SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI KALDIRILDI AMA…

Uzun zamandır uygulanan sokağa çıkma yasağı, geçtiğimiz Cumartesi ve Pazar günü uygulanmadı. Tabii buna çok sevindik. Öyle ya Mart ayından beri çıkamıyor, parklara bahçe ve piknik yerlerine gidemiyorduk. Her ne kadar birkaç hafta Pazar günleri belli saat aralıklarında yasak kaldırılsa da yeterli olmuyordu.

Evlere kendimizi kapattığımızdan beri çok insan sıkıntıya girdi. Bazıları strese girerek psikolojileri bozuldu. Böyle uzun soluklu olarak evde kalmamıştık. Her ne kadar evde kalanlara bazı önerilerde bulunsam da ne kadar geçerli oldu? Kim, ne kadar dinledi?

Sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla birlikte piknik alanları, mesirelik yerler, deniz kıyıları bir anda ana baba gününe döndü. Sadece buralar değil, bir zamanlar kalabalıktan geçilemez olan çarşı Pazar da, sokak ve caddeler de tıklım tıklım doluydu.

Sık sık söylenen sözler gündeme tekrar geldi; "insanların yasağa karşı ilgisi fazla olur, yasak caziptir…” gerçekten bu sözlerin uygulamaya girmesi hepimizin tüylerini diken diken etti. Neden mi? Hepiniz biliyorsunuz ama yine de anlatmakta yarar görüyorum; aslında insan olanın kurallara uyması gerekir. Medeni insan kuralcı insandır. Hayatımız kurallardan ibaret değil mi? baktığımız zaman yasak yokmuş diye; maskesiz, sosyal mesafeye dikkat etmeden, pervasız kalabalık oluşturmak, hiçbir yönüyle izahı olmayan, mantıki açıklaması bulunmayan bir tutumdur. "sen istediğin kadar yasak koy, ben istediğimi yaparım, Devletin yaptırımları bana vız gelir…” demek kadar akılsızca davranış olamaz. Bir kişini aymazlığı, en az dört- beş kişiyi hasta eder. O kadar kalabalığı düşünün; tüm toplumu hastalar! Bu da şu anlama gelir; "önümüzdeki haftalarda hafta sonları sokağa çıkma yasağına razıyım” demektir.

Hani kul hakkı diyenler nerede? İnsan haklarından dem vuranların sesi soluğu çıkmıyor. Lafla peynir gemisi yürümüyor, uygulama, eylem, faaliyet ve davranış gerekli. Çok söz az iş değil, çok iş, az söz olmalı. O yüzden; "Az ye, az konuş, az gül, az uyu”, "Çok düşün, çok oku, çok tefekkür et, çok şükret, çok sabret, çok hamdet…” denir.

Tefekkürden uzak kalanların düşünce mekanizmaları dumura uğrar. Okumayan, aklını terletmeyen, fikir geliştirmeyenler, daima eleştiri geliştirirler. Annem rahmetli şöyle derdi; "Emsiz insan dile yuğruk olur, emsiz bıçak ele yuğruk olur”. Emsiz; "beceriksiz, elinden kör eşek yem yemeyen” demek. Yuğruk olmak; "yönelmek, yönelik olmak” anlamındadır.

 

"Görelim Mevla ne'yler, ne'ylerse güzel eyler”, "Bu da geçer ya hu”, "her şeyde bir hayır var”… demeye alışmalıyız. Devlet ricalinin talimatlarına uyulacak ki toplumda birlik, beraberlik ve huzur sağlansın. Herkes kendi başına buyruk olursa kaos meydana gelir.

Müslüman kuralcı olur. Kur'an, kurallardan ibarettir. İbadetlerimizin özünde kural var. Dolayısıyla "insan” kimliği taşıyan tüm varlıklar da intizam içinde hareket etmeyi prensip edinir.

Tefekkür

 

İnsanla hayvanı ayıran mahal,

Gayyadan ayyuka çıkar tefekkür,

İrfansız ilimler onulmaz bir hal,

Batılı Hak sözle yıkar tefekkür!

 

Mütefekkir insan yücelir gider,

Düşüncesiz olan nic'olur gider,

Fikirsiz fikre gücenir gider,

İnsanlık çivisi çakar tefekkür!

 

Tüm karanlıkları nura gark eder,

Cehil kapısını ilme berk eder,

Kemalin tadını böyle fark eder,

Aydınlık ateşi yakar tefekkür!

 

Sevmiyorum!


Allah dostlarına düşman katanı

Sevmiyorum asla sevmeyeceğim,

Cennet vatanıma kurşun atanı,

Sevmiyorum asla sevmeyeceğim!

 

Kutsal ezanıma yan bakanları,

Minarelerime çan takanları,

Darbeler yaparak can yakanları,

Sevmiyorum asla sevmeyeceğim!

 

İftira atanı yalan dolanı,

Tüm Müslümanlara düşman olanı,

Haçlı fitnesiyle beyni dolanı,

Sevmiyorum asla sevmeyeceğim!

 

Vatanseverleri sevmeyenleri,

Mana erlerini övmeyenleri,

Şeytanı başından savmayanları,

Sevmiyorum asla sevmeyeceğim!

 

 

 

 

Fakir ve yoksula kafa tutanı,

Kibir dağlarında caka satanı,

Firavunca kakıp o'nla yatanı,

Sevmiyorum asla sevmeyeceğim!

Yazarın Diğer Yazıları