Yıldızlar Akşam Doğar Örnek Kadınlar

Yeni bir çalışmanın arefesindeyim inşallah. "YILDIZLAR AKŞAM DOĞAR” isimli çalışmamın üzerinde yoğunlaşmış bulunuyorum. Aslında geniş bir konu. Bir değil, birçok kitap meydana gelecek kadar kapsamlı. Ancak biz burada sadece peygamber hanımlarına yer vereceğiz. Rabbim izin verir de, ömrümüz olursa, bu çalışmamı kitaplaştırıp siz değerli gönül dostlarıyla paylaşmak isterim. Çalışmamdan kısa bir alıntı:

"Yıldız; karanlıkları aydınlatan, yol gösteren rehberdir. Yıldız kendi ürettiği enerjiyi kullanarak ışıyan ve bu sayede yüksek sıcaklık ve basınçta kalarak kütle çekimi etkisi ile çökmeden dengede kalan ...

Gökyüzünü süsleyen birer ziynet gibidir yıldızlar. "Yıldız gibi parlıyor” sözlerini sık sık duyarız. "Yıldız sporcu” deriz, "Toplumun yıldızı” deyimini kullanırız.

Yıldız, nasıl kendi ürettiği enerjiyi kullanırsa "Örnek kadınlar” da aynen yıldızlar gibi gönlündeki; iman, sabır, azim, kararlılık, sevgi, hoşgörü ve sadakat…ışıklarını yakarak, eşine, topluma ve insanlığa yol gösterirler.

Karanlıkta, zorda, sıkıntıda kaldığı zaman insanlar, sığınacak yer ve kucak ararlar. Teselli olacak birine sığınırlar. Toplumumuzda; "eş” tabiri çok anlamlıdır. Bir meyvenin yarısı, sağ kolun yanındaki sol kol, sol gözün yanındaki sağ göz… gibidir.

Kadınlar, dünyaya nizam veren, erkeğe yol gösteren birer pusuladır. Kadınları toplumdan çekip çıkardığınız zaman ortada; huzur, denge diye bir şey kalmaz. Peygamberlerin yanında kadınları görürsünüz. Hakanların, hükümdarların, devlet ricalinin yanında onlara destek veren kadınlardır. "her başarılı erkeğin arkasında kadın var” sözü, anlamlı ve önemli bir söz.

İnsanlığın başlangıcından itibaren kadın vardır. Hz. Âdem yaratıldığı zaman onun yalnızlığını gideren, teselli eden, yol arkadaşı olan insan Hz. Havva'dır. Rabbimiz, Hz. Âdem'i, Hz. Havva ile birlikte Cennete koydu. Birlikte cennetten çıktılar. Her ne kadar fiziken ayrı da olsalar, manen ve ruhen Rabbe duada birlik oldular. Cennet; kadınlarla bir anlam kazanır.

Allah'ın Resûlü bir gün Hira mağarasında bulunduğu sırada Hak (vahiy) kendisine geldi. Ona melek geldi ve "Oku" dedi. O da: "Ben okumak bilmem" cevabını verdi. Hz. Peygamber buyurdu ki: "O zaman melek beni alıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bırakıp yine: "Oku!” dedi. Ben de Ona: "Ben okumak bilmem” dedim. Yine beni alıp ikinci defa takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra beni bırakıp yine: "Oku!” dedi. Ben de: "Okumak bilmem” dedim. Beni alıp üçüncü defa sıktı. Sonra beni bırakıp: "Yaratan Rabbinîn adıyla oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. O, kalemle (yazı yazmayı) öğretendir, insana bitmediğini O öğretti.”(Alak, 96/1-5) dedi."

"Bunun üzerine Allah Resulü yüreği titreyerek korku içinde döndü ve eşi Hatice bt. Huveylid'in yanına giderek "Beni örtünüz, beni örtünüz" dedi. Korkusu gidinceye kadar onu Örttüler. Sonra Hz. Peygamber başından geçenleri Hz. Hatice'ye anlatarak: "Kendimden korktum" dedi. Hz. Hatice: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, Allah seni asla utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten aciz olanların yüklerini çekersin, yoksula verir, hiçbir şeyi olmayana bağışta bulunursun, misafiri ağırlarsın, bir felakete uğrayana yardım edersin" dedi."

"Bundan sonra Hz. Hatice, Hz. Peygamber'i alıp amcasının oğlu Varaka b. Nevfel b. Esed b. Abdüluzza'ya götürdü. Bu zat, cahiliyye zamanında Hristiyan olmuş bir kimse olup İbranice yazıyı bilir ve İncil'den de bazı şeyleri İbranice okur yazardı. O sırada Varaka gözleri sonradan görmez hale gelmiş bir ihtiyar idi. Hatice Varaka'ya: "Amcamın oğlu! Dinle bak, yeğenin neler söylüyor" dedi. Varaka: "Yeğenim, ne oldu, hayırdır?" diye sordu. Hz. Peygamber başından geçenleri anlattı. Bunun üzerine Varaka şöyle dedi: "Bu gördüğün, Allah'ın Hz. Musa'ya gönderdiği Nâmus'tur. Keşke senin davet zamanında genç olsaydım! Kavminin seni bu şehirden çıkaracakları zaman keşke hayatta olsam!"

Güneşin Sığındığı Gölge

Hz. Hatice annemiz (r.anhâ), Peygamber Efendimizin (s.a.s) dünya hayatındaki ikinci sığınağıydı. İlk sığınağı, çocukluğunda kendisine kucak açarak yetimliğin ve öksüzlüğün mahzunluğunu bir nebze olsun unutturan Ebû Talib ailesiydi. Bu ailede amcası Ebû Talib ve onun hanımı Fâtıma Hâtun O'na öyle iyi davranmışlardı ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) hayatı boyunca onları hep hayırla yâd etti.

İkinci olarak gençlik devresiyle Peygamberlik döneminin fırtınalı zamanlarında sevgili eşi Hz. Hatice (r.anhâ) Onun için bir huzur limanı, saadet sığınağı oldu. Özellikle İslâmî tebliğin ilk zamanlarında Hz. Muhammed aleyhisselâm'ın korku ve endişelerden kurtulmasında, dikenler ve tuzaklarla dolu davet yolunda metanetle, sabırla yürümesinde Hz. Hatice (r.anhâ), Peygamberimizin en büyük destekçisiydi.

Örnek kadınlar, Hz. Hatice ile sınırlı değil. Tarihe yön vermiş, hayatın akışını değiştirmiş, gündem oluşturmuş, sayısız kadınlarımız vardır…..”


Yazarın Diğer Yazıları