İSLÂM’DA ORUÇ İBÂDETİ

Mübârek Ramazan ayı orucu bu yılda (1-30 Ramazan 1433) 20 Temmuz 2012 Cuma günü başlayıp, 18 Ağustos Cumartesi günü akşamında bitecektir. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de bu konuda şöyle buyur muştur: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılın dı. Böy lece umulur ki (haramlardan, günahlardan) korunursunuz.” (Bakara sûresi, âyet, 2/183).

ORUÇLA İLGİLİ BAZI HADÎSLER: Ramazan Orucunu tutmak, gecelerinde Teravih namazını kılmak, bu ayda vakitlerinin çoğunda gece-gündüz Kur’ân-ı Kerîm’i çok okumak, her vakitte dua etmek, bu ayda daha çok cömertlik yapıp zekât ve sadakasını verip, Allah rızası için iftar sofralarında daha çok fakirleri ve diğer din kardeşlerine ziyâfet vermek en kârlı sevap yollarındandır. Hayırlı işlerde yarış yapmak Allah tarafından Kur’ân’da tavsiye edilmiştir (bak: Âl-i İmrân sûresi, âyet, 3/133; Hadîd sûresi, âyet, 57/21).

Bu konuda Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:

1-“Ramazan ayı gelince cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur.” (Buhârî, Savm, 5, (1899); Müslim, Sıyam, 1, (1079, Ebû Hüreyre’den (r.a.).

2- “Bir kimse Ramazanın faziletine inanarak ve mükâfâtını umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları bağış lanır”. (Müslim, Müsâfirîn, 25, (760), Ebû Hüreyre’den (r.a.).

3- “Sevabına inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak, Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş (küçük) günahları affedilir”. (Müslim, Müsâfirîn, 25, (759); Tirmizi, Savm, 82, (808), Ebû Hüreyre’ den (r.a.).

4- “Kur’an ve oruç kıyamet gününde kula şefaat eder. Oruç, Rabbim! Onu yemeden ve şehevî arzulardan alı koydum. Onun için bana şefaat hakkı tanı, der. Kur’an da: Onu gece uykusuz bıraktım, (geceleri senin rızan için) uykusunu terkederek beni okudu. Bu sebeple ona şefaat etmeme izin ver, der. Pey gam berimiz (s.a.v.): ”Bu ikisi şefaat ederler.” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/306, Abdullah b. Ömer’den (r.a.).

5-”Üç kimse vardır ki, duaları geri çevrilmez: 1-İftar edince ye kadar oruçlunun, 2-Adaletli devlet başkanının, 3-Ve zulme uğrayanların duası. Allah zulme uğrayanın duasını bulutun üzerine yükseltir ve ona göğün kapıla rına açıp” şöyle der: -“İzzetim hakkı için yemin ederim ki, sana bir müddet sonra da olsa mutlaka yardım ede ceğim.”( Ahmed İbni Hanbel, 3/9749; Tirmizî, Deavât, 128, (3598); İbni Mace, Sıyam, 48, (1752), Ebû Hüreyre’ den (r.a.).

6- “Bir kimse oruçluya iftar ettirirse, oruçlunun sevabı gibi sevap kazanır; oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm, 81, (807); Dârimî, Savm, 13, (1702); Ahmed  İbni Hanbel, 4/114, (17074), Zeyd b. Hâlid el-Cühe nî’den (r.a.).

7- “Sahûr yemeği yiyin; çünkü sahûrda bereket vardır”. (Buhârî, Savm, 20, (1923); Müslim,Sıyam, 9, (1095, Enes’den (r.a.).

ORUCUN HİKMET VE FAYDALARI: Orucun dini, ahlâki, ruhi, sosyal, ekonomik, tıbbî ve pedagojik (eği tim) yönünden pek çok hikmetleri vardır. Ancak, bütün ibadetler sadece Allah rızası ve Allah’ın emri olduğu için yapılır. Orucun hikmet ve faydalarını şöyle özetlemek mümkündür:

1-Oruç Allah’a İtaat ve İbadettir: Oruç, İslam’ın beş temel esaslarından ve beden ile yapılan ibadetlerden biridir. Bu ibadeti yapan bir mü’min, öncelikle Allah’a itaat ve ibadet etmekle, “Takva’ya” erer.

2-Oruç, bedenlerin zekatıdır: Zekat malı temizlediği gibi, oruç da bedenleri temizler. Bilindiği gibi temiz lik maddî ve manevî olmak üzere ikiye ayrılır. Oruçlu bir mü’minin bir taraftan rûhu ve kalbi temizlenir. Oruç sayesinde günahlarından arınarak kendini hafif hisseder. Diğer taraftan da günah ve isyan bataklıkların dan kurtularak âdete melekler gibi olur. Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin de zekâtı da oruçtur.” “Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur.”(İbni Mâce, Sıyam,44,(hadis, 1745, Ebû Hüreyre’den).

3-Oruç vücut için en güzel bir sıhhat kaynağıdır: Çalışan her varlığın dinlenmeye ihtiyacı olduğu gibi, mi denin ve diğer iç organların da dinlenmeye ihtiyacı vardır. Oruç ibadeti, bu dinlenmeyi sağlamak suretiyle on lara sıhhat kazandırır. İşte bunun için Rasulüllah (a.s.) şöyle buyurmuşlardır: ”Oruç tutunuz ki, sıhhat bula sınız.” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, 2/312, (5060); Münavî, Feyzul Kadir, 4/212, İbni Sünni ve Ebû Naim Tıb’bında Ebû Hürey re’den).

4-Oruç nefsi terbiye ettiği gibi ahlâkı da güzelleştirir: Oruç, nefsani, şehevi ve ve şeytani arzuları kıra rak kötülüklere engel olur. Günahlardan uzakla şan kimsenin ise, ahlâkı güzelleşmiş olur. Bunun içindir ki Sev gili Peygamberimiz (s.a.v.): Allah Rasûlü (s.a.v.): ”Ey gençler zümresi! Evlenmeye gücü yeten evlensin. Çün kü evlenmek, gözü haramdan en çok engelleyip, ferci de en iyi korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de, oruca de vam etsin. Çünkü oruç tutmakta, kişi için şehveti kırıcı özellikler vardır (bir çeşit enemedir).” (Buhârî, Nikah, 2, 3; Ebu Davud, Nikah, 1; Tirmizî, Nikah, 1, Abdullah İbni Mesud’dan).

NOT: Bu hadiste tutulması emredilen oruç, nâfile oruçtur, farz olan Ramazan orucu değil. 

5-Oruç, insana sabır gibi çok yüksek bir alışkanlığı kazandırır: Oruçlu kimse imsakten (sahurdan) iftara (akşama) kadar yeme-içme ve şehvetten kendini korumak suretiyle bir nefis mücadelesi yapmış olur. Bu iba deti ancak sabırlı kişiler başarabilirler. Sabrın ise dinde çok büyük bir yeri vardır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Ke rim’inde: “Ancak (Allah yolunda) Sabredenlere mükafatları hesapsız olarak verilecektir.” (Zümer, 39/10) buyurdu. Diğer bir ayette: ”Allah(ın rahmeti) sabredenlerle beraberdir” (Bakara, 2/153) buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v)’de: “Oruç sabrın yarısıdır.” (Müslim, Tahâret, 2; Tirmizî, Dua, 85; Ebû Hüreyre)

Bir başka hadiste ise şöyle denilmektedir: “Sabır îmânın yarısıdır.”(Taberânî, 9/104, (8544); Hâkim, 2/484, (3666); Beyhakî, Şuabu’l-İman, 1/74, (48);Kudâî, Müsnedü’ş-Şihab, 1/126, (158)

6-Oruç Cehennem Ateşi ve Dünya Kötülüklerine Karşı Bir Kalkandır: “Oruç tutun. Şüphesiz ki oruç, cehennem ateşine ve dünyanın kötülük ve musibetlerine karşı kalkandır.” (Feyzu’l-Kadir, 4/212, hadis, 5059, İbni Neccar, Ebû Müleyke’den)

7-Kur’an-ı Kerim ve Orucun Sahibine Şefaati: “Kıyamet günü oruç ve Kur’an, kula şefaat edecekler. Oruç şöyle diyecek: “Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemesinden ve nefsânî isteklerin den alıkoydum. Hakkında şe faatimi kabul eyle! ”Kur’an da şöyle diyecek: “Ey Rabbim! ben onu geceleyin uykusundan alı koydum. Hakkında şe faatimi kabul eyle!” İkisinin de şefaati kabul edilir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/174; Münâvî, Fey z’u’l-Kadîr, 4/251, hadis, 5203, İbni Ömer’den)

8-Oruçlunun Uykusu İbadettir: “Oruçlu, yatağı üzerinde uykuda bile olsa ibadet halindedir.” (Feyzu’l-Kadir, 4/231, hadis, 5125, Deylemî, Enes’den)

9-Oruç, insanda şefkat ve merhamet duygularını geliştirir: Oruç tutan bir müslüman, açlık ve susuz luğu nefsinde tatmakla ihtiyaç içerisinde bulunan fakir ve yoksulların halini anlamış olur. Böylece kendi sinde fakir ve yoksulluk çekenlere yardım etme fikri medyana gelmiş olur. Allah’ın kullarına merhamet etmek ise İslâm Dini’nin emrettiği çok yüce bir vasıftır.

Bir gün Peygamber (a.s.)’e Mekke’nin fethinden sonra Benî Temîm kabilesi elçilerinden ve onların reislerin den, Akra’ b. Hâbis isimli bir zât Nebî (a.s.)’a geliyor. Bakıyor ki, Rasûlüllâh’ın yanında torun, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan’ı bu zatın yanında severek öpüyor. Bunu gören Akra’ diyor ki: Benim tam on çocuğum var, ben bunlardan hiç birisini şimdiye kadar böyle sevip öpmedim. Bunun üzerine Efendimiz: ”Merhamet etme yene merhamet edilmez.” buyurdular. (Buhârî, Edeb, 18, hadis, 5997; Müslim,  Fedâil, 15, (4/1808-9, hadis, 2318) Ebû Hüreyre). Diğer bir hadiste: ”Siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, gökteki (melek)ler de size merhamet etsinler.” dediler. (Ebû Dâvûd, Edeb, 66, h. 4941; Tirmizî, Birr, 16, h. 1924; Müsned, 2/160; Beğavî, 3/368, h. 3866, Abdullah b. Amr b. el-Âs’dan)

10-Oruç, insanın kalbinin incelmesine, rikkatleşmesine ve yufkalaşmasına sebep olur. Zira Allah ka tın da insanların en makbul olanları gözü yaşlı, yaratıklara kalbinde şefkat ve merhamet duygusu besleyen insan lardır. Allah’ın kullarına kalbinde şefkat ve merhamet duyguları kalmayan, kalpleri taş gibi ve hatta taştan da katı olan, vicdansız, merhametsiz kimseler şakidirler, Yani cehenneme girmeye azmeden kimselerdir. Kalple rinin katılaşıp da şefkat, merhamet ve vicdanlı olmaktan uzaklaşmaları, haram lokma ile beslenmeleri, nimete karşı şımarıklık, nankörlük etmeleri, Allah ve kul haklarına hiçe saymaları nedeniyledir. Bu gerçeği Nebî (a.s.): (Allah’ın) rahmeti, ancak şakîden çıkarılarak alınır.” buyuruyor. (Ebû Dâvûd, Edeb, 66,(4942); Tir mizî, Birr, 16, (1923), Ebû Hüreyre’den) 

11-Oruç, İnsanı Allah’a Yaklaştırır: Bize otuz gece ibadet etmesi için Mûsâ ile sözleştik ve otuz gece geç tikten sonra ona on gece daha ilave ettik. Böylece ibadet kırk gecede tamamlandı. Zemahşerî el-Hârizmî (ö. 538/1144) “el-Keşşâf” isimli Tefsirinin (A’râf sûresi, 142-143. âyetini izah ederken) şöyle der: Rivayet edildi ğine göre Hz. Mûsâ (a.s.) Mısır’da iken İsrâil oğullarına eğer Allah düşmanlarını helâk ederse, onlara Allah katından neyi yapacaklarını ve neyi yapmayacaklarını açıklayacak bir kitap getireceğini söz verdi. Fira vun he lâk olunca Hz. Mûsâ, Allah’tan bu kitabı istedi. Allah ona zilkâde ayında otuz gün oruç tutmasını em retti. Bu otuz günü tamamlayınca ağzının değişen kokusundan hoşlanmayarak misvak kullandı. Bunun üzeri ne Allah ona şöyle vah yetti: Bilmiyor musun ki benim katımda oruçlunun ağzının kokusu misk kokusundan daha gü zeldir? Bundan sonra Yüce Allah, Hz. Mûsâ’ya o rucuna zilhicce ayından on gün daha ilave etmesini emretti. (Tefsiru’l-Keşşâf, 2/151; M. Ali es-Sâbûnî, Safvetü’-Tefâsir, Beyrut, 2004; 1/399-400; Terc. 2/350; M. Asım Köksal, Peygam berler Tarihi, 2/69-74).

Gerek Cenâb-ı Hak’la konuşmak, gerekse O’ndan vahiy ve kitap almaya layık olmak için önce 30 gün, sonra da 10 gün Mûsâ (a.s.)’a oruç tutması emrediliyor. Bundan da anlaşılacağına üzere her ibadetin Allah katında ayrı bir kıymeti ve değeri bulunmaktadır.

ORUCUN TIBBÎ YÖNDEN FAYDALARI:

Rasûlüllah (s.a.v.)’ın oruçla ilgili hadislerinden:

“Oruç bağırsakları inceltir, şişmanlığı da giderir. (Câmiussağîr, 2/42; Feyzu’l-Kadîr, 4/243).

“Sizlere oruç tutmanızı tavsiye ederim. Çünkü oruç cinsel istek ve arzuyu zayıflatır, damarlardaki kanı da azaltır.” (Câmiussağîr, 2/53; Feyzu’l-Kadîr, 4/433; Kenzü’l-Ummâl, 8/ 23610)

Cihad ediniz ki ganimet elde edesiniz. Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız. (Ticârî) yolculuklar yapı nız ki zengin olasınız!” (Ahmed Abdurrahman el-Bennâ, Müsned, 9/218).

Sahâbden Osman İbni Maz’un (r.a.) Peygamberimizin (a.s.)’a: -Ey Allah’ın Rasûlü! bekâr yaşamak bana çok zor geliyor, nefsimin fenalığından korkuyorum. Hadımlaşmak için bana izin verir misin?” diye izin istedi.  Peygamber (a.s.): “Hadımlaşan veya hadımlaştıran bizden değildir. Fakat oruç tut ve vücudundaki saçları (kılları) çoğalt!” buyurdu. (Câmiussağîr, 2/116;  Feyzu’l-Kadîr, 5/386; Kenzü’l-Ummâl, 16/45569, 44416)

Hadımlaştırılmak: Yumurtaları çıkararak iğdiş etmek, enemek, kısırlaştırmak. (D. Mehmet Doğan, Büyük Tür kçe Sözlük, s. 447, 1996, Yeni Şafak Yay.)

“Ey Osman! İslâm’da ruhbanlar gibi bekâr yaşamak yoktur.” Buyurmuştur. (Müsned, 1/312; Münâvî, Künû zü’l-Hakâik, 2/206)

Bu ruhbanlığı Hıristiyanlarken dileri uydurup ortaya koymuşlardır. Yüce Mevlâ onlara farz kılmamıştı. Fakat kendilerinin de buna riayet edemedikleri Kur’an-ı Kerîm’in Hadîd  (57. sûre) Sûresi, 27. âyetinde bildirilmiş tir (bak.: s. 541)

Cenâb-ı Zü’l-Celâl hepimizin günahlarını afv ve mağfiret eylesin. Bu mübârek ayın bereketinden, feyzinden ve nurundan bütün mü’minlerin istifade etmelerini, bayrama günahlarımızdan kurtularak çıkmamızı nasip eylesin!. Âmîn: (Allah duamızı kabul etsin!).

 


Yazarın Diğer Yazıları