DÜNYAYA DEĞER KATAN İLKELER (II)

Hayata değer katan, bizi biz yapan, insanlığı güzelliklere sevk eden, "Oh, ne güzel hayat” diyebileceğimiz, tabir yerindeyse kurtla kuzunun yan yana gezebileceği bir dünya istiyorsak-ki kimse "istemem” demez- o vakit ilkelere uymak zorundayız. 

İlke kelimesi dilimizde sıklıkla karşımıza çıkan kelimeler arasındadır. TDK'ye göre ilke kelimesi ise şu anlama gelmektedir: Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip. Temel bilgi.  Öge, unsur. Davranış kuralı. Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip.

İlke olmayınca, işler rayına oturmaz. Sık sık duyarız ve belki de söyleriz; ilkesiz adam, rast gele davranış sergiliyor, saldım çayıra Mevla'm kayıra. Bundan ne köy olur, ne kasaba…tarihte isimlerini altın harflerle yazdıranlara baktığımız zaman hepsinin bir ilkesi olduğunu, ilkelere sıkı sıkıya riayet ettiğini, bu hususta asla taviz vermediğin görürüz. Zaten başarılı olmanın sırrı da buradadır.

  Dünyaya değer katan ilkelerin ilkinin İman olduğunu belirtmiştik. Bu konuyu; "hayatımızı düzene sokan "İ”ler” şeklinde de belirtebiliriz. Veya; "Hayat Veren Prensipler” biçiminde de söylemek mümkün. 

Bu ilkelerin ikinci "İ”si; İslam'dır. İslam; teslim olmak anlamına gelir. Kime teslim olmak? Elbette ki Allah'a. Aslında Allah'a teslim olmak dışında başka yol yoktur. Zira her yerde O'nun varlığı, birliği, kudreti ve gücünü… görmemiz mümkün. Yaptığımız hiçbir işte O'nun rızası ve izni yoksa yapmamızın imkânı olamaz. "Ben Allah'a inanmıyorum, zira Allah yok” diyenlerin bile mutlaka ama mutlaka O'nun ekmeğini yediğini, suyunu içtiğini, havasını  soluduğunu, bütün nimetlerinden yararlandığını görürüz. Doğduğumuz andan itibaren Allah'a borcumuz var. O, şöyle dese; "Ey insanlar! Doğduğunuz günden beri kullandığınız güneşin, teneffüs ettiğiniz havanın… ücretini ödeyin” ne yaparız? Ödeme şansımız olur mu?

Dünyayı, hiç sıkıntıya girmeden, zorlanmadan rahatlıkla seyredebiliyoruz gözlerimizle değil mi? renkleri fark edebiliyor, güzellikleri görebiliyoruz, rahatça dünyayı gezme şansına sahibiz yine o organımız sayesinde. Gözlerinizi beş dakika kapatsanız, kapalı vaziyette yürümeye, etrafınıza bakmaya çalışsanız çok zorlanırsınız öyle değil mi? Diyelim gözlerimiz hiç görmez oldu, o zaman ne yaparız? Gözlerimizin görmesi karşılığında Allah; "Gözlerinizin ücretini verin” derse hangi birimizin gücü yeter buna? İstediğin kadar malın, mülkün, servetin olsun…Örnekleri daha çoğaltabiliriz. İlerleyen zamanda diğer örnekler üzerinde duracağız. Pekiyi kullarına bu kadar merhametli, cömert, affedici olan Allah'a teslim olmamak, İslam'ı hayat ilkesi seçmemek mümkün mü? Hiç mümkün mü, O'nun arazisinden dışarı çıkmak? Yeryüzünde nefes alan her canlı Allah'a teslim olmuştur. Tabir yerindeyse Rabbimiz, yaratıcımız bizi atmosfer gibi kuşatmıştır. Bugünlük bu kadar, yarın veya uygun bir zamanda Allah izin verirse tekrar bu konuları işlemeye devam edeceğiz, kalın sağlıcakla.   

 

Bir Allah Var!

Akan suyun zerresinde,

Semavatın kürresinde,

Şu dağların zirvesinde,

Hakkı yazan bir Allah var!

 

Ağaçların yaprağında,

Dünyaların toprağında,

Caddesinde sapağında,

Desen çizen bir Allah var!

 

Her gün her an heyecanla,

"Ya hu” diyen her bir canla,

Zikreyleyen tüm zamanla,

Dertler çözen bir Allah var!

 

Dilârânın kelamında,

Dilrubânın selamında,

Muhabbetin meramında,

Dostça gezen bir Allah var!

 

Yiğitlerde tüm erlerde,

Sabah vakti seherlerde,

Hasret dolu bu yerlerde,

Kulu sezen bir Allah var!

 

Ayet ayet sûrelerde,

Zaman zaman sürelerde,

Gezdiğimiz yörelerde,

Gönle sızan bir Allah var!

 

Namaz

 

Yaratan'la muhabbet, Rabbı'mızla söyleşi

Namaz mümin miracı, ibadetin zirvesi,

Her kula nasip olmaz, Hakla zikrin böylesi,

Namaz iman aracı, Müslümanlık öznesi!

 

Kıyamda duruyorken, Rahman'la konuşuruz,

Ayakta elif olur, Kur'an'la buluşuruz,

Dünyadan ilgi kesip, manaya kavuşuruz,

Hayatın dertlerinden, bir kurtuluş belgesi!

 

İşte Rabbim geldik biz, her an huzurundayız, 

Şükreden kullarınla, her gün hazırundayız,

Furkan'ı rehber eden, sabiran kullardanız,

Namazla tüm canların, hak huzura gelmesi!

 

Kelamı kendimize, beş vakit minhaç ettik,

Secdelere vararak, namazı mirac ettik,

Samimi niyetlerle, şeytanı ihraç ettik,

İnanan tüm kulların, sevaplarla dolması!

 

Akan gözyaşlarıyla, gark ettik tagutları,

Tüm La'ları devirdik, imha ettik putları,

Allah'ın mesajıyla, öldürdük nemrutları,

Namaz mümin miracı, ibadetin zirvesi!        

 


Yazarın Diğer Yazıları