ÇOCUKLUK KONYA’M!- IV-

2008 yılında piyasaya çıkan; "KONYA'DA DİNİ HAYAT” isimli kitabımda, halk inanışları, Efsaneler, Peygamber mezarları, Konya'da Dini hayat başlığı altında; Konya'daki tarikatları, üç ayları ve özellikle Şiviliği ele aldım. Bugün bu güzel uygulamadan söz edeceğim.

Çocukluk Konya'mda bendenizi tarifi imkansız mutluluğa sevk eden dini atmosferler vardı. Kandil geceleri, Üç aylar, Ramazan, Mukabele ve Bayramların tadını hiç unutamam.

Kandil gecelerinde evlerimizdeki dini duygu bir başka olurdu. Bilhassa bizim evdeki dini yoğunluk, her zamankinden daha fazlaydı. Çünkü bu günler birer fırsattı günahlardan arınmak için. Kandil gecelerinde camilerin dolması da bir başka heyecen veren durumdu. Şimdi dediğim gibi o zaman da; "neden camiler kandillerde doluyor da, diğer zamanlarda dolmuyor?” diye sorardım. Fakat herkesin hoşuna giden en güzel uygulama Şivililikti.

ŞİVİLİLİK; tahminen 334 hicride vefat eden sufilerin meşhurlarından Ebubekir Muhammed Şiblî, bir gece rüyasında Hz. Peygamber efendimizin ana rahmine Recep ayının ilk Perşembe günü intikal ettiğine muttali olur. Büyük bir sevinç içinde uyanarak bunu oturduğu mahallenin bütün evlerine müjdeler. Her ev sahibi de şükran nişanesi ve mutluluk vesilesi olarak ona bir parça yiyecek verirler. İşte bu âdetin Konya'nın çocukları tarafından Şivlilikle devam ettirildiğine inanılmaktadır. Şivlilik, Şiblî ile ilgili olarak, Şiblilik adı zamanla "Şivlilik” olmuş.

Recep ayının ilk Perşembe günü, namaz ve şivlilik olarak kutlanır. Buna aynı azamanda ilk namaz da denir. Hatta şöyle söylenirdi; İlk namaz, Orta namaz, Ramazan. Yani Üç ayların bir başka söylenişi.

Şivlilik günü sabahleyin her çocuk elinde kese ve torbalarla, komşuları dolaşır, hazırlanmış olan yiyecekleri alırlardı. Her eve geldiklerinde;

"Şivli şivli şişirmiş

Ergen oğlu pişirmiş,

İki çörek bir börek,

Bize namazlık gerek, şivlilik…” diye bağırırlardı.

 

Her ev, bir gün öncesinden böyle ziyaretlere alışıktır. Konya, böyle bir gün için kuru yemişçi dükkanlarıyla daha on beş yirmi gün önceden hazırdır. Bunun için yemişler alınmış, fenerler takılmıştır. Şivlilikte önemli olan, yerli ürünlerin çocukların torbasına konmasıdır.(Konya'da Dini Hayat, s. 156…)

 

 

 

 

 

 

Çocukluğumu Geri Verin!

 

Çocukluğum isterim, tatlı sevecen,

Şimdi hayalde kaldı, hiç istemeden,

Tortusuzdu sevgiler, bitmez heyecan,

Şimdi hayalde kaldı, hiç istemeden!

 

Oyunları ver bana, burnumda tüten,

Rüyalarıma giren, elimden tutan,

Arkadaşı dost gören, çareler katan,

Artık hayale daldı, dost istemeden!

 

Çocukluğum veri ver, özlemeyeyim,

Tatlı bekleyişlerle, gözlemeyeyim,

Hemen şimdi geri ver, sızlamayayım,

Şimdi hayalde kaldı, hiç istemeden!

 

 

Eski Konya

 

Aymanas'ta doğdum, mekanım orası,

Göbeğim burdadır, vatanım orası.

 

Suyunda yıkandım, içtim doyasıya,

Toprağını teptim, geçtim kıyasıya.

 

Tozlarını yuttum, yolda hemhal oldum,

Sıcakta kavruldum, yandım bir hal oldum.

 

Meram'a çok gittim, Sille'yi de seçtim,

Mukbil'inden içtim ve kendimden geçtim.

 

Akyokuş'a tırmandım, şehre bakıp durdum,

Devasa ovada, yeşil hayal kurdum.

 

Her yerde beton var, çıkmış kalıp kalıp…

Ruhsuzluk çökmüş de, candan yakalayıp.

 

 

Ah çekiyorum hep, inlerim derinden,

Bülbüller ölmüş gül solmuş kederinden!


Yazarın Diğer Yazıları