MİLLET UNUTMADI, UNUTMAYACAK!

İhanet şebekeleri, yalnızca yurt içiyle kalmıyor. Yurt dışından besleniyor. Hiçbir zaman Türkiye'nin ayağa kalkmasını, koşmasını, dünya ülkeleriyle rekabet yapmasını istemiyor. Onun için Osmanlı'yı parçaladılar. Onun için hala "haçlı zihniyetini” sürdürmeye çalışıyorlar. Bu tamam da, içimizdeki insanların onların ocağına odun taşımasını anlamakta zorlanıyoruz.

Adeta dünya elbirliği etmişti. "Ne yapar ederiz de Türkiye'ye diz çöktürürüz” diye. Eskiden duyardık ama, "abartılıyor, artık o anlayış yok ve kalmadı” diye de düşünürdük. Dahası okullarda okutulan tarih kitapları batı'yı ve batılılığı o kadar övüyor ve ballandıra ballandıra anlatıyorlardı ki, Türk oluşumuzdan, Türklerin ne kadar barbar olduğuna varıncaya kadar inanır hale gelmiştik. Romanlarda batı övülüyor, tiyatro sahnelerinde batıya hayranlık sahneleniyor, sinemalarda batılı olmanın ne derece önemli ve ilericilik olduğu konuları işleniyordu!

Tesettürlü Müslüman hanımları; ya hizmetçi olarak, ya da yaşlı kişiler şeklinde lanse ediliyordu. Tesettür, başötürüsü, İslami kıyafet olan örtünme aşağılanıyordu. Bunun altında yatan gerçek şuydu; "Türkiye'de hiçbir şekilde İslami şuur gelişmesin, inançlı olanlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmak bir tarafa, toplumdan tecrit edilmek isteniyordu!

Kur'an öğrenmenin ne kadar zor olduğu, Arapça harflerin kargacık burgacık olduğu, Kur'an öğrenmenin ülkeyi geri götüreceği belirtiliyor ve Kur'an eğitimine baskı uygulanıyordu. Son zamanlarda işi o kadar azıttılar ki; TBMM'ye başörtüsüyle giren bir Milletvekiline karşı diğer milletvekilleri ve özellikle tesettüre karşı olanlar Meclis kürsüsüne kadar yürüyerek tepki gösterdiler. Zamanın Başbakanı; "bu kadına haddini bildirin” diyecek kadar ileri gitti. Bitti mi? Hayır; bu milletvekili vatandaşlıktan çıkartıldı.

İmam Hatip Lisesi mezunlarına, Meslek liselilere; kat sayı zulmü uygulandı. Burada asıl amaç; İmam Hatiplilerin önünü kapatmaktı! Yani; gençlerimiz; dinini, diyanetini bilmesin, Kur'andan, İslamdan habersiz yetişsin isteniyordu. İmam Hatip Liseleri kapatıldı. O dönemde, "8 yıllık kesintisiz eğitim” saçmalığı vardı. Hatta o dönemin Başbakanı, "siyasi hayatım pahasına da olsa bu 8 yıllık eğitimi uygulayacağız” demişti!

Bunları yapanlar, ülkeye ne kadar hizmet etti? Özal zamanında başlatılan reformların kaç tanesine imza attı? Bugünkü hükümetin yaptıklarının binde birini uyguladı mı? Sadece yaptıkları; nerede Müslüman varsa onlara kumpas kurmak, nerede başörtülü varsa işten ve okuldan atmak, "kamusal alan” adı verilen bir deli gömleğini milletin sırtına giydirmekti!

Müslüman ve inançlı olanların kurduğu şirket ve holdingleri, "yeşil sermaye” diyerek, çanına ot tıkamak olmuştu icraatları! Fadime Şahin'ler, Ali Kalkancı'lar, Müslüm Gündüz'ler ihdas ettiler. Aczimendi ismiyle piyasaya yeni bir anlayış sürdüler! O zaman PKK terörü yoktu. Olmasına da gerek yoktu zaten. Çünkü bu yapılanlar terörden başka neydi ki?

Ülkeyi kalkındırmamak, ilerlememesi için çaba sarf etmek, insanlarına zulüm uygulamak… bunların olduğu yerde PKK'dan, KCK'dan, DHKP-C'den… dem vurmaya gerek var mı? Bütün olumsuzluklar terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürüyordu!

Her kurum ve kuruluşa ajanlar yerleştiriliyor; namaz kılanlar, İslami anlayışa sahip olanlar, İslami kıyafete bürünenler, milli ve dini değerlere sahip, vakıf ve dernekler fişleniyordu. Bir nevi cadı avı başlatılmıştı! Peygamber ocağı olan şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerde görev yapan; mütedeyyin insanlar, "disiplinsizlik suçu” bahanesiyle ordudan atılıyordu!

Halkımız, bu olaylardan zarar etmişti. Kendi, annesi, kardeşi, kızı ve oğlu çok ıstıraplar çektiler. Türkiye'de okuyamadılar. Bir cumhurbaşkanı; "başıörtülüler, Arabistan'a gitsin” diyecek kadar ileri gitti!

Ülkeye ihanet eden bu anlayış; başı sıkıştığı zaman hemen darbeye sarılıyor, işleyen düzeni işlemez hale getiriyor, demokrasiyi rafa kaldırıyordu. Seçimle iktidara gelse bile darbeyle, silah göstererek halkın teveccühü hiçe sayılıyordu!

Karanlık bir dönemdi o dönem! Halkın canına tak etmişti. Buna bir çare bulunmalıydı. Allah'a hamdolsun yeni çığır açıldı, karanlık sona erdi ve halk nefes aldı. Gönlünden geçen, "bu siyasi anlayış beni temsil ediyor, bunlar ülkeye hizmeti ibadet kabul ediyor…” diyerek, millete efendi olan değil, hizmetkâr olan bir partiyi işbaşına getirdi. İyi de oldu. Çünkü ülke çağ atladı! Olmaz denilenler oldu. Daha önce talan yapmayı hizmet sananların hayalinden bile geçiremedikleri işler yapılıyor artık!

Âsım'ın Nesli!

 

Bir ölür bin dirilir, bayrak için can verir,

Kefensiz yatmak için, şehit olur kan verir,

Ezanlar salalar da, cana heyecan verir,

Âsım'ın nesli bunlar, vatan için şan verir!

 

Bir karış toprağını, vermedi bu vatanın,

Ruhunu incitmedi, şehit olan atanın,

Kanını akıtırlar, bu vatanı satanın,

Âsım'ın nesli bunlar, vatan için şan verir!

 

Vatana saldıranlar, unutulmaz hiç bir an,

Milletim hainleri, der dest eder an be an.

Tarihte imzası var, bakıver zaman zaman,

Âsım'ın nesli bunlar, vatan için şan verir!

 

Ömer'den miras bize, merhametin timsali,

Zalimlere eğilmez, onlar elif misali,

Dünyayı cennet kılar, Yunusçadır her hali,

Âsım'ın nesli bunlar, vatan için şan verir!

Yazarın Diğer Yazıları