TEFEKKÜRE İHTİYACIMIZ VAR

Tefekküre ihtiyacımız var. Hele, evlerimize kapandığımız şu günler birer fırsattır tefekkür için. İnsan ne kadar çok deruni hallere dalıyor ki!

Dua bunlardan bir tanesi. Hadiselere ibret nazarıyla bakıp bir sonuç çıkarması, her olayın yaratıcısının Rabbimiz olduğunu bilince, hayat tarzımız değişiyor. Bir başka bakıyoruz insanlara, olaylara, tabiata...

Namazlarımız daha anlamlı oluyor, aile sohbetlerimizin içi doluyor, birbirimizi daha çok anlamaya çalışıyoruz, müsamahayı (Hoşgörü veya tolerans) daha fazla kullanır olduk. Çok yumuşak tabiata sahip birer fert durumuna geldik. Karantina bizi terbiye etmeye başladı!

Daha fazla sabretmeyi, daha çok şükretmeyi denemeye başladık. İsrafın ne demek olduğunu, iktisadın ne kadar güzel ve yerinde kullanıldığını gördük, görüyoruz.

Evlerde kaldığımız şu günler; sigara içme olayları azaldı, içki azaldı, zina yok denecek duruma geldi...temiz bir toplum oluşmaya başladı. Yeter mi? Elbette yetmez ama bize bu dersler çok şey kazandırdı desem sanırım yanlış olmaz.

İlahi mesajların daha canlılığını koruduğu, Kur'an ilkelerinin hala taze durduğu ve güncel olduğu, toplumu düzene sokmakta en etkili yöntem olduğu gerçeğini bir kez daha düşünme fırsatı yakalıyoruz.

Aslında Allah'ımızın direktiflerinden dışarı çıkmanın mümkün olmadığını bir kez daha görmüş, tefekkür etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz. İnsan, teknolojide, teknikte, medeniyette, ilimde… ne kadar ilerlerse ilerlesin Rabbimiz isterse küçücük, gözle görülmeyen bir nesneyle dünyanın altını üstüne getirme gücüne sahip!

Nuh tufanı, Lut kavminin, homoseksüel ilişkileri sonunda yerin dibine batması, Firavun ve Firavun zihniyetlerin, insanlara zulmü sonucunda denizde boğulup sulara gark olması, Allah'ın varlık ve birliğini inkar eden, onun idaresi altındaki dünyayı, evreni kafasına göre dizayn etmeye çalışan, "Allah dünyaya karışmasın, o, ahiret işine baksın” diyerek edepsizce, hadsizce tavır sergileyenler, dünyevi gücün her şey olduğu vehmine kapılanların akıllarını başlarına alması gerektiğini anlatır Kur'an'ımız. Yaşadığımız bu hengame onu açık ve net olarak gösteriyor. Her şerde bir hayır vardır denen bu olsa gerek!

Her Zerrede!

Akan suyun damlasında,

Zerrelerin mayasında,
Şırıltının manasında,
Hak gözeten Rahmanım var!

 

 

Ağaçların yaprağında,
Dünyaların toprağında,
Caddesinde sokağında,
Yol gösteren Mihmanım var!

Korkularda heyecanda,
Zikir eden tüm canlarda,
"Allah” diyen cananlarda,
Şifa veren dermanım var!

Dilârânın kelamında,
Dilrubânın selamında,
Muhabbetin meramında,
Çerağ yakan canlarım var!

Tokalaşan tüm erlerde,
Cana şifa seherlerde,
Hasret dolu bu yerlerde,
Birleştiren fermanım var!

Ayet ayet sûrelerde,
Zaman zaman sürelerde,
Gezdiğimiz yörelerde,
Gönül alan yârânım var!

Vuslata Erer!

 

Yandıkça yanar, aşk bedende kor,

Tedbirin alan, vuslata erer,

Nefretler ateş, sevgiler dekor,

Cananın bilen, vuslata erer!

 

Hala ararım, sevda içimde,

Bir haller oldum, mecnun biçimde,

Benlik kaybolur, Haklı seçimde,

Mevla'sın bulan, vuslata erer!

 

Adını anar, rengim sararır,

Sol yanım kanar, benzim kararır,

Güvenmem asla, nefis kabarır,

Kendine gelen, vuslata erer!

 

Madde silinir, mana gelince,

Doğru bilinir, hakkı bulunca,

Lal olur diller, hali alınca,

Nefsini bilen, vuslata erer!


Yazarın Diğer Yazıları