Gönül Dostlarıyla Sohbet

Değerli gönül dostları, her zaman söylüyor ve yazıyorum. 43 yıldır elimden kalem düşmüyor. Şiirlerle, makalelerle, deneme yazılarımla, konferans ve söyleşilerle gönül dostlarımla birlikte oluyorum. Bendenizi mutlu eden en güzel anlardır bunlar.

Hani deriz ya; "bir elin nesi var, iki elin sesi var”, "el eli yur, el de yüzü yur”… siz olmazsanız ben olamam. Dostlar olmazsa hayat çekilir mi? Hayatta tek başınalık, tek adamlık… yoktur. Mutlaka bir başkasına ihtiyacımız var. İhtiyaçlarımızı karşılarken dili iyi kullanmak, konuşmalarımıza dikkat etmek zorundayız. Buna "konuşma siyaseti”, "dili kullanma ustalığı” denir.

Bir padişah, vezirine;

-"yarın dost devletlerin başkanları gelecek, onları ağırlamak için güzel yemekler hazırlnasın” talimatını veriyor.

Vezir de, mutfak başına;

-"yarın padişahımıza, dost devlet başkanları gelecekmiş, en iyi yemeklerden hazırla” diye emir veriyor. Mutfak başı;

-"Emredersiniz” diyerek mutfağa gidiyor. Aşçılara;

-"en iyi dil yemeklerinden yapın, padişahımız mahcup olmasın” diyerek gerekenleri söylüyor.

Ertesi gün, misafirler geliyor. Gerekli izzet ikramdan sonra yemeğe geçiliyor. Envai çeşit yemek sofraya konuyor. Padişah soruyor aşçı başına;

-"Evladım bunlar ne yemeği?”

-"Dil yemeği hünkarım” cevabını veriyor.

-"hepsi mi?” diyor padişah,

-"Evet efendim, hepsi dil yemeği” deyince,

-"bre, sen dilden başka bir şey bilmez misin?” diye azarlayınca,

-"Hünkarım, dilden güzel bir şey var mı dünyada?” diyor.

Bir başka zaman padişah yine vezirine;

-"vezirim, yarın düşman devletlerin yetkilileri gelecek gerekli hazırlığı yapın” diyor.

Aşçı başına haber iletiliyor. Aşçı başı yine yemekler hazırlıyor, yine izzet, ikram yapılıyor. Sıra yemeğe geliyor.

Yemekte yine envai çeşit et yemeği mevcut. Padişah;

-"ne yemeği bunlar?” deyince

Aşçı başı;

-"Dil yemeğiefendim” diye karşılık veriyor.

-"Ya hu, sen dilden başka bir şey bilmez misin? Dostuma da dil yemeği, düşmanıma da dil yemeği!” ne demek bu?

-"Efendim siz de bilirsiniz ki, dilden kötü ne olabilir ki.” deyince, padişah;

"dilim, etti beni dilim dilim. Dilim, senden çektiğim zulüm…” diyerek, dilin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

 

Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.

Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
‘Ya hayır de, yahut sus.'
Dili incitme gönül.

Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.

Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.

Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.

Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül.

Bestami YAZGAN


Yazarın Diğer Yazıları