Türk Milleti Dünya Medeniyetinin Kurucu Unsurudur

Konya Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinde; "Türklerin Mirası Belgeseli” üzerine bir konferans verildi.

Değerli araştırmacı yazar İbrahim Dıvarcı;

"5000 yıllık bir geçmişe sahip olan Türkleri yok saymanın dünya tarihini yok saymak olacağını, Türk Tarihini çıkarınca elde tarih namına bir şey kalmayacağının bilinmesine rağmen Batının hâlen ısrarla Türk demekten imtina ettiğini, Türklerin Mirası Belgeseli çekimlerine başladıklarında çok tarafsız gibi görünen tarihçilerde dahi bu ön yargının olduğunu müşahede ettiklerini” söyledi.

İbrahim Dıvarcı, konuşmalarını şu cümlelerle süsledi;

"2004 yılında bu fikri ortaya attığımızda Konya'da bulunan sivil toplum kuruluşları tarafından büyük destek gördük, özellikle Aydınlar Ocağı, Yazarlar Birliği ve Konya Fikir ve Sanat Adamları Derneği tarafından proje heyecanla karşılandı. Projenin olgunlaşması için uzun soluklu bir çalışma yapmak zorunda kaldık. Projeyi elle tutulur hale getirdikten sonra Cumhurbaşkanlığı fonundan faydalanmak için müracaat ettik. Bu müracaat sırasında Konya Milletvekilimiz Ahmet Sorgun'un büyük desteğini gördük. Sayın vekilimiz bütün aşamalarda bizimle birlikte koşturdu. Sonunda Cumhurbaşkanlığı Fonundan destek almayı hak eden 30 proje arasında yer almayı başardık.

Proje Türklerin Tarih Sahnesine çıkması ile başlayıp 1308 yılına kadar olan süreyi içerecek şekilde planlandı. Yaptığımız araştırmada yaklaşık 45 ülkede bu döneme ait eserlerin bulunduğunu veya sergilendiğini tespit ettik. Ancak bazı ön yargılar bizim yavaş ilerlememize vesile oldu. Mesela bir müzede sergilenen bir çini parçası veya her hangi bir tarihi eserin altında 11.yy. İran yazısını görüyoruz. Halbuki bu devirde İran'da hüküm süren Selçuklu hanedanıdır. Ama ön yargı bunun yazılmasını engelliyor, Türk, Selçuklu, Osmanlı gibi isimleri yazmaktan kaçınıyorlar.

Türk Milleti dünya medeniyetinin kurucu unsurlarından birisidir. Çalışmalarımızda bunu gün yüzüne çıkarmaya çalıştık.

Kurganlar, daha İran ile tanışmadan bu gün Türkmenistan'da kalan bölgelerde inşa edilen camiler ve diğer eserler Türk mimari ve medeniyetinin en güzel örnekleridir. Sakalar, İskitler, Hunlar, Avarlar, Göktürkler ve diğer Türk Devletleri bu kültüre katkılar yapmışlardır. Biz bunları hazırladığımız bu çalışma ile 16 cilt halinde bütün dünyaya duyurmaya çalışıyoruz. Ama bu defa diğerlerinden farkımız, olaya batılı gözle bakmıyor olmamız. Kendi tarihimize kendi gözümüzle bakıyoruz, kendimizi yazıyoruz.”

"Kendi tarihimize kendi gözümüzle bakıyoruz” cümlesi çok önemli. Şimdiye kadar Türklere, Türklerden başka dost olmamıştır ve olmuyor. Bize hep batılıları örnek gösterdiler. Batılıların fikirlerini, düşüncelerini… hatta dinini bile beynimize zerk etmeye çalıştılar. Kaleleri askeri güçle, silahla fethedemeyen haçlılar, batılılar, edebiyatımızla, tarihimizle, kültürümüzle kaleyi içten fethetmenin çabası içine girdiler! Bir miktar da olsa başarı sağladılar.

Kendi tarihimizi bizim tarihçilerimiz yazmadıkça, kendi edebiyatımızı kendi edebiyatçılarımız oluşturmadıkça, kendi felsefemizi kendi felsefecilerimiz meydana getirmedikçe Milli kültürümüzü muhafaza edemeyiz, asimile olur gideriz!

Ne Güzel!

 

"La"lardan, "illa"ya uruç edip,

Esfelden, batıldan huruç edip,

Gayyadan, semaya buruç edip,

Aşk ateşinde yanmak ne güzel!

 

Hamlıktan çıkıp, pişmeye doğru,

Zulmü ve cehli aşmaya doğru,

Kabından dışa taşmaya doğru,

Hak kelamını almak ne güzel!

 

Dünya seninle çok hoş olacak,

İnsan, imanla hep hoş kalacak,

Dostluk, sevgiyle sefa bulacak,

Sevilen insan olmak ne güzel!

 

Her yerde, her zaman var olan O,

Her demde, yarlara yar olan O,

Her anda "illa” ya kâr olan O,

Hu deryasına dalmak ne güzel!

Yazarın Diğer Yazıları