Fıtratla Oynama

         Yıllarca Doğu işçinin alnının teri kurumadan hakkının verilmesini emreden ve loncalar eliyle sosyal hakları güvence altına alan bir medeniyeti yaşarken Batı insanların ağır şartlarda hatta angarya çalıştırılmalarına yönelik bir gelenekle yoğruldu.

    Onsekizinci yüzyılın ikinci yarısından sonra başlayan sanayileşme ve ortaya konulan yeni üretim modelleriyle tezgah ve atölye üretimleri yerlerini iş bölümüne dayalı seri fabrika üretimine bıraktı. Böylece daha önce kırsalda ve tarımda çalışan erkekler ve kadınlar fabrikalarda çalışmaya başladı. Sanayi devrimi olarak adlandırılan bu olay üretim sistemlerinde ki yeniliklerle sınırlı kalmadı. Toplumların ekonomik yapılarında, yaşam tarzlarında, aile hayatlarında ve hukuk düzenlerinde önemli değişikliklere neden oldu.

    Sanayileşmeyle gelişen işçi işveren ilişkilerinde önceleri herkesin özgür olduğu varsayımı ile tam bir sözleşme özgürlüğü benimsendi. Buna göre işçi ve işveren ücret ve çalışma koşulları konusunda hiçbir sınırlamaya tabii olmadan anlaşabiliyorlardı. Devlet işçi işveren ilişkilerine müdahil olmuyordu. Herkesin eşit ve özgür olduğu teziyle yürütülen bu liberal sistem kırsaldan gelen kitlesel göçler, kadınlarında sanayi işletmelerinde çalışmaları ve işveren karşısındaki alternatif işçi seçeneklerinin artmasıyla işçilerin çok ağır şartlarda çalışmaları üzerine kurulu bir yapıyı doğurdu.

    Yeni düzen karşısında ezilen, ekonomik olarak güçsüz ancak sayısal olarak kalabalık olan işçilerin ekonomik olarak güçlü olan işveren karşısında korunmasına yönelik düzenlemelere mevzuat içinde yer verilmeye başlandı ve her geçen günde söz konusu haklarda çalışanlar lehine artış yaşandı.  

    Son günlerde ülkemizde tartışılan çocuk teşvik paketi kapsamında bu haklara yenilerinin ekleneceği çalışanların annelerin durumlarının iyileştirilmesiyle insanların çocuk sayılarını arttırma noktasında teşvik olacakları düşünülmekte. Ayrıca tartışılan bir başka yönde kadın işçilere tanınan haklar nedeniyle kadın işçi çalıştırmada söz konusu olan dezavantajların erkek işçiler içinde  birer hak olarak tanınması böylece kadın işçi çalıştıranlar için söz konusu olan dezavantajların erkek işçiler içinde getirilmesi suretiyle bir eşitliğin sağlanması böylece kadın istihdamının arttırılması.

    İstihdamda erkekle kadın arasında bir farklılık olduğu kabulüyle kadın istihdamının artırılmasının teşvik edilmesinin toplumsal beklenti noktasında karşılığı bulunmamaktadır. Bu noktada sosyal fıtratla oynama pahasına adına pozitif dense de kadın lehine ayrımcılığa gidilmesi doğru değildir. Zira toplumumuzda hala evin rızkını temin etmenin öncelikle erkeğin görevi olduğu düşüncesi hakim. Her ikisi de arzu edilmez ancak halen erkeğinin işini kaybetmesinin ailede sebep olacağı üzüntü kadınının işini kaybetmesinin neden olduğu üzüntüye göre çok derindir. Ayrıca çalışmayan kadınlar üzerinde kendilerini kötü hissetmeleri pahasına çalışmaları noktasında toplumsal bir baskı kurmaya da kimsenin hakkı olamaz, insanlar bu konuda tercihlerinde her türlü etkiden arınmış bir şekilde özgür olmalıdır.

    Ruh ve beden sağlığı yerinde genç nesiller için kadın istihdamı teşvikinden öte fıtratına müdahale edilmemiş kadınlara ve erkeklere ihtiyaç bulunmaktadır. Kadınların erkekleştiği, yada erkeklerin kadınlaştığı bir ortamda sağlıklı nesillerin dünyaya gelmesi mümkün değildir. Bu noktada çalışma dünyası kendi arz talep dengesine bırakılarak kadının kadınlığını ve erkeğin erkekliğini hissettiği kendi tercihine göre çalışarak yada çalışma hayatı dışında fıtratına uygun bir yaşam sürmesinin teşvik edilmesi, salt cinslerden birinin istihdamının teşvik edilmesine göre daha doğru bir yaklaşım olacaktır.


Yazarın Diğer Yazıları