Dostlarla Birlikte

Her hafta Cuma günleri, şehre iner Hac arkadaşlarım, okul arkadaşlarım, görebilirsem asker arkadaşlarım ve en çok da öğretmenlik yani meslek arkadaşlarımla sohbetin güzelliğini yaşamaya çalışırım. Bunu hep yapmaya gayret ederim. İnsan, insanın nefesine muhtaç. Bu yüzden yalnız insan yoktur. İnsanlar yalnızlaştıkça; stres, bunalım, Alzheimer…gibi yalnızlık hastalığının pençesine tutuluyor.

Salı günleri Aydınlar ocağının; Salı sohbetlerinde, genel program ve şiir okumalarında gönül dostlarıyla beraber oluyor, kültür, sanat, edebiyat, tarih, dini ve milli duyguların zirve yaptığı programla tabir yerindeyse deşarj oluyoruz.

Her gün camide beş vakit, cemaat halinde bir arada oluyor, o güzel insanların, o nadide fikirlere sahip Allah dostlarının namazla oluşan ilahi mesajla yüklü gözlerine bakarak, namazın şuuruna ermeye çaba harcıyorum. Her gün beş vakit namazla şarj oluyor, namaz dışında deşarj olup, namazla şarja tabi tutuluyor ve "adam” oluyoruz!

Değerli dostlar, tek başına insan yok. Hiçbir insan; "ben işimi kendim görürüm, kimseye muhtaç değilim, kimseye minnet etmem…” diyemez, böyle bir lükse sahip değil. Şöyle bir örnekle konuyu somutlaştıralım, ete kemiğe büründürelim; dağ başında, kendi halinde, yapayalnız bir insan düşünelim. Kimseyle irtibatı yok, kimseye selam vermiyor. Yani insan yüzü görmüyor… bu adam; "ben ahlaklıyım, dindarım, iyi bir insanım…” dese ne kadar doğru ve inandırıcı olur?

Ahlak, başkalarına yansıdığı zaman ahlaktır. İman; başkalarına; iyilik, güzel söz, iyi komşuluk, iyi arkadaşlık, iyi dostluk… olarak iletildiği vakit bir anlam ifade ediyor. Namazımın, orucumuzun, haccımızın, zekatımızın ve tüm davranışlarımızın geçerli olmasının yolu, insana yansımasından geçer.

İman, ameli salihle desteklenirse bir anlam kazanır. Bu yüzden; iman+ ibadet+ ahlak= İnsan. Veya; Mümin+ Müslim+Müttaki=İnsan-ı kamil.

Yavaş Yavaş

Hayat bir zakkum ve zehirle pişmiş aş,

Her insan dertli, dertleriyle arkadaş,

Bu gün ağlayan, gülebilir an be an,

Hamken pişirirler bu canı, durmadan,

Ömür sermayesi biter, yavaş yavaş!

Ellerin üşür, belki de ayakların,

Donar kalırsın, zonklar hep şakakların,

Sana arkadaş, mahallen, sokakların.

Sevdirdiysen, bulunur hep ahbapların,

Ya değilse, tükenirsin yavaş yavaş!

Hayatı elif kıl, ölümü de öldür,

Hem sen gül ve hem de başkasını güldür,

Sıratı müstakim, bil, işte bu yoldur,

Hayat dediğin hem diken, hem de güldür,

Dikenli olma, batarsın yavaş yavaş!

Dünyayı cennet kılmak, hep elimizde,

Çektiğimiz belalar, şu dilimizde,

Günaha batmış zavallı halimizle,

Meyve vermeyen kurumuş dalımızla,

Göçer gideriz mezara, yavaş yavaş!

Mal da yüktür insana, her makam da yük,

Çoluk çocuk, emvalin sınavı büyük,

Sırtımızdayken günah vebali, bu yük,

Çekebilir misin; bu bir dağ, bir hüyük,

Tevbesiz ölürsün sonra, yavaş yavaş!

Gelin canlar, dost sofrasına!


Yazarın Diğer Yazıları