HAKİKAT, HAYATIN KENDİSİ!

Sözlükte "gerçek, sabit ve doğru olmak, gerekmek; bir şeyi gerçekleştirmek” gibi anlamlara gelen ḥaḳḳ kökünden türetilmiştir. Araplarda "hakikati himaye etme” tabiri yaygın olarak kullanılır ve buradaki hakikatten genellikle ırz, namus, vefa, dostluk, bayrak, sancak gibi değerler kastedilirdi.

Hakikat (çoğulu ḥaḳāiḳ) kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de geçmez. Bir hadiste yer alan "hakīkatü'l-îmân” terkibinde hakikat "hâlis, künh, mahz” kelimeleriyle açıklanmıştır.

Günlük hayatımızda; "Hakikatsiz, vefasız…”tabirlerini sık sık duyarız hatta kullanırız bile. Hakikat, yakin anlamına da gelir. Bunu en çok da tasavvufta görürüz.

Hakikate ulaşmak için aşağıdaki on makamı geçmek gerekir;

1. Toprak olmak

2. Yetmiş iki milleti ayıplamamak

3. Elinden geleni men etmemek

4. Dünya içinde yaratılmış her şeye güven vermek

5. Mülkün mutlak sahibi Allah'ın huzurunda eğilip itibar bulmaktır

6. Sohbet ve hakikat sırlarını söylemek

7. Manevi yolculuk (seyir)

8. Sır

9. Allah'a yakarış

10. Halkı Hak'ta görme ve Allah'a ulaşmaktır.

Mevlana'nın yedi sırrına baktığımız zaman, bu, Hakikat anlayışını görmemiz mümkündür.

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol;

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol;

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,

Hoşgörülükte deniz gibi ol,

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

 

Şems-i Tebrizi, hakikate ulaşabilmek için şu kurallara uyulması gerektiğini belirtir;

  1. Allah'a inandığınızı söylüyorsunuz ama bu konuda hiçbir gayret göstermiyorsunuz.
  2. Peygamberi sevdiğinizi belirtiyorsunuz, fakat sevgi ile ilgili faaliyetiniz yok,
  3. Kur'an'a inandığınızı belirtmenize rağmen, ona aykırı işler yapıyorsunuz,
  4. Cennete girmek istiyorsunuz, ancak Cennete girme konusunda çabanız yok,
  5. Cehennemden uzak kalmak istediğiniz halde, Cehenneme doğru yol almaktan geri durmuyorsunuz,
  6. Şeytanın düşmanınız olduğunu söylüyorsunuz ama Şeytanca işler icra ediyorsunuz,
  7. Ölümün herkese geldiğini biliyor, ancak ona hiçbir hazırlıkta bulunmuyorsunuz,
  8. Bütün din kardeşlerinizin kusurlarını görüyor, fakat kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz,
  9. Allah'ın bütün nimetlerini şükretmeden yiyor ve kullanıyorsunuz, ancak O'na olan minnettarlığınızı muhtaçlara tasadduk ederek göstermiyorsunuz,
  10. Ölülerinizi, aynı sonun sizin de başınıza geleceğini bile bile ibret almadan gömüyorsunuz.

 

Hakikat; hepimizi çepeçevre kuşatan, yaşanan gerçekler, hayatın kendisidir.


Yazarın Diğer Yazıları