BENLİK KATMANLARI – 2

Esmalardan tecelli eden en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Geçen hafta, karıncanın, "bile” lafıyla incitilmediği bir olayı aktarmıştım sizlere. Hani iki adam, dikenli tele dolanmış köpeği kurtarmaya çalışıyorlardı ve insanlık daha ölmemişti!

 

Konu "insanlık” olunca biraz teknik terimlere girmek de kaçınılmaz oluyor. İd (ilkel benlik), ego (psikolojik benlik) ve süperego (sosyal benlik) ifadelerini tanımlamıştık. Dilimize Arapça'dan giren "nefs” ile oldukça benzer olduklarını paylaşmıştık. Bizde genel kabul olarak yedi temel mertebe (aşama) var demiştik.

 

Özetle, kendimizden bahsederken "ben” bir tane gibi görünse de aslında farklı katmanlara sahip ve değişken. Dananın kuyruğu da burada kopuyor. Yazıyı okuyan bazı dostlar epey kafa karıştırıcı bulduklarını ilettiler. Haklılar. Yaşadıklarımız inançlarımız haline gelir. Bunların aksini düşünmek bile istemeyiz. Mesela, çok dürüst olduğumuza inanıyorsak bunun aksi yönde bir iddiayı hoş karşılamamız beklenemez. Kendimizi nasıl tanımladığımız çok önemli. Yine aynı nedenle önce "insan” tanımlanmalı ki kendimizi ölçebilelim.

 

Aslında bu yazının devamında nefs (benlik) katmanlarının geri kalan dört tanesi olmalıydı. Yani "ilham” üzerinden devamla "safiyet” kavramına kadar paylaşmak gerekiyordu.

 

Neden sürdürmüyoruz biliyor musunuz? İnsanlığın ölmediğini tespit edişimden kısa süre sonra, aksini de tespit ettim. Zıtlıklardan tevhid eyle bizi ey yâr!

 

Sakin bir sokakta akşam saatleriydi, hava hüzünlüydü. Serseri bir sokak kedisine, azgın bir araç, hızla çarptı. Önce yavaşladı, ardından aynı süratle köhne sokaklarda kayboldu. Etrafta bulunan esnaf kediciğe yardım etmeye çalıştıysa da nafile... O can acısıyla, kedi yuvarlanarak (evet fiziken yuvarlanmaktı bu) olay yerinden uzaklaştı. Oradakiler göz göze geldiler. Duygularımı tarif etmem imkânsız. Sustuk. Etraftaki insanlar da aynı sızıyı yuttular belki. Bilemiyorum. İnsanlık can çekişiyordu. Nice savaşlarda nice cân'lar yitiyordu. Kediciğin, hayatının geri kalanını nasıl geçireceğini de bilemiyorum. İnsanların bu olaydan ne derece etkilendiklerini de...

 

Anladım ki "insan” iyinin ve kötünün ötesindedir. İnsan doğada bir dinamik, doğal bir süreçtir aslında. Doğuyoruz ve ölüyoruz, aradaki kısmı nasıl geçirdiğimiz başka konu. Herkes yaptıklarının sonuçlarını yaşayacak. Rüzgâr eken de fırtına biçecek elbette.

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları