HZ. PEYGAMBERİN ŞAİRLERİ (3)

Abdullah Bin Revaha:

 

Abdullah b. Revâha el-Hazrecî, Sadru'l-İslam döneminin en meşhur şairlerinden birisidir. Hz. Muhammed (SAV)'in sahabilerindendir ve İslam'ın müdafaası için şiirler söylemiştir. Döneminde özellikle bu bağlamda söylediği hiciv şiirleriyle tanınmıştır.

Şair, yetenekli bir şair olması hasebiyle Hz. Peygamber tarafından hürmet görmüş ve onun arkadaşlarından biri olmuştur. Hz. Peygamber:

"Senin şiirin iyidir" diyerek Abdullah Bin Revaha'yı övmüştür. Peygamberimiz, onun hicivlerinin etkili olduğunu anlatmak ve onu taltif etmek için şu sözleri söylemiştir:

"Onun sözleri, Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha etkilidir."

 

Hicretin yedinci senesi idi... Sevgili Peygamberimiz, ashabıyla birlikte, Medine'den hareket ettiler. Niyetleri; Mekke'ye varıp "mübarek" Kâbe'ye yüzlerini sürmekti. Çünkü geçen sene müşrikler, buna engel olmuşlardı. Fakat bu yıl için anlaşmaları vardı.

Böylece Resûlullah efendimiz ve arkadaşları, umre ibadetlerini de ifa etmiş, yerine getirmiş olacaklardı. Mekke'ye yaklaşırken Resûlullah efendimiz Kusvâ adlı devesinin üzerinde ve devenin yuları da Abdullah bin Revâha'nın elinde bulunuyordu. Abdullah bin Revâha, hem şiirler söylüyor, hem ilerliyordu.

Bu şiirleri işiten Hazret-i Ömer, hiddetlendi ve:
- Ey Abdullah! Beytullah'ın önünde ve Peygamber efendimizin huzurlarında, nasıl böyle şiir söyleyebilirsin?” Diye çıkıştı.

Sevgili Peygamberimiz:
- "Bırak Yâ Ömer! Allaha yemin ederim ki, Abdullah'ın sözleri; düşmana, ok saplamasından fazla te'sir eder. Ey Revâha'nın oğlu devam et!” buyurdu.

Peygamber efendimiz biraz sonra Hazret-i Abdullah bin Revaha'ya;
- "Allahü teâlâdan başka ilah yoktur! Bir olan O'dur! Va'dini gerçekleştiren O'dur! Bu kuluna yardım eden O'dur! Askerlerini güçlendiren O'dur! Toplanmış olan kabileleri, bozguna uğratan da yalnız O'dur, de”! Buyurdu. Ve hayır duada bulundu.

Abdullah bin Revâha da söylemeye devam etti. Diğer Eshâb-ı kirâm da onun söylediklerini tekrar ediyordu. Hakikaten o zamanlar, şairlerin önemi çok fazlaydı. Çünkü radyo, gazete, tv. gibi propaganda araçları mevcut değildi. Bu yüzden herkes kendi fikirlerini, şiirle beğendirmeye çalışıyordu. Veya aksine beğenmediklerini de, ancak o yolla tenkit edebiliyordu. Şairler bu yüzden çok önemliydiler...

Din düşmanları da aynı yolu, acımasızca kullanıyorlardı. Puta tapan ve kâfir şairler; alçakça İslamiyet'e saldırıyorlardı. Dinimiz ve Peygamber efendimizle, utanmadan alay ediyorlardı.

 

Abdullah Bin revaha, Hazrec kabilesinin Benî Hâris kolundan Revâha b. Sa‘lebe'nin oğludur. Muhadramûn şairlerinden olup sanatını yalnız Hz. Peygamber'i ve İslâm dinini savunmak, müşrikleri hicvetmek yolunda kullanmıştır.

Abdullah b. Revâha okuma yazma bilmesi, hassas bir şair, hatip ve aynı zamanda mâhir bir muharip olması, yüksek cesaret ve şecaate, ayrıca ileri derecede zühd ve takvâya sahip bulunması gibi hasletlerinden dolayı Hz. Peygamber'in özel teveccüh ve itimadını kazanarak ashâb-ı kirâm arasında temayüz etmiş ve önemli görevler yüklenmiştir.

 

Abdullah b. Revâha'nın az sayıdaki şiirleri, elliye yakın beyti İbn Hişâm'ın es-Sîre'sinde olmak üzere, ceşitli siyer, tarih, megāzî ve tabakat kitaplarında dağınık vaziyette bulunmaktadır. Velîd Kassâb, çeşitli kaynaklardan toplandığı 217 beyit tutarındaki en kısası bin, en uzunu 26 beyit ihtiva eden 37 parça şiirini Dîvânü ʿAbdillâh b. Revâḥa ve dirâse fî sîretihî ve şiʿrih adıyla yayımlamıştır. Bu şiirlerden altı tanesi Câhiliye dönemine ait olup düşman kabile Evs'e mensup şairlerden Kays b. Hatîm'in Hazrec'e yönelik taşlamalarına verdiği karşılıklardan ibarettir. İslâmî devirdeki şiirleri ise, Kureyş müşriklerinin İslâm dini ve Hz. Peygamber aleyhindeki şiirleri ile sözlü saldırılarına cevap teşkil eden irticâlen söyelnmiş recezler şeklindedir. Bu recezler, edebî sanatlara ve fazla duyulmamış kelimelere yer vermeden sade bir dille söylenmiş olup halk tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek niteliktedir. Abdullah b. Revâha şiirlerinde Kureyş müşriklerini, devrinin diğer İslâm şairleri Kâ‘b b. Mâlik ve Hassân b. Sâbit gibi kabilevî ve şahsî kusurlarından dolayı değil, imansızlıkları ve ısrarlı küfürlerinden dolayı yermiştir.

Ahzâb (Hendek) Gazvesi sırasında Abdullah b. Revâha şu şiiri söylemiştir:

"Vallahi, Allah bize hidayet etmemiş olsaydı hidayete eremezdik
Ne zekât verir ne namaz kılardık
Kâfirler bize saldırdılar
Onlar fitne çıkarmak istediklerinde biz bundan çekindik
Bizden yardım istendiğinde geldik
Yardım isterken de bize güvenin
Yâ Resûlallah, sana canımız fedâ olsun, kusurlarımızı bağışla
Yâ Rabbi, düşmanla karşılaştığımızda ayaklarımızı yerinde tut
Ve üzerimize sabru sebat ihsan et
Biz senin fazlu kereminden müstağni değiliz.”
(İslam Ansiklopedisi, Sargon Erdem- Hulusi Kılıç)

 


Yazarın Diğer Yazıları