Millet Kıraathaneleri

10 Mayıs Cuma günü Millet Kıraathanesinde bir kez daha sohbet yapma imkânı buldum. Bendenize ulaştılar;

"Hocam Mayıs ayı içinde bir sohbet yapabilir misiniz?” dediklerinde; "memnuniyetle, neden olmasın” cevabını verdim. "Hocam konu ne olacak?” diye sordular. "İnsanlık Ahvalimiz olsun” dedim. Nihayet 10 Mayıs 2019 Cuma gününü tespit etmişler sağ olsunlar.

Millet Kıraathanesi, daha önce de söylediğim gibi; emekli olup, vaktini iyi bir şekilde geçirmek isteyen, kitap okuyarak, gazeteleri inceleyerek, gerektiğinde çay ve kek yiyerek zamanı değerlendirme şansına sahip oluyorlar.

"Elest bezmi” ini anlattık. Berat etmek, günah pasından arınmak için, "ben” kavgasını bırakmamız gerektiğinden söz ettik. Rabbimiz, yeryüzünün hilafetini, yönetimini insana vermiş. O kadar değer veriyor ki insana; peygamberleri onların içinden gönderiyor. Şöyle diyor; -"Dünyaya inananlar hakim olacak”.

İnsan; inandığı, inancını eyleme dönüştürdüğü zaman melekten üstündür. Örnek;

"Biz insanı ahseni takvim üzere yarattık. Sonra onu esfel-i safiline yuvarladık. Ancak, iman eden ve salih amel işleyenler hariç. Onlar (Salih amel işleyenler) için bitmez tükenmez nimetler vardır…”

"Asr'a (zamana) yemin olsun ki, insan zarardadır. Ancak iman eden ve amel-i salih işleyen, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç…”

İnsan; eden, eylemde olan, yapan, aktif bir varlıktır. Bunun için;

"kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”.

"İnsanın çalıştığından başkası yoktur.” ,

"İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?” ifadeleri…imanın tek başına yetmediği, yetmeyeceği, her insanın tek başına bir cevher olduğu, tek başına, dünyaya yön verebileceği anlatılır.

Sohbete gelen gönül dostlarıma, mazeretleri nedeniyle gelemeyenlere, ayrı ayrı teşekkür ederim. Millet Kıraathanesi yöneticileri ve elemanlarına da en derin sevgi ve muhabbetlerimi sunarım.

Ancak burada bir hususa vurgu yapmak istiyorum; daha önceki sohbetimi açık havada yaptığım için pek hissedilmedi, ancak bu sohbetim iç mekanda olunca net bir biçimde gördüm ki, Millet Kıraathanelerinde sohbet gitmiyor. Çünkü ders çalışan öğrenciler rahatsız oluyor, çoğunluğu dinlememe durumunda kalıyor. Bir başka nokta da; dinleyicilerle konuşmacının göz göze gelmesi, yakın temas olması lazım. O bakımdan da sandalyelerin tek bir sıra halinde konuşmacıya karşı dizilmesi gerekir. Diyeceğim o ki, buralar, yalnızca; kitap okumaya, ders çalışmaya, gazete inceleyip, emeklilerin sohbetine uygundur. Konferansların, sohbetlerin; konferans salonlarında yapılması uygun olur.


Yazarın Diğer Yazıları