Kırılma Noktaları

Toplumları dinamik tutan, birbirine kenetleyen, yıkılmasını, bozulmasını, yıpranmasını, tahrip olmasını engelleyen temel dinamikler vardır. Bunlara "Kırmızı çizgi” diyebiliriz. Veya "dokunulmazlar” olarak da ifade edebiliriz.

Toplumlar; ilim ehli, din temsilcileri, kanaat önderleri, kültür, edebiyat, sanat adamları… sayesinde ayakta durur. Bunlar, tabir yerindeyse bir binayı ayakta tutan büyük direklere, sütunlara benzer. Eğer bu direkleri ve sütunları keserseniz, binayı yıkarsınız.

Binanın sağlamlığını koruması, ayakta kalması, uzun soluklu olması; payandalarının sağlam olmasına bağlıdır. Erozyona uğramış, çürümüş, yıpranmış veya yıpratılmış, özü kemirilmiş, içi koflaşmış…olan toplum dinamiklerinin dayandığı dayanaklara ve kullandıkları kaynaklara bakmak lazım.

İnsanoğlu yaratıldığı günden beri, hep hakikati, doğruyu, yanılmaz gerçekleri anlatmak için seferber olmuştur. İlerleyen zamanda ne olur ne olmaz, yolunu şaşırabilir, gerçeklikten sapabilir, kendi düşüncelerini tek doğru sayabilir, halkı yoldan çıkarabilir…diye başvuru kaynağı, rehber ve kılavuz vermiştir. Devamlı olarak bu kılavuza başvurursa kıyamete kadar hiçbir ters rüzgârdan etkilenmez, kırık çizgiler çizmez, hayatı zehir etmez.

Bu yüzden ilk insanı "peygamber” olarak dünyaya göndermiştir. Demek oluyor ki, dünyada kırık çizgiler içine girmemek, hayatı zehir etmemek, insanların güvenini sarsmamak için ilahi kanunlar istikametinde hareket etmek gerekmektedir. Şaşmayan yasa ilahi yasadır. Dünyayı; terörden, anarşiden, kul hakkı ihlallerinden koruyan tek yasa Allah'ın yasasıdır.

Yaratanımız; şaşmayan, yoldan çıkarmayan, kardeşliği, dostluğu, sevgiyi, itibarı, barışı temin eden yolun; "Sıratı müstakim” (dosdoğru yol) olduğunu belirtir. Bunu unutmamamız, hatırdan çıkarmamamız için günde beş vakit namazımızın her rekatında; "Bizi sıratı müstakime yönelt, sapıtanların, dalalette olanların yoluna değil…” diye dua eder, ahdimizi, misakımızı yenileriz.

Kim; "sadece benim yoluma, benim dediklerime, benim anlattıklarıma itibar edin, başkasına bakmayın” diyorsa o insan veya insanlardan uzak durmak lazımdır. Zira bizim kendi düşüncelerimizde yanlış olabilir, fitne içine yöneltici, yoldan çıkarıcı tutumlar bulunabilir. Ama anlatılanlar; Kur'an'dan, Peygamberlerin söz ve davranışlarından, uygulamalarından ise yanılma olmaz.

Kur'an'ı ve ilahi mesajları kendimize mal etmek, yaşamak, hayatımızın olmazsa olmazları kılmak, temiz toplum, düzgün insanlar, toplumun itibar ettiği, sevdiği ve saydığı insanların bulunduğu bir toplum demektir.

Değilse mi? Değilse "Allah'la aldatan” bir toplum türer. Değilse, Kur'an'ı kendi menfaatine kullanan, devleti, "dindar” kisvesi altında yıkmaya teşebbüs eden, "dinci” bir zümre ortaya çıkar. Değilse, cemaat anlayışını, imam kavramını, yardımlaşma şuurunu, kutsal değerleri tahrip eden soytarılar türer! Değilse; devletine ihanet eden, tanklarla, toplarla, insanlarına, kendi milletine, anasına, bacısına, kardeşine, evladına…ateş eden mankurtlar sürüsü meydana gelir.

Rabbimiz; "aklınızı kullanmaz mısınız?”, düşünmez misiniz?” "niçin yapmadığınızı söylersiniz?” diye insanları ikaz etmektedir.

 

Çözüm!

 

Kalpler körelmiş, ruhlar ölmüş, vicdanlar satılıkta,

Eğitim yanlış, ahlakta yangın, akıl aptallıkta.

Bize bu hinlikleri Batı dayattı, "uyum” diye,

"Çağdaş olun, asrileşin ve Batı'ya uyun” diye.

Öldürme sahneleri icat ettiler, kör ettiler,

İnancı rafa kaldırttılar, ihlası körelttiler.

Fuhşu piyasaya sürdüler, içkiyi hoş gördüler,

Yuvaları yıktılar ve evliliği hor gördüler.

Gitmem başka yollara, Sırat-ı müstakim var iken,

Ruhsuzluğa çaredir Allah, Kur'an bize yar iken.

Eğitmeyen eğitim, insanlara çare olur mu?

Mana ile hemhal olan insan bîçare olur mu?

Aklını kiraya veren, ebedi esarettedir,

Satılık beyinler, ruhsuzlar, sanal cesarettedir.


Yazarın Diğer Yazıları