DARBE MAĞDURLARI

Darbe!

 

Fitne ekip biçtiler, tüm kalpler çorak kaldı,

Gülistanlarımıza, domuz dikeni doldu,

Güllerimiz sarardı, baharda viran oldu,

Bahçeye çakal daldı, canlara kıydı darbe!

 

Hukuku ıskaladı, vatandaşı haşladı,

Fikirler baskıladı, düşünceyi dışladı,

İnanan insanları, âlimleri fişledi,

Sineye hüzün doldu, canlara kıydı darbe!

 

Kur'an'ı zarar bildi, dindara çok estiler,

Hürmeti söküp aldı, "yo” diyeni astılar,

Haneye girip daldı, haremleri bastılar,

Gözyaşları sel oldu, canlara kıydı darbe!

 

İtimatları sildi, ajanlar doldurdular,

Her yere hain geldi, masumlar öldürdüler,

Ruhları zehirledi, ağıyla doldurdular,

İnsanlık lafta kaldı, canlara kıydı darbe!

 

Yayınlar sorgulandı, kitabı kaldırdılar,

Kamusal alan deyip, etrafa saldırdılar,

Milliyetçi dindarı, zindana doldurdular,

Birçokları delirdi, canlara kıydı darbe!

 

On Beş Temmuz gecesi, ülkeye milat oldu,

Her harfi her hecesi, kalplere mir'at oldu,

Tarihlere yazıldı, dünyaya hil'at oldu,

Belasını buldu da, mezara sığdı darbe!

 

12 Eylül'den bir kaç gün sonra Timurtaş hocanın evine sabah namazında kapısı kırılarak baskın yapılmış. Tam 8 saat süren bir arama yapmışlar. Hocanın 500 tane kitabı çuvallara doldurulmuş. Hanımı diyor ki:

-" hoca, polislerin etrafında kelebek gibi döndü. Evladım kitapları şöyle koyalım. Daha az yer kaplar ama nafile. Dolaptaki yemeklere kadar lavaboya dökerler.”

Hoca bu muameleye rağmen eşine:

-"Hanım kalk memurlara kahve yap meyve koy” der. Evden sadece ifadesi alınacak diye hocayı kelepçeleyip götürürler.

Hocadan hanımı hiç haber alamayınca 1.5 ay sonra hapis tutulduğu yere gidiyor. Sorup soruşturuyor merhamet sahibi bir subay Timurtaş hocaya:

-"Hoca, hanımın perişan seni çok merak ediyor” deyince üstündeki gömleği çıkartıp not yazıyor:

-"Hanım ben iyiyim beni merak etmeyin”.

Eşi diyor ki:

-" hocanın gömleğini elime aldım, ama gömlek işkencelerden öyle bir hale gelmiş ki kan revan içinde.

Timurtaş Hocanın gördüğü işkencelerden tam 6 parmağı kullanılamaz hale gelmiş. Hoca hiç durmamış o halde bile Komünist gençlere Allah'ı anlatmış. Çocuklarından bu durumu aylarca, yıllarca saklamış ki dinde ileri gitmesinler yani ya çok dinsiz olmasınlar yahut polise askere sataşmasınlar…

Hoca hapishanedeki komünist gençlere kendini öyle bir sevdirmiş ki 3 gün sonra onlar şeker gibi olmuşlar hocaya karşı. Hatta bu çocuklar kendilerine verilen yoğurt kaplarını yıkayıp hocamıza vermişler abdest kabı yapsın diye. Su zaten günde 2 kez akıyormuş.

Hocayı 3 ayın dolmasına çok az bir süre kala gece iki civarında gözlerini bağlayıp evinin önüne atmışlar. Hanımı diyor ki:

-" gece ikide kapı çaldı, bir de baktım kapının önüne yığılmış bir adam. Uyuşturucu kullanan, ya da hasta biri sandım tanıyamadım. Timurtaş hoca; "Hatun benim ben" deyince onun olduğunu anladım.”

Evde 3 tane küçük çocuk. En küçükleri: " bu adam kim gitsin evden” diye günlerce ağlamış. Hoca yıllarca ellerinin tutamadığını onlardan saklamış.

Küçük kızı üniversiteye başladığı zaman sormuş: "senin ellerin neden böyle baba?” diye. Timurtaş hoca "Kızım onlar bana polislerden hatıra" deyince kızı babasının ellerini öpmüş ve ağlayarak odadan çıkmış.

Hapishanedeki komünist gençler hocaya; "hocam bize Allah'ı anlat, anlat hocam, biz O'nu hiç bilemedik..” demişler.

Hoca çok büyük bir bedel ödedi en zor zamanlarda hiç çekinmeden anlattı vaaz etti. O günler için "Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi" der.

Ben göremeyeceğim ama sizler göreceksiniz bu günler geçecek ve Âsım'ın nesli gelecek dermiş ev halkına. Ruhuna el Fatiha.

Yazarın Diğer Yazıları