MİLLETÇE KENETLENDİK!

"Müslümanlar kardeştir” ilkesi doğrultusunda Diyanet işleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş'ın, Cuma günü hutbede, Kur'an emirlerini okuduğu için Ankara Barosu suç duyurusunda bulunmuştu. Ama çok geçmedi toplumun her kesiminden, Baroya tepkiler gecikmedi. Sadece sözlü ve yazılı kınama bir tarafa, haklarında suç duyurusunda da bulunuldu.

Sevgili peygamberimizin; "Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle değiştirin, buna gücünüz yetmezse dilinizle değiştirin, buna da gücünüz yetmezse kalben buğzedin. Bu, imanın en alt derecesidir” buyurduğu dik duruş, kararlılık kendisini göstermiş, aklı erenler, aklıselimler, söylenen sözlerin yalnızca Allah'ın kanunları olduğunu göz önüne alarak tavırlarını belirtmişlerdir. Zaten dünkü yazımda söylemiştim, "Cumhuriyet Savcılığı gerekeni yapar” diye, nitekim yaptı da!

Bu, Diyanet işleri Başkanının şahsında Kur'an'a ve İslam'a baş kaldırmaydı. Aslında meselenin özünde kaos hasıl edip, toplumda huzursuzluk çıkarmak, dini hassasiyetler üzerine; "Vur abalıya” cinsinden bir islamofobik saldırı gerçekleştirmekti.

Böyle tipler her zaman bulunur. Adeta kurdun, bulanık havadan istifade ederek avlanmaya çıktığı gibi, toplumda terör estirmek, ülke huzurunu bozmak, kardeşliğimize kurşun atmak, birliğimizi ihlal etmek, işleyen düzeni bozup memleketi karanlığa sürüklemektir tek amaçları!

Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Çünkü ülke olarak; dini, milli konularda kenetlenmeyi biliyor, değer yargılarımıza karşı yapılan saldırılara prim vermiyoruz. Bunun örneklerini yakın zamanda yaşadık; 15 Temmuz hain darbe girişiminde bütün planları suya düştü, kazdıkları kuyuya düştüler. Sadece 15 Temmuz değil, daha bir çok ihanet girişimleri oldu ülkeye karşı. Hepsinden; Rabbimizin yardımı ve milletimizin manevi güç ve kararlılığıyla alnımızın akıyla zaferle çıktık.

Zaten tek başına iman yeterli olmuyor, yanında; ameli salih, sabır, azim, kararlılık…başarıda en etkili rolü oynuyor. Allah'ımız, samimi olan, ihlas sahibi kullarına müjdeler veriyor. Kur'an'ın istediği de budur. İslam temiz toplum tesis edilmesinden yanadır. "Tevhit” inancına sahip olanların yaptıkları da bundan başka bir şey değildir.

Kur'an'ın; "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın”, "Kim zerre miktarı iyilik yaparsa onu görür, kim zerre miktarı kötülük yaparsa onu görür”, "Kimse kimsenin günahını yüklenmez”, "Senin dinin sana, benim dinim bana”, "Ey Müminler, Kâfirleri dost edinmeyin”, "neden aklınızı kullanmıyorsunuz?”, "Niçin düşünmüyorsunuz?”…ve daha bir çok ilahi mesajı bizlere yol gösteriyor. Zaten Kur'an, sakınanlar için yol gösterici bir kitaptır.

Akıllı insan kime denir? Peygamberimiz; "Akıllı insan; Allah'a ve peygamberine inanıp, ibadetlerini yapandır” buyuruyor. Rabbimiz; "Allah'tan en çok korkan, âlimlerdir” ifadesi yer alır. Bir kimsenin akıllı olduğunu peygamberimiz şöyle belirtiyor; haramlardan daha çok kaçan, hayırlı işlere daha çok koşan kişidir.”

Sözün özü; bu ülkede iz bırakmak isteyen; aklını kullanarak milli ve manevi değerlere saygılı olacak, hayırlı işlerde yarışacak, "insanların hayırlısı, insanlara yararı dokunandır” ilkesine göre hayat sürecek. Değilse;

"Etmedi burada rahat

Vermedi dünyaya huzur,

Çekilip gitti dünyadan,

Dayansın ehli kubur” durumuna düşülür ki, bu halden Allah korusun.


Yazarın Diğer Yazıları