Hayat Denilen Şey

Hayat mı dediniz? Hayatın tarifini; google'da bulamazsınız, ansiklopediler yazmaz hayatı.

Hayat; Face book'tan mesaj atmaktan, mesajlaşmaktan, geyik sohbeti yapmaktan ibaret de değildir.

  1. çetleşmek değildir hayat. Hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, huyundan, suyundan haberdar olmadığınız, hırlı mı? Hırsız mı? Ahlaklı mı? Ahlaksız mı?...hakkında her hangi bir bilgiye sahip olmadığınız, tabir yerindeyse dibi görünmedik kaptan su içmek gibi ne idüğü belirsizlerle sanal arkadaşlık yapmak da değildir hayat.

Hele akıllı telefonların ekranında hiç göremezsiniz hayat denen zaman yokuşunu! Akıllı telefon deyince aklıma geldi. Aslında hiç aklımdan çıkmıyor, hatta hiç unutamıyorum; neyi mi unutamıyorum? Söyleyeyim; insanımız, o kadar benimsemiş ki akıllı telefonu, yolda giderken, otobüste, trende, tramvayda, dolmuşta, parkta, bahçede, yaya yürürken, araba kullanırken, evde, misafirlikte, camide…kimsenin başı dik değil. Hepsi telefona boyun eğmiş! Kimse; yanındakini, önündekini, sağındakini, solundakini görmüyor! Telefona bakacağım, internette gezineceğim diye ağaca ve araca çarpanları görürsünüz.

Telefonlar yüzünden misafirliklerin, dostlukların, sohbetlerin… tadı kaçtı! Bir zaman televizyonlar aynı durumdaydı, şimdi onların yerini akıllı(!) telefonlar aldı! O kadar aldı ki, yememiz, içmemiz, her şeyimiz telefon oldu! Onunla alışveriş yapmak, sanki hayatın bir parçası(!).

Bir Türlü!


Şimdi komşuluklar mevta oldu, mezarda,

İnsaniyet satılmıyor hiç bir pazarda

Dostluk, sevgi, muhabbeti kitap yazar da,

Gönüllere, kalbe girilmiyor bir türlü!

Hal hatır, mesajlarla soruluyor artık

Ticaret internetle görülüyor artık,

Atalar telefonla aranıyor artık,

Ruhlara, manaya girilmiyor bir türlü!

Asla kimsenin yüzüne bakamıyorlar,

Karşıdan gelene selam çakamıyorlar,

Yürüyemiyor, kaldırım çıkamıyorlar,

Telefonlar kalbe girmiyor bir türlü!

"Dur" denilen sözü hakaret sayıyorlar,

Yalan, iftirayı, mübarek sanıyorlar,

Hakka sırt dönüp, hep şeytanı arıyorlar.

Kul hakkı nedir, bilmiyorlar bir türlü!

Sabah olunca, erken kalkmayı bilmezler,

Akşamleyin dinlenip, yatmayı bilmezler,

Kafaları boş, bilgi satmayı bilmezler.

Bilgisizler, gönle giremiyor bir türlü!


Kitapları iyi okursanız sayfaları arasına sıkışmış; hayata dair sırlar bulursunuz.

Hayatı; şiirlerde, romanlarda, hikayelerde, türkülerde…dahası mı? Dahası; kendi yaşadıklarımız, doğumdan itibaren ölünceye kadar geçirdiğimiz zaman. Ağladıklarımız, güldüklerimiz, sevindiklerimiz, başarılarımız, başarısızlıklarımız, övünmelerimiz, dövünmelerimiz, annemizden, babamızdan, komşumuzdan, akrabamızdan, arkadaş ve dostlarımızdan edindiklerimiz…

Hayat; kendi gözümüzle gördüğümüz, kendi aklımızla düşündüğümüz, kendi mantığımızla verdiğimiz kararlardır. Elbette teknolojiden yararlanılacak, tabii ki, zamanın gerektirdiği araç ve gereçleri kullanacağız. Ama yerli yerinde kullanmak şart. Bıçakla ekmek kesersen yararlı, adam öldürürsen zararlı. Çağın icabı olan şeyleri de, aklı kullanarak kullanmak, aşırıya kaçmamak gereklidir. Bu yüzden; "”yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz”, "işlerin hayırlı olanı, orta yolda olandır”…ilkelerine uymak, hayatı tatlı kılmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları