Her Alanda Gençleşme Ve Yenilenme

AK Parti, seçme ve seçilme yaşını 18'e çektikten sonra kurumlarda gençleşme ve yenileşme hareketleri hız kazandı. Bir bakıma kan değişimi yapılıyor.

Belediye Başkanları birer ikişer istifa ediyor. Yerlerine daha dinamik, daha aktif insanların gelmesi için yer veriliyor. Kimse, kırılıp gücenmemeli. Kimse; "ben koltuğumu bırakmam, beni kimse görevden alamaz, bunun hesabını sorarım…” gibi durumlara düşmemelidir. Nasıl ki göreve seçilmek hak ise, görevden ayrılmak, yerine daha gençleri aday gösterip, onların önünü açmak da haktır ve doğrudur.

Şunu söylememelidir veya söylemek ayıptır; "ben tek başıma seçime girseydim de kazanırdım”. O vakit sormazlar mı adama; "neden partiden aday oldun o zaman? Eğer parti aday göstermeseydi seçilebilir miydin?

Zaman zaman gençleştirme yapmak yararlı olur. Bu, bir ağacı budamak, eski dallarını, yıpranmış bölümlerini kesip, iş gören kısımlarını bırakmak ve gençleştirmeye benzer. Ağacı budayınca daha gür olur, meyvesi de daha kaliteli hale gelir.

Hiç unutmam; bir televizyon kanalında üniversite öğrencileriyle yapılan bir toplantıda öğrencinin birisi, merhum Demirel'e; "Dedem varken siz Başbakandınız, babam varken başbakandınız, ben varım hala devletin başındasınız, bırakın da biraz da gençler gelsin” demişti.

Bu yüzden AK PARTİ, seçme ve seçilme yaşını 18 olarak belirledi. Pekiyi bu gençleşme sadece belediye ve parti teşkilatlarıyla mı sınırlı kalacak? Yoksa her alana yayılacak mı? Mesela Ticaret odaları, sanayi odaları, ticaret borsaları, dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşları, okul müdürleri, milli eğitim müdürleri, valiler, kaymakamlar…daha sayamayacağım kadar yerler ve görevler.

Gençleşme ve yenileşme yapılırken liyakati göz önüne almakta da yarar var. Değilse değişen bir şey olmaz. "Bizim sendikadan, bizim cemaatten, bizim partiden, bizim anlayışımızdan…” düşüncesiyle davranılırsa felaket kaçınılmaz olur. Hala liyakat yerine siyasetin oynadığını görüyoruz.

Gençleştirmekle de iş bitmez, diyelim ki bir milletvekili gençleşti, onun danışmanı, halk ile en yakın temas kuracak olan kişidir. Bir seçmen, milletvekiline ulaşmak için, önce danışmanla görüşür. Danışman, telefonunu kapatır, seçmene cevap vermezse, işler nasıl çözümlenecek? Veya bir belediyede işin olduğu vakit, Belediye Başkanıyla görüşmek gerekirse, özel kalem müdürünü nasıl aşacak? Belediye Başkanı, halka randevu verebilmeli, kapısı halka her zaman açık olmalı. Sık sık esnafı, mahalleleri ziyaret etmekten geri durmamalı. Bu ziyaretler, sadece seçim yaklaşırken değil, her zaman yapılmalıdır.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)'e; "kıyamet ne zaman kopacak?” diye sormuşlar. O;

"-İş, ehil olmayana verilince kıyameti bekleyin” cevabını vermiştir.

Görelim bakalım görevlerinden istifa eden belediye başkanlarının yerine kimler gelecek? Ve istifaların akıbeti ne olacak? Acaba fincancı katırları ürkecek mi? kırgınlar, küskünler ordusu mu oluşacak? Partiden istifalar mı gelecek? Bekleyip göreceğiz.


Yazarın Diğer Yazıları