Hocacihan Anadolu İmam Hatip Lisesi

17 Aralık 2018 Pazartesi günü yani ŞEB-İ ARUS'ta Selçuklu Hocacihan Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin misafiriydim. Bu imkânı veren okul müdürümüz Sayın Bekir Karabıyık'a teşekkür ederim. Diğer okul yöneticileri, öğretmenleri ve de öğrencilerine teşekkür ederim.

Öğrencilere; "BAŞARI YOLLARI” isimli söyleşimi takdim ettim. Anlatmak istediğim konu sadece okuldaki başarı değil, hayatı bir okul kabul eder, kutsal kitabımızı da, ders kitabı olarak anlarsak, meseleyi daha iyi kavramış, konuyu net bir biçimde algılamış oluruz.

Kur'an'daki kıssalar hepimizi ilgilendirir. Bu kıssalarda bize ayrı ayrı dersler vardır. Bu yüzden; "İbrahim'leri yetiştirmeyen toplumlar, Nemrut'ların artmasına sebep olur” ifadesi bizi derin derin düşündürmelidir.

Gönül dostu, Âsım'ın Nesli, İlim ve irfan ordusu olan bu değerli gençlere aşağıdaki şiirlerimle seslenerek başladım;


 

Selam Olsun

Selamımı alır mısınız?
Muhabbete dalar mısınız?
Şiirlerle coşar mısınız?
Deniz, derya geçer misiniz?
Selam, selam binlerce selam
Âşığa ve maşuka selam
Ay, güneş ve ışığa selam

Gelene, gelmeyene selam,
Sevene, sevmeyene selam,

Bülbüllere, güllere selam,

Arılara, ballara selam,

Yaratılan kullara selam.

 

Dost Sofrası!

El ele, yan yana duralım,

Destek verip, gönül alalım,

Tüm canlarla hemhal olalım,

Gelin canlar, dost sofrasına!

 

Siyahı, beyazı, esmeri,

Riyaya ve kibre, küsmeli,

Gönüllere sevgi asmalı,

Haydi canlar, dost sofrasına!

 

Herkesi olduğu gibi sev,

İnsanı gördüğün gibi sev,

Hep, yaratandan ötürü sev,

Haydi canlar, dost sofrasına!

 

Göz kapansın, görmemek için,

El yumulsun, almamak için,

Günahlara batmamak için,

Haydi canlar, dost sofrasına!

 

"Ben”i bırak, "biz”e yönel hep,

Şekli bırak, öze yönel hep,

Şükürlü ol, aza yönel hep,

Haydi canlar, dost sofrasına!

 

Kırma asla, kırılmayasın,

İyi konuş, darılmayasın,

"Kötü” diye sorulmayasın,

Gelin canlar, dost sofrasına!

 

İlim Yolcusu!

 

Hakkı, hakikati savunuyorsun,

Allah inancıyla övünüyorsun,

Maneviyatınla korunuyorsun.

Ey Âsım'ın nesli, ilim yolcusu,

Canım feda olsun, irfan ordusu!

 

Vatan senin omuzunda yükselir,

Bu toprak, ilim, irfanla beslenir,

Hak kelamı; "Oku” diye seslenir,

Ey Âsım'ın nesli, ilim yolcusu,

Canım feda olsun, irfan ordusu!

 

Kalemin kılıçtan keskindir senin,

Aklını terletir her bir neferin,

Haktan ödüllüdür, ilim seferin,

Ey Âsım'ın nesli, ilim yolcusu,

Canım feda olsun, irfan ordusu!

 

İlim bahçesinde bahçıvansın sen,

İrfan pınarında bir civansın sen,

Nefsini yenen pehlivansın sen.

Ey Âsım'ın nesli, ilim yolcusu,

Canım feda olsun, irfan ordusu!

 

Oku kâinatı, oku kitabı,

Oku mahlukâtı, yüce hitabı,

Cahiledir hakkın, bitmez itabı.

Ey Âsım'ın nesli, ilim yolcusu,

Canım feda olsun, irfan ordusu!

 

Ben bir İmam Hatipliyim; İmam Hatip bende bir sevda, bir aşk. İmam Hatip Lisesine (o zaman adı; İmam Hatip Okulu idi) kayıt yaptıracağım zaman bana soruyorlardı;

Bodrum katta eğitime başladık. Yıl 1963. Her birimiz köyden gelmişiz. Ayağımızda ayakkabı, üstümüzde elbise yok. Okumak için inmişiz şehre. Bir tek göz oda tutmuşuz. Yemeğimizi kendimiz yapar, çamaşırımızı kendimiz yıkar, bulaşıklarımızı kendimiz hallederdik. Oda rutubetliydi, fareler cirit atıyordu. Kışın ısınmak için kötü bir odun sobası vardı. Sol yanımız yanar, sağ yanımız donardı. Rutubetten dolayı odada müthiş bir koku olurdu. Petrol lambasında ders çalışırdık. Yemeğimizi gaz ocağında yapardık. Odanın penceresinde cam olmadığı için naylon tutardık. Öğrenci olduğumuz için kimse doğru dürüst ev vermiyordu. Gerçi o zamanlar, bugünkü gibi akıllı evler ne gezer! Düz, toprak damlı, kışın akar, damdaki karları kürümek için dama çıkılır, ellerimiz, ayaklarımız donardı. Isınmak için eve geldiğimiz zaman eğer soba yanarsa ne âlâ, değilse uzun zaman sobayı yakmaya uğraşırdık.

Kışın okula gidip gelmek zordu. Zira ne dolmuş, ne otobüs vardı Konya'da. Olsa bile paramız yoktu. Paramız yoktu ama huzurumuz vardı. Arkadaş ve dost kıymeti bilirdik. Okula yaya gider gelirdik. Ders kitabı alamaz, bizden önceki ağabeylerimizin kitaplarından faydalanırdık. Kitaplar pek değişmezdi. Hatta komşuların verdiği ceket ve pantolonla okula gittiğimi hiç unutmam. Yazın, okul harçlığımızı çıkarmak için çalışırdık. Zira ailemizde de yoktu. Okul açılınca Okul aile birliği, sınıfları dolaşır, fakir öğrenci ararlardı. Hiç unutmam, benim de ismimi okudular…”bu isimler teneffüste idareye gelsin” dediler. Teneffüste idareye gittiğimizde; ayakkabılar, elbiseler, çoraplar, paltolar…vardı. Kimin neye ihtiyacı varsa onu veriyorlardı. Benim, ayakkabıya ihtiyacım vardı. Güzel bir ayakkabı verdiler. Sevincime diyecek yoktu. O ayakkabı benim için her şeydi!

Canım İmam Hatip'im!

Ah okulum, canım İmam Hatip'im!

Senden aldım; okuma aşkını, fikri, şuuru,

Sen öğrettin; Hakkı savunmayı, haklı gururu,

Sayende belirdi; şairlik ve yazarlık süruru.

Dinin aslını, kaynağından anlattın bana,

Dalaletten kurtardın, minnettarım sana.

Pınarından içenler, hizmete koşuyor,

Hepsi: "vatan" diyor, ülke aşkı yaşıyor!

Ah okulum, canım İmam Hatip'im!

Sevgiyi sende edindim, saygıyı sende,

Seninle; Bayrak, Kur'an sevgisi belirdi bende!

 

Birkaç Başarı örneği;

"Kim zerre miktarı iyilik yaparsa onu görür, kim zerre miktarı kötülük yaparsa onu görür.” (Zilzal)

"Sizin duanız olmasa Allah size ne diye değer versin?”

Nuh peygamberin, İbrahim peygamberin, Musa peygamberin, İsa peygamberin ve son peygamber Hz. Peygamberin başarı mücadelesi… bizleri uyandırmalı, kendimize getirmelidir.

 

"KAPININ KULPUNU ISRARLA VURAN, İÇERİYE YOL BULUR.” 

 

HZ. ALİ

"BİR HEDEF UĞRUNA BÜTÜN GÜCÜYLE UĞRAŞ VEREN, İSTEDİĞİ HEDEFE ULAŞIR.” 

HZ. ALİ


Yazarın Diğer Yazıları