İMANI, YALANIMIZA KARIŞTIRMAK!

Söylemlere, sözlere, bol keseden atmalara…bayılıyoruz! Öyle ya konuşmak parayla değil. Hele atmasyon derseniz, bunun için dilin kemiği yok ya, her tarafa döner. Bir de üstüne üstlük yemin ettin mi! oh ne âlâ. Durun daha bitmedi; söylediklerimizi teyit etmek için; "ekmek Kur'an çarpsın, Allah belamı versin…” cilasını da sürdük mü, artık karşımızdakinin inanmaması ne mümkün!

Nasıl olsa problemlerle uğraşan, sıkıntılara göğüs geren birileri var. O uğraşsın, ben her türlü herzeyi yiyeyim. Memleket batıyormuş, ülkede dolar krizi varmış, un kara borsaya çıkmış…bana ne. Ben en pahalı arabama biner, dolarımla alışverişimi yapar, sahillerde fingimi atar keyfime bakarım. Fabrikamdan işçileri; "kriz var, zarardayız” yalanıyla çıkartır, bir de yalandan konkordato çekerim, ne güzel olur! Ha, yemin mi? ondan ucuz ne var ki?

Müşterilerin gözünü boyamak, dostlar alışverişte görsünler diye, her yıl umreye de giderim. Etrafımda; "bu, ne kadar mütedeyyin, ne kadar inançlı bir insan!” desinler. Nasıl olsa bilmezler içimi…

Bu tür insanımızın sayısı epey fazla. O kadar ki, iktidarın durumuna göre kılık değiştiren, hükümetlere göre tavır sergileyen, işini yürütmek için her boyaya boyanan riyakâr tipler var bu toplumda. Menfaati için, en fanatik partili olarak görünmekten çekinmezler.

Maskelerle hayatımızı maskelemişiz. İmanımız maskeli, kutsal değerlerimize sadakatimiz sahte… öyle bir hale gelmişiz ki, bu yalakalığın faturasını hükümete kesmekten geri durmayanlar bile var. Yaklaş yanına, konuştur herifçioğlunu, sanki kendisi sütten çıkmış ak kaşık. Bütün kabahati hükümetin üstüne atar. Öyle ya hükümet günah keçisi!

"İnandım, iman ettim” deriz. Ama nasıl inanılacağını, kime nasıl ibadet edileceğini, Allah'ın nasıl bir güç olduğunu, Kur'an'ın içindeki hükümlerin evrensel olduğunu bildiğimiz halde çarpıtırız!

 

BİR TÜRLÜ!


Şimdi komşuluklar mevta oldu, mezarda,

İnsaniyet satılmıyor hiç bir pazarda

Dostluk, sevgi, muhabbeti kitap yazar da,

Gönüllere, kalbe girmiyorlar bir türlü!

Hal hatır, mesajlarla soruluyor artık

Ticaret internetle görülüyor artık,

Atalar telefondan yoruluyor artık,

Ruhlara, manaya girmiyorlar bir türlü!

Asla kimsenin yüzüne bakamıyorlar,

Karşıdan gelene selam çakamıyorlar,

Yürüyemiyor, kaldırım çıkamıyorlar,

Akıllı telefonlar bilmiyor bir türlü!

"Dur" denilen sözü hakaret sayıyorlar,

Yalan, iftirayı, mübarek sanıyorlar,

Hakka sırt dönüp, hep şeytanı anıyorlar.

Hiç, dini, imanı bilmiyorlar bir türlü!

Sabah olunca, erken kalkmayı bilmezler,

Akşamleyin rahatı, yatmayı bilmezler,

Kafaları boş, bilgi satmayı bilmezler.

Bilgisizler, gönle giremiyor bir türlü!


GÜVENME

 

Güvenme hiç malına, sağlığına,

Sabun köpüğü gibi uçar gider.

Aldanma şu dünyanın varlığına,

Zaman gelir, elinden kaçar gider.

İki kapılı bu hana gelenler,

Öbür kapıdan, göçüp gitmedi mi?

Gençliğin bugün yerinde maşallah,

Nice, mezara uçup gitmedi mi?

"Şeytana uyma" diyor, sana Allah,

Şeytan huylular, kaçıp gitmedi mi?

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”,

Kur'an'a sarıl, işte dosdoğru yol!

 


Yazarın Diğer Yazıları