhreti, hepten yaktırır,

Hak bilmeyene, yaşlar döktürür,

Habersiz gelir, ölüm dediğin!

 

Saçın ağardı, dişin döküldü,

Ayaklar tutmaz, belin büküldü,

Gözler seçmiyor, gözlük takıldı,

" Hazırlan” diyor, ölüm dediğin!

 

Herkes binecek, o tahta ata,

Veda ettirir, tüm saltanata,

Bir gün götürür, en son vuslata,

"Şeb-i arustur” ölüm dediğin!


Yazarın Diğer Yazıları