İSLAM’A GÖNÜL VERENLER: (2)

EĞİTİMCİ/YAZAR ALİ ERKAN KAVAKLI ANLATIYOR:

 

ALMAN MÜHENDİS WOLFGANG

"KUR'AN'A UYSANIZ HİÇBİR PROBLEMİNİZ KALMAZ”

Gemi mühendisi Wolfgan Anton Schaddach'ın Müslüman olduğu haberini bizim gazetede okudum ve kendisiyle röportaj yapmaya karar verdim. İslâm'ı seçen yabancıların güzel hikâyeleri olur. Bir başka dini bırakıp İslâm'ı seçmek için önemli sebepler olmalı. İslâm'ı seçenlerin hikâyeleri, her zaman öğreticidir, bize dinimizin bir güzel tarafını daha hatırlar.

Röportaj için Denizli'ye gittim. Çameli ilçesi Belevi köyünde Wolfgan Bey'i buldum.

Dağın yamacında yeşillikler arasında bir köy. Sorarak evi buldum.

Selâmlaştık. İkindi vakti idi.

-Zamanınız varsa önce namaz kılalım, sonra röportaj yapalım, dedim.

"Namaz vakti idi birlikte yürüyerek camiye gittik.

Namazdan sonra cami imamı ile birlikte Wolfgan'ın tek katlı, bahçeli, etrafı duvarlarla çevrili, güzel evine geldik. Wolfgan, işini sağlam ve güzel yapan bir adam. Müslümanlığını da belgelemiş. Müftülükten aldığı ihtida belgesini, gösterdi.

"Belgeler bunlar.”

"Gerek yok. Söz yeterli.”

"İşi sağlam yapmak lazım, sonra problem çıkıyor.”

İhtida belgesine baktım. "Gemi inşaat mühendisi Wolfgan Anton Schaddach. Yeni adı Volkan Atilla. Dini Hristiyan-Protestan. İhtida sebebi:

"Araştırma, sevme, benimseme, gerçeği bulma.”

Teybi çalıştırdım. Her ihtimale karşı kâğıtları çıkarıp not almaya başladım. Wolfgan ihtida hikâyesini anlatmaya başladı:

" Her yıl Fethiye'deki Ölü Deniz'e tatile geliyorduk. Orada arıcılık yapan Nasuh Öğretmenle tanıştık, nefes darlığı çektiğimi öğrenince bana oksijeni bol, çamlık ve doğa cenneti olan bu köyü tavsiye etti. Burada satılık bahçeli bir ev buldu. O zaman 11 bin mark idi. Eşimle güldük. Almanya'da ikinci el bir araba parası.”

-Neden Türkiye'ye yerleştiniz?

-Gemi mühendisiyim. Astım hastalığına yakalandım ve hastalık sebebiyle erken emekli oldum. Almanya'da hava kirli. Sanayi ve araba egsozu havanın canına okuyor. Burası tabiat harikası. Her taraf ağaçlık, bol oksijenli, gürültüden uzak ve huzurlu.”

-İslâmiyeti nasıl tanıdınız?

-Gemi mühendisi olarak Bremen ve Hamburg'da çalıştım. Orada astım hastalığına yakalandım. Profesör bir doktor bana iki sene önce 6 ay ömrün kalmış, sonra öleceksin, dedi. O öldü, ben yaşıyorum. 35 sene önce 59 kg idim. Günde 24 tablet ilaç alıyordum. Şimdi 75 kiloyum, akşamları iki tablet alıyorum. Bu hastalık bana inekten geçmiş. Bremen Merkez Hastanesinde tedavi gördüm. 1975'te Türkiye'ye geldim. İstanbul'daki Pendik tersanesinde çalıştım. İnsanlar dostça davranıyordu. Bugün ise saldırganlar. Eskiden caddelerde araba yoktu. Bugün dolu. Trafik kuralları Avrupa'daki gibi ama herkes istediğini yapıyor. Uyan yok. Bir defasında önümdeki araba ters yola girdi. Ben de onu takip ettim. Epey gittikten sonra tek yöne döndü. Ben de döndüm. Pencereden elini çıkardı, parmağını bana doğru sallayarak:

"Yasak, yasak yabancı!” dedi.

Wolfgan Bey'in anlattıkları fıkra gibi. Hayli güldük.

"DİNDAR İNSANLAR SAKİN VE HUZURLU”

-İlk defa İslâm'la tanışmanız nasıl oldu?

-Bremen'de Türk işçileri ile tanıştım. Özellikle dindar olanları sakin, huzurlu, dost canlısı idiler. Davranışları beni etkiledi. 1975'te İstanbul'a geldim. Kartal'da tersanede çalıştım. Bir işçi boş vakitlerinde camiye gidiyordu, ötekiler kahveye. Camiye giden daha sakin, huzurlu, sessiz ve dost canlısı idi. Ötekiler gürültücü, oyun ve sigara düşkünü. Onunla pek çok şey konuştuk. Çok huzurlu bir insan oluşu dikkatimi çekti. 4-5 sene önce Almanca Kur'an okudum.

Yazarın Diğer Yazıları