“İMAN ETMEDİKÇE CENNETE GİREMEZSİNİZ. BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE DE İMAN ETMİŞ SAYILMAZSINIZ.”

İnsanı kâmil olmanın yollarından birisi ve en önemlisi budur. Dünya sevgi üzerinde durur. En büyük sevgi Allah'tadır. O'nun sevgisi, bir insanın öz annesinin sevgisinden fazladır.

Sevgi; insanlar arası iletişimin, karşılıklı anlaşmanın, dostluğun, saygının, barışın anahtarıdır. Aileleri birbirine bağlayan sevgi unsurudur. İnsan, sevgiye koşar, nefretten kaçar. Allah'ımız Kur'an'da Hz. Musa'ya; "Ey Musa! Firavuna tatlı söz söyle, belki imana gelir” diyerek, yakınlaşmanın, barışı sağlamanın en önemli yolunu göstermiştir.

Bugün dünyada; kin, kan, savaş, terör, gözyaşı varsa altında sevgisizlik yatmaktadır. Sevgi, cennete götüren bir unsurdur. Sevgiyi çağrıştıran anahtar da; selamdır. Mevlana bu hususta şunları söyler;

"Sevgi; acıları tatlıya çeker, tatlılaştırır. Çünkü sevgilerin aslı, doğru yola götürmedir. Kahır ise, tatlıyı acılığa çekmektedir. Acı, tatlı ile bir arada bulunur, bağdaşır mı? "

"Acı, tatlı; bu gözle görünmez. Basiret ehli, onları, akıbet penceresinden görmeyi bilir. Akıbeti gören göz, doğruyu görebilir. Âhiri (Sonu) gören göze ise, gururdan, körlükten ibarettir.”

"Nice tatlılar vardır ki, şeker gibidir fakat o şeker içinde zehir gizlidir. Aklı en üstün, anlayışı en keskin olan, kokudan anlar. Öbürü ise ancak dudağına, dişine değince fark eder.”

"Sevgi; düşünce ve manadan ibaret olsaydı, senin oruç ve namazının zahiri suretleri de kalmaz, yok olurdu.”

"Ey ulu kişi! Zahiri iyilikler, gizli sevgilere şahittir. Şahidin de bazen doğrucu, bazen yalancı olur. Sarhoş, bazen şaraptan olur, bazen de ayrandan. Ayran içen de kendini sarhoş gösterebilir. Gürültü eder, sarhoş görünür. O riyakar da, kendisini sevgi sarhoşu sansınlar diye oruçlu görünür, namaz kılar.”

"Sevgi gönülde şûlelendikçe büyür, nihayet sevgi sahibi, eserden kurtulur. Sevgisini bildirmeye ihtiyaç yoktur. Çünkü sevgi, nurunu bütün kâinata yaymıştır.”

"Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir, sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur.”

"Bu sevgi de bilgi neticesidir. Saçma sapan şeylere kapılan kişi, nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki? Noksan bilgi nerden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir.”

"Noksan bilgi sahibi, cansız bir şeyde dilediği şeyin rengini görünce adeta bir ıslıktan sevgilinin sesini duymuş gibi olur. "

"Allah'tan uzak düşen her kötü kişinin kâfirliği, Firavunluğu, umumiyetle akıl noksanından ileri gelmiştir.

"Müminler ancak kardeştir”.

Sevgi ve muhabbet, ahlakın temel ilkelerindendir.

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.” sözü, İslam kardeşliğinin önemini vurgular.

Gerçek anlamda ve samimi mümin olabilmenin yolu, Allah ve Resulünü her şeyden ve herkesten daha çok sevmekten geçer. Hakiki "Mahbup” sadece Allah'tır.

İnsan, kendini, kendine iyilik yapanı, iyiliksever kimseyi, güzeli ve ahengi sever. Bu yönüyle sevilmeye en layık olan Allah'tır. Çünkü kendini ve kendisine iyilik yapanı seven bir insanın; ona varlığını veren, gerek ona gerekse herkese bol bol iyilik yapan Rabbini sevmesi gerekir. Güzeli seven insan, kendisi iyi ve güzel olup, bütün iyiliklerin, güzelliklerin yaratıcısı olan Allah'ı da sever. Allah'ın; adalet, merhamet… gibi sıfatlarının insanda da bulunması, ikisi arasında bir ilgi mevcuttur. Bu yönüyle de insanın, en çok Allah'ı sevmesi gerekir.

Sevginin en üstün derecesi, bütün kalbiyle Allah'ı sevmektir. Kim, Allah'a ihlas ve samimiyetle bağlanmışsa, artık Allah, onun kalbinin mahbubu, mabudu ve maksudu olur. "İman edenler Allah'ı daha şiddetle severler"

Muhabbet; "Maddi veya manevi haz veren bir şeye duyulan meyil, bir nesneye ya da şahsa ilgi göstermeye iten duygu" olarak tanımlanmış. Ancak kimi alimler buna da karşı çıkmış ve muhabbetin insani bir duygu olarak tanımının yapılmasının imkansız olduğunu söylemişler. İşte tanımlanamayan muhabbetin ileri boyutuna aşk denmiş. İkisi arasında nasıl bir sınır olduğu ise belirlenememiş. Zaten bu yüzden de İslam tarihinde aşk yerine muhabbet, muhabbet yerine de aşk terimleri kullanılmış.
Kur'an'daki birçok ayette, Peygamber Efendimizin "Habibullah (Allah'ın sevgilisi) olarak anılması da İslam'ın aşka verdiği önemi göstermesi bakımından dikkat çekici olsa gerek. Sûfilere göre Allah'ın sevgiyle tecelli etmesinden âlem meydana gelmiştir. Bu görüşü benimseyenlere göre âlem aşktan yaratıldığı için her zerrede aşkın izini görmek mümkün.

Kur'an; sakınanlar ve arınanlar için bir yol göstericidir. Kur'an'ın gönderiliş amacı; insanların inançlarını düzeltmek, ahlakını güzelleştirmek, dünya hayatlarını düzene koymak, ilahi irade, rıza ve düzene uygun bir dünya hayatından sonra ve bu sayede onlara ebedi mutluluklarını kazandırmaktır.

Kur'an; insan ve insaniyetle ilgili her konuya, varlığın başlangıç ve sonuna, yaratılış ve yok edilişe, ahlaki erdemlere, fert ve cemiyet olarak insanla ilgili kurallara ve kanunlara, tarihi olaylara, kıssalara temas etmekte, insanları eğitmeye yönelik öğüt ve ibret tablolarına yer vermektedir.

Her insanla; hangi ırktan, hangi mezhepten, hangi renkten, hangi ülkeden olursa osun kenetlenme yollarını arar. Ebedi ve ezeli düşmanlığın geçer akçe olmadığın kafalara nakşeder.

Sevmek için; Âdem olmak lazım. Âdem olanlar adamlığı yakalar. Âdem, ilk başta şeytanın aldatmasıyla cennetten kovulduysa da, yaptığına pişman olup, tövbe ederek adamlık seviyesini elde etti. Şeytanın yolunun yol olmadığını, şeytana uyanların sevemeyeceğini anladı. Bunun sonunda da peygamberlik gibi kutsal bir görevi üstlendi.

Sevgi anlatılmaz yaşanır. Mevlana'ya; "aşk nedir?” diye sorduklarında; "benim gibi ol da gör.” Cevabını vermişti. Sevgi ve aşk için; "tatmayan bilmez” denir. (Sevgi Demetleri/ Kazım Öztürk) (18 OCAK 2022)


Yazarın Diğer Yazıları